Türkiye’de bugün kadınların ‘hak’ temelli bir kavgası yoksa bunu Cumhuriyet’i kuranlara borçluyuz. Evet, bugün bir ‘kadın hakları’ savaşı verilmiyor ama kadınlar hâlâ erkek egemen düzen yüzünden pek çok açıdan engelleniyor. Bunun kökleri yine tarihe uzanıyor. Büyük Kurtuluş Savaşı’nda kadınlar, erkeklerle omuz omuza cephede savaştı, Türkiye Cumhuriyeti’ni kadın-erkek el ele kurdu. Erkekler, kadınların silah kuşanmasına, orduya katılmasına ses çıkarmazken, savaş bittikten sonra iş Meclis’te kadınların da temsil edilmesine gelince ayağa kalktılar! Meclis’teki erkekler, kadının seçip seçilmesini, okuyup yazmasını, yaşamda erkekler her ne yapabiliyorsa aynısını yapabilme özgürlüğünü tanımak istemiyorlardı. Ancak ülkenin başında Atatürk vardı ve kadınları asırlardır saklandıkları peçelerin içinden çıkarıp toplum önderliğine taşımak istiyordu. Bu konudaki en büyük yardımcılarından biri manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’dı. Afet Hanım, bir kadın hakları savunucusuydu ve bu yolda bir ömür geçirdi.
Afet İnan, Ankara’da öğretmenlik yaparken, öğrencilere uygulamalı seçim denemesi yaptırır. Kız ve erkek öğrenciler heyecanla sınıfı seçim odasına dönüştürürler, belediye başkanı olarak bir kız öğrenciyi seçerler. Ancak bir erkek öğrenci itiraz eder ve “Yasaya göre kadınların oy kullanma hakkı olmadığı gibi seçilemezler de” der. Bu olay İnan’ı derinden sarsar. Erkek öğrencisi yaşı yettiğinde seçimlere girebilecektir, onunsa böyle bir hakkı yoktur. Olayı, üzülerek Gazi’ye anlatır ve “Hiç olmazsa erkek öğrencim kadar bir hak sahibi olmadan o sınıfta ders vermeyeceğim” der.
Atatürk’ün arzusu da kadınların toplumda erkeklerle eşit olmasıdır ama 1923’te, değil kadının seçip seçilmesi, ülkedeki kadın nüfusun sayılmasının teklif edilmesi bile Meclis’te büyük tartışmalara sebep olmuştur. Atatürk, ortamı olgunlaştırmak için çaba içindedir. Konya’daki konuşmasında “Daha dürüst olarak yürüyebileceğimiz bir yol daha vardır: Büyük Türk kadınını Meclisimizde müşterek kılmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmi, ahlaki, içtimai, iktisadi hayatta erkeğin arkadaşı, muavin ve destekleyicisi yapmak yoludur” der. Ardından Medeni Kanun yürürlüğe girer. Bunlar elbette yeterli olmamıştır. 1930’da kadınlara belediye seçimlerinde oy kullanma hakkının verilmesi yasası Meclis’e taşınır. Afet İnan o gün Türk Ocağı’nda kürsüye çıkıp “Bir Türk vatandaşı olarak seçim hakkının, cinsiyet farkı gözetilmeden herkese şamil olmasını istiyorum” der ve ekler: “Kadının genel ve siyasal ödevleri ifaya ehliyetli olmadığı kabul edilemez! Cumhuriyetimizin politika rejimi eşitlik prensibine dayanır. Seçim sandığı önünde, en cahil ile en büyük devlet adamı eşittir. Kadın niçin bu eşitlikten yoksun tutulsun?”
Konuşma büyük yankı yaratır. 1932’de ABD Büyükelçisi Joseph Grew’e “Amerika kadınlarını takdir ederim, çünkü siyasal haklarını tamamen kazanmışlardır” der. 5 Aralık 1934’te Türk kadınları siyasal haklarını elde eder. İnan’ın görevi burada bitmez. Cenevre’de, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni anlatır. Kadın hakları konusunda konuşmalar yapar, siyasal haklarını elde edememiş İsviçreli kadınları teşvik etmeye çalışır. 1952’de Milletlerarası Kadınlar Birliği Kongresi’ne katılır, 1953’te Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği’ni kurar. Kopenhag merkezli Beynelmilel Kadınlar Alyansı’nın idare heyetinde görev alır. Avrupa’da kadın hakları çalışan 20’den fazla kuruluşta araştırma yapar. Özlem Özdemir’in kaleme aldığı ‘Afet’, onun kadın haklarına adanmış ömrünü saygıyla anlatıyor; yine Özdemir’in yazdığı ‘Benim Adım Afet’ ise çocukların bu büyük kadını yakından tanımasını sağlıyor.
AFET
Özlem Özdemir
Kırmızı Kedi, 2021
160 sayfa, 24 TL.
BENİM ADIM AFET
Özlem Özdemir
Kırmızı Kedi Çocuk, 2021
96 sayfa, 20 TL.