Six Senses Kocataş Mansion
Boğaz’ın kıyısında konumlanan Osmanlı döneminden kalma iki yalıdan oluşan bu harika otel şehrin tam kalbinde yer almasına rağmen size büyülü bahçesinde ve tarih kokan her detayında şehrin karmaşasını unutturacak. Defne ve limon ağaçlarıyla çevrili avlusunda otelin iki ayrı restoranını deneyimleyebilirsiniz. Koruyla çevrilmiş bu alanda hem boğazın mavisine hem de yeşile doyacaksınız. Aynı zamanda kahvaltıda otelin kendi tarlasından toplanan taze nane, domates, biber gibi doğal ürünleri tadarak keyfinize keyif katabilirsiniz. En sevdiğim detay ise geri dönüşüme çok dikkat eden bir misyonlarının olması.
Sumahan On The Water
Çengelköy’de boğazın tüm güzelliğine sahip eşsiz bir konumda yer alıyor.
19. yy Osmanlı mimarisinin son örneklerinden biri olan bu otel restore edilerek, modern Türk oteline dönüştürüldüğü için tarihçesi ve tasarımı ile oldukça önemli bir adres… Özellikle otelin spa’sı oldukça başarılı.
Four Seasons Hotel İstanbul At The Bosphorus
Avrupa’yı Asya’ya bağlayan İstanbul Boğazı’nın adeta bir tabloyu andıran manzarasında konumlanan, restore edilmiş, 19. yüzyıldan kalma Osmanlı sarayı şimdilerde bu harika lüks otele dönüştü. İstanbul’un antik mimarisini her detayda hissedeceksiniz. Geleneksel hamamlarda rahatlayarak, açık havuzda Boğaz’a karşı yüzerek güneşlenebilirsiniz. Mutfağını da oldukça başarılı buluyorum. Anadolu lezzetlerinin tadını çıkarmanızı tavsiye ederim.
The Stay Bosphorus
19. yy’da Balyan ailesinin özenle inşa ettiği bu özgün köşkte geçmişin izlerini sürerken konforlu ve lüks bir konaklama deneyimi yaşayabilirsiniz. Aynı zamanda Balyan ailesi, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı ve Ortaköy Camii dâhil olmak üzeri birçok yapının mimarı olup Osmanlı mimarisini şekillendirmeyi başarmıştır.
Hotel Les Ottomans İstanbul
Osmanlı saraylarını anımsatan modern ve lüksün çarpıcı birleşimdeki tarzı ile geçmişe yolculuk niteliğinde 1-2 gün geçirip Boğazı’n harika manzarasına sahip odalarında keyif yapabilirsiniz.