İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Hatalar Soruşturma Ofisince hazırlanan iddianamede, olay günü emniyet güçleri tarafından yapılan rutin çalışmalar sırasında Altıntepsi Mahallesi’nde taksiden inen iki kişinin kuşkulu haller sergilediği belirtilerek, Ramazan Arslan olduğu öğrenilen ve elinde siyah renkli spor bir çanta olan kişinin polis takımlarının yaklaşması üzerine kaçtığı anlatıldı.
KAÇARKEN YAKALANDILAR
Yapılan takipte Arslan’ın çantayı Yeni Sokak üzerinde attığı aktarılan iddianamede, kovalamacanın akabinde yakalanan Ramazan Arslan’ın attığı çantanın içinden sigara kutularının yanı sıra sert bir metal kesime rastlanıldığı belirtildi.
Kovalamaca sırasında Arslan’dan ayrılıp otogar tarafına kaçan İbrahim Zal’ın otogarda bir otobüsün içinde yakalandığı anlatılan iddianamede, çantayı alacak olan kuşkulu Yaşar Samur’un da olayın akabinde aranması devam ederken teslim olduğu bilgisine yer verildi. İddianamede tabirine yer verilen Arslan, İbrahim Zal ile taksiye binerek Fatih’e gittiklerini, Zal’ın burada birinden bir çanta aldığını anlatarak, çantanın içinde silah olduğunu iddia ettiğini, çantayı açınca bir sigara kartonun içinde beyaz renkli toz gördüğünü, silahın bu tozun içine saklandığını düşündüğünü söyledi.
“PARA İÇİN HER ŞEYİ YAPARIM”
“BOMBA OLDUĞUNU BİLMİYORDUM”
İbrahim Zal’ın yasa dışı bir eşya taşıyacağından haber dar olduğunu belirten Arslan, “Bunu silah olarak biliyordum. Bunu da emaneti almaya giderken yol ortasında öğrendim. O andan sonra vazgeçsem bile geri dönecek yol param yoktu. Çantanın içerisinde bu kadar yüklü ölçüde bomba olduğunu bilmiyordum. Rastgele bir örgütle alakam yoktur. Ben uyuşturucu husus kullanırım.” savında bulundu.
“100 DOLAR İÇİN YAPTIM”
Sabah’ın haberine nazaran Samur’u kıramadığını ve 100 dolar kazanma vaadini kabul ederek yanına çocukluktan arkadaş kuşkulu Arslan’ı da alarak taksiyle yola çıktığını anlatan eden Zal, Samur’un direktifleriyle evvel Aksaray’da PTT üzere faaliyet gösteren bir iş yerine gidip kendi ismine yatan ve sonradan Suriye’den gönderildiğini öğrendiği 850 doları çektiğini kaydetti.
“BOMBAYI TELEVİZYONDAN ÖĞRENDİM”
Sanık Samur da örgütsel faaliyetleri olmadığını savunduğu sözünde, 27 Nisan’da cezaevinden arkadaşı olan Esat Koksal’ın kendisini arayıp otogardan alması gereken bir emanet olduğunu söylediğini aktararak, bu emanetin silah olduğunu söyleyen arkadaşının kendisine 200 dolar kalacağını belirtmesi üzerine bu teklifi kabul ettiğini aktardı.
Kovid olması nedeniyle bu iş için İbrahim Zal’ı aradığını, 100 dolar teklif ettiğini, Zal’ın kabul etmesiyle birlikte gün uzunluğu telefondan irtibatta kaldıklarını tabir eden Samur, çantada silah bulunduğunu düşündüklerini savundu.
Samur, tabirinde kendisi ve öbür iki şüpheliyi kandırarak mevzunun içerisine çeken kişinin Esat Koksal olduğunu belirterek, “Benim PKK/KCK terör örgütü ile rastgele bir kontağım yoktur. Ben bu işi yalnızca para kazanmak hedefli silah olduğunu düşünerek yaptım. Bizim bombadan haberimiz yoktur. Bomba materyalinin kime ilişkin olduğu, ne gayeyle nerede kullanılacağı ile ilgili hiçbir bilgim yoktur. Çantada silah değil bomba olduğunu haberler den öğrenince Bakırköy Adliyesine giderek şahsen kendim teslim oldum. Korktuğum için de cep telefonumu sıfırladım.” diye konuştu.
ÇANTAYI TESLİM EDENİN TELEFONU REYHANLI’DAN ÇIKTI
İddianamede, bombalı düzenekteki 3 GSM çizgisinin HTS bilgileri incelemesinde, üçünün abonelik başlangıcının da 15 Mart olduğu ve Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde sinyal verdiği söz edildi.
Bomba gerecini İbrahim Zal’a teslim eden lakin kimlik tespiti yapılamayan kişinin kullandığı GSM çizgisinin yapılan incelemesinde, sınırın birinci baz bilgisinin 27 Kasım 2020’de Hatay Reyhanlı, son baz bilgisinin Fatih Yenikapı ve Kazlıçeşme bölgelerinde olay günü saat 16.27 olduğuna işaret edildi.
Kolluk değerlendirmesine nazaran kimliği tespit edilemeyen erkek şahsın çantayı Suriye’den getirerek Hatay’dan yurda soktuğu, 27 Nisan’da İstanbul’a yanlışsız hareket ettiği, 28 Nisan’da bomba gerecini teslim ettiği belirtilen iddianamede, patlayıcı husus üzerindeki incelemede 3’ü Arslan, 1’i Zal, 3’ü ise data tabanında benzerine rastlanamayan 7 parmak izi bulunduğu söz edildi.
TERÖR ÖRGÜTLERİYLE BİR BAĞLANTILARI SAPTANMADI
İddianamede, Arslan ile Zal’ın PKK/KCK ya da ayrıca bir silahlı terör örgütü ile irtibat ve iltisakının olduğuna ait tespitin bulunmadığına yer verilerek, iki şahsı kurye olarak kullanan kuşkulu Samur’un da rastgele bir örgütle irtibat ve iltisakına rastlanmadığı kaydedildi.
Sanıklar Ramazan Arslan ve İbrahim Zal’ın “tehlikeli hususların müsaadesiz olarak bulundurulması yahut el değiştirmesi” cürmünden 4’er yıldan 8’er yıla kadar mahpus cezasına çarptırılmaları istenilen iddianamede, sanık Yaşar Samur’un “tehlikeli hususların müsaadesiz olarak bulundurulması yahut el değiştirmesi” ve “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt ismine kabahat işleme” hatalarından 19,5 yıldan 39 yıla kadar mahpusla cezalandırılması talep edildi.
Öte yandan, Arslan ve Zal hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” kabahatinden takipsizlik kararı verilirken, Esat Köksal ve bomba gerecini İbrahim Zal’a teslim eden lakin kimliği tespit edilemeyen kişi ile bu kişinin irtibatlı olduğu diğer şahıslar hakkındaki süreçlere bir öteki soruşturma evrakı üzerinden devam edileceği belirtildi. Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
#Koronavirüs aşısı yaptırdınız mı?
— Haberler.com (@Haberler) September 17, 2021
