Ülkede salgın konusunda uzman isimlerden Dr. Ricciardi, Roma’daki Yabancı Basın Derneği üyelerinin Kovid-19 salgını ve buna yönelik geliştirilen aşıya ilişkin sorularını çevrim içi düzenlenen toplantıda yanıtladı.
Ricciardi, aşılamanın 27 Aralık’ta Avrupa’da “Aşı Günü” adıyla sembolik olarak başlayacağını, bunun geniş kitlelere yayılmasının ocaktan itibaren olacağını söyledi.
Aşının koruyuculuğunun birkaç ay sürdüğü bilgisine sahip olduklarını dile getiren Ricciardi, grip aşısının da her yıl tekrarlandığını ve grip mevsimi olarak anılan dönemde koruma sağladığını, sonrasında tekrar edildiğini hatırlattı.
Ricciardi, kendisinin aşı olacağını belirterek “İtalya’ya aralık ayı bitmeden gelecek ilk parti 10 bin doz aşıyı, ön cephede mücadele edenlere bırakacağız. Ben ocak ayında aşı olacağım.” dedi.
İngiltere’de ortaya çıkan Kovid-19’un daha bulaşıcı türünün endişeye yol açtığını belirten Ricciardi, bu türün daha agresif ve bulaşıcı olduğunu ancak Kovid-19 aşılarının buna yönelik koruma sağladığının altını çizdi.
Walter Ricciardi, virüslerin çok kez mutasyona uğradığını ve değiştiğini bu nedenle her zaman dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı.
Aşı ile sürü bağışıklığına geçilip geçilemeyeceği sorusuna Ricciardi, “Bu pek çok koşula bağlı; eğer bu aşının koruyucu olduğunu anlarsak, dağıtımda problem çıkmazsa, temelde oldukça kalıcı bir bağışıklık süresine sahipsek, nüfusun büyük bölümünü aşılarsak, evet. Ama önce tüm bu adımları atmalıyız.” yanıtını verdi.
“AŞILAR HERKESI KAPSAYACAK”
İtalya’da bulunan 600 bin düzensiz göçmenin de aşılanıp aşılanmayacağı yönündeki soru üzerine Ricciardi, bu konuda ikamet iznine bakmayan yasal düzenleme olduğunu hatırlatarak “Evet, kesinlikle. İtalya olarak ulusal topraklarda bulunan herkese yardım sunuyoruz.
Tabii ki onlar için de olacak. Tüm nüfusu kapsaması gerektiği açıktır. Çünkü virüs, yasal olarak kayıtlı olup olmadığınıza bakmıyor bu yüzden nüfusun büyük çoğunluğunu korumak herkesin çıkarına. Yani cevabım evet.” dedi.
İtalya’da Kovid-19 ölümlerinin yüksek olmasıyla ilgili de Ricciardi, şunları kaydetti:
“Bunun birden çok nedeni olduğunu düşünüyorum. Demografik olarak, diğer ülkelere göre daha yaşlı nüfusa sahibiz. Sadece bu da değil. Çünkü nüfusu bizim gibi yaşlı olan ülkeler de var ama bu kadar yüksek ölüm yok. Yaşlı nüfusumuz var çünkü uzun ömürlüyüz buna karşın daha kırılgan. İtalya, özellikle 2008’deki krizden sonra izlenen tasarruf politikalarından çok çekti. Bütün kamu harcamalarında önemli ölçüde kesintiye gidildi. İtalyan ulusal sağlık sistemi de bu kesintilerden etkilenen sektörlerin başında geliyor. Tahmini olarak 37-36 milyar avroluk kamu kaynağı kesintiye uğradı. Bu daha az doktor, daha az hemşire, daha az hazırlık demek. Bütün bu etkiler, ölüm oranının yüksek olmasına yol açtı. Şu anda son 10 yılda yapılan kesintileri telafi etmeye çalışıyoruz ama yıllardır yapılmayanı birkaç ayda yapmak mümkün değil.”
