JCR Başkanı Ökmen: Türk Bankacılık sistemi, kârlı yatırım fırsatlarına finansman sağlayamaz konuma düşmemiştir
Ökmen’in değerlendirmeleri şöyle:
– Küresel koşullarda olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de ana döngü, belirsizliğin yerine öngörülebilirlik düzleminin ağır bastığı bir yapıya doğru evirilmeye başlamıştır: Ticaret Savaşlarının daha fazla tırmandırılmasının, kazananı olmayan topyekûn küresel kayıplara ve genel durgunluğa yol açacağı iyice anlaşılmış, bölgesel ve jeopolitik risklerin ülkeler arası yönetilebilir seviyelere çekilme eğilim ve çabaları artmıştır.
– Her vade diliminde yeterli likidite varlıkları ve olanakları bulunan Türk bankacılık sistemi hem fiilen hem de teknik olarak fonlama kırılganlıkları ve finansal güç kaybı içerisinde değildir. Türk finansal sisteminin fonlama kırılganlıkları ve finansal güç kaybı içerisinde olduğuna dair hiçbir öncül istatistiki veri ve vaka bulunmamaktadır: Duraksayan ve zayıflayan ekonomiye dayalı olarak yavaş seyreden kredi büyümesinin karlılık üzerinde yarattığı bozucu etkilerine ve konjonktürün zorlu faaliyet koşullarına rağmen, bankacılık sistemi, fonlama kırılganlıkları ve finansal güç kaybı içerine henüz girmemiştir.
– Maliyet artışlarının finansal piyasalardaki karlılık performansını bozucu etkisi, bankacılık sektörü için fonlama kırılganlığı yaratacak boyutlara henüz ulaşmamış, tam tersi olarak yatırımcıların fonlama isteğini ve cazibesini daha da canlı tutacak seviyelerdedir.
– Ekonomik faaliyetlerdeki gerilemeye para arzında bir daralma eşlik etmemiş olması, bankaların konjonktür yanlısı davranış sergilememiş olması ve sorunlu kredilerin toplam varlıklar içerindeki payının yönetilebilir olması finansal kırılganlık olasılığını zayıflatan temel göstergeleridir.
– Türk Bankacılık sistemi, kârlı yatırım fırsatlarına finansman sağlayamaz konuma düşmemiştir: Ayrıca kredi artış hızındaki daralmanın bir nedeni de kredi talebindeki azalmadır.
– Bankacılık sistemin sahip olduğu etkin finansal güvenlik ağı, görünür vadede “yerel para veya dövizli mevduata erişim riski”ni düşürmektedir: Merkez Bankası’nın son kredi mercii fonksiyonundaki kurgulanma gücü, sorunlu alacakların etkin ve kolektif yapılandırılması, sistemsel ve yeterli mevduat güvence algısı, ihtiyatlı düzenleme ve denetim yapısı Türk bankacılığının likidite riski yönetimi için etkin bir finansal güvenlik ağı yaratmıştır.
– Ekonomik durgunluğun arz yönlü en temel gerekçesi; fiziki sermaye eksikliğinden ziyade, üretken ve içsel beşerî sermaye, bilgi birikimi ve teknoloji yoksunluğudur: Türkiye ekonomisinde, piyasalara pozitif dışsallıklar ve uluslararası karşılaştırmalı üstünlükler sağlayacak konveks eğimli bilgi teknolojileri faktöründeki eksiklik, ekonomik büyümedeki kalitenin düşük kalmasına sebep olmaktadır.
– Uzun vadeli yapısal problemlerin aşılması için, fiziki sermaye ve hammaddeye dayalı geleneksel üretim modellerinin yanı sıra esasen bilgiye dayalı üretim modellerine ağırlık verilmesi gerekir: Tasarruf açığı, bütçe açığı ve cari açık gibi çözümü uzun vadeye yayılan yapısal problemlerin aşılması için öncelikli olarak bilgiye dayalı üretim modellerine ağırlık verilmelidir.
– Tasarruf açığı, bütçe açığı ve cari açık gibi problemlerin tamamı sebep değil sonuç olduğu için bizatihi kendileriyle uğraşılmasının anlamı yoktur. Bunların ekonomik ve politik yapısal sebeplerine, reform derinliğindeki uzun vadeli tedbirlerle yönelmek gerekir. Bir defalık maliyeti olan teknoloji ve bilgi birikiminin kendi kendini yeniden üreten yapısından yararlanılmaya başlanmasının, en büyük yapısal reform adımı olarak kurgulanması tüm açıkların uzun vadeli yegâne çaresidir.
– Bu konjonktürde, üretim azalışına ve faaliyet kaybına yol açacak tedbirlerle fiyat istikrarı sağlanmaz: Reel kesim kendi bütçelerinde tasarruf tedbirleri uygulayarak, bankalar kredi arzını kısarak ve bütçede kamu harcamalarını azaltarak enflasyon baskısının azaltılması bu konjonktürde başarılamaz. Politika setlerinin, üretimi kısıtlayıcı araçlardan oluşturulmaması ve yatırımcı güvenini artırıcı uygulamalara gidilmesi gerekir.
– Kurgulanacak politika setlerinde; üretim artışına yol açacak istihdam yaratıcı verimli yatırımların, buna yönelik harcama ve kredilerin artırılması amaçlanmalıdır.
– Yatırım harcamalarının ve kredi arz hacminin düşük seyretmesi, çalışma yaşındaki kurumsal olmayan nüfusun artış oranı ile istihdam oranı arasındaki farkı büyütmekte, temel işgücü göstergelerini bozarak yapısal sorunları daha da ağırlaştırmaktadır.
– Piyasa bağımsızlığıyla uyumsuz kamusal müdahaleler, maliye politikasının etkinliğini ve doğal dengelenmeyi bozmaktadır: İş ortamının hukuksal ve dengeleyici altyapı faktörlerinin doğal işleyişine olanak tanımak yerine, piyasa bağımsızlığına ve işleyişine karşı yapılan kamusal müdahaleler, maliye politikasının düzenleyici ve yönlendirici etkinliğini bizzat sınırlamakta, kapasite kayıplarına yol açmaktadır.
– Enflasyonda başlayan düşüş eğiliminin, üretim fazlalığı veya talep daralması ile ilgisi olmadığı için, enflasyondaki düşüş henüz kalıcı ve istikrarlı hale gelmemiştir. Dolayısıyla bu veriye dayanarak TL’nin maliyetinin de düşürülmesi yönünde aceleci bir aksiyon alınması döviz/TL dengesini bir kez daha bozacaktır.
-iDeal Haber Merkezi-