Falezlerin ününü Japonya’da duyup gelen Jun Young, insan elinin dokunmadığı çatlak, kovuk ve mağaralar ile su altı yaşamını görüntüledi. Dalış sırasında kendisine eşlik ve rehberlik eden Su altı Federasyonu Antalya İl Temsilcisi İsa Alemdar, Jun Young’un çektiği fotoğrafların hazırlanacak kitapçığında yayımlanacağını söyledi.
Su altı tutkunları başta olmak üzere, profesyonel dalgıçların turistik dalış yaptığı Antalya falezlerinin su altında kalan kısmının doğal güzelliği, su altı fotoğrafçıları tarafından görüntüleniyor. Falezlerin ününü Japonya’da duyup dalış için bölgeye gelen su altı fotoğrafçısı Jun Young, insan elinin dokunmadığı çatlak, kovuk ve mağaraları görüntüledi. Bölgede bulunan su altı yaşamını da kayıt altına alan Young, su hıyarları, kabuklu deniz canlıları ve balıkların da fotoğrafını çekti.
Dalış sırasında kendisine eşlik ve rehberlik eden Su altı Federasyonu Antalya İl Temsilcisi İsa Alemdar, Jun Young’un çektiği fotoğrafların hazırlanacak su altı kitapçığında yer alacağını anlattı. Alemdar, “Young, Türkiye’ye defalarca gelip farklı bölgelerde dalış yapan su altı araştırmacısı. Falezleri duyduktan sonra ilk olarak internet üzerinden uzun uzun incelemiş. Ardından bize ulaşarak bu bölgede dalış yapmak istediğini söyledi. Biz de falezlere dalış yaptık. Önceden belirlenen ve sürekli turistik dalış yaptırdığımız noktalardan daldık. Young falezlerin altındaki çatlak ve kovukların fotoğraflarını çekerken çok heyecanlandığını söyledi. Gerçekten de farklı bir atmosfer” diye konuştu.
AKDENİZ FOKLARININ YAŞAM ALANI
Turistik ve sportif dalışları sırasında derin mağara benzeri çatlaklara girmemeye özen gösterdiklerini anlatan Alemdar, şöyle konuştu: “Antalya falezleri milyonlarca yıldır ayakta. Tatlı su kaynakları falezlerin içindeki birçok çatlağı ve kovuğu doldurmuş durumda. Binlerce farklı tür deniz canlısına ev sahipliği yapan bu bölge, Akdeniz foklarının da yaşam alanı, aynı zamanda yuvası. Bu nedenle çok dikkatli davranmalıyız ve saygı göstermeliyiz. Sahip çıkmalıyız. İnsanlardan, falezlere baktıklarında görünen yüzü kadar görünmeyen yüzüne de önem vermelerini istiyoruz.”