CNN’in haberinde, Uygur Türklerinin yoğunlukta yaşadığı özerk bölgede, Çin hükümetinin son yıllarda bölgedeki Uygur ve Kazak kadınları kısırlaştırma işlemlerine zorladığı ileri sürüldü.
Televizyona konuşan Uygur Türkü kadınlardan 3 çocuğu bulunan Zumrat Davut, çocuk sayısı fazla olduğu için Çin hükümetinin kendisini zorla kısırlaştırdığını söyledi.
Bir zamanlar özerk bölgenin başşehri Urumçi’de yaşayan 38 yaşındaki Davut, Çin hükümetinin fazla çocuğu olduğu için kendisini 18 bin 400 yuan ( yaklaşık 18 bin 326 Türk lirası) para cezasına çarptırdığını anlattı.
Para cezasını ödemeye gittiğinde kendisine zorunlu doğum kontrol prosedürüne girmesi gerektiğinin söylendiğini kaydeden Davut, bir kliniğe götürülerek genel anestezi yapıldığını ve cerrahi bir operasyona maruz kaldığını aktardı.
Davut, işlemi yapan doktorun kendisine daha fazla çocuk sahibi olamayacağını ve zorla yapılan doğum kontrolünün etkisinin kalıcı olduğunu söylediğini ifade etti.
Davut ayrıca Mart 2018’den itibaren 3 ay özerk bölgede “yeniden eğitim merkezi” adı altında kurulan kamplarda kaldığını ve kendisine zorla bazı ilaçlar verildiğini ve adet göremediğini aktardı.
Kamplarda tecavüz iddiası
Zorla kısırlaştırma yöntemlerine maruz kaldığını öne süren Kazak Türkü Gulbakhar Jalilova ise özerk bölgeye Mayıs 2017’de iş ziyaretine gittiği sırada polis tarafından aniden alıkonulduğunu ve kamplarda 15 ay tutulduğunu söyledi.
Jalilova, hapishane gibi bir odada bazıları 14 yaşında olan 20 kadınla kaldığını belirterek, her 10 günde bir odadaki kadınlarla kampın avlusunda soyunmaya ve güvenlik görevlilerinin önünde çömelip kalkmaya zorlandıklarını anlattı.
Bir güvenlik görevlisi tarafından tecavüze uğradığını ileri süren Jalilova, görevliye “‘Utanmıyor musun? Senin annen, kız kardeşin yok mu? Bana böyle bir şeyi nasıl yapabilirsin?’ dedim.” ifadelerini kullandı.
Jalilova, görevlinin ise kendisine elektroşok verdiğini ve “Sen insana benzemiyorsun.” şeklinde hakaret ettiğini aktardı.
Kadınların yüzde 80’i kısırlaştırıldı
Televizyona konuşan ve doktor olduğu belirtilen Gulgine isimli kişi, özerk bölgeden yurt dışına kaçan 300’e yakın kadını incelediğini ve hemen hepsinin bazı doğum kontrol yöntemlerine maruz kaldığını tespit ettiğini ifade etti.
Gulgine, kadınların yüzde 80’inin kısırlaştırıldığını kaydederek, kampta kalan Uygur kadınların konuyu kendilerine söyleyene kadar böyle bir prosedüre maruz kaldıklarının farkında olmadığını belirtti.
Çin, eşit haklar sağladığını savunuyor
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, 1 Temmuz’da konuya ilişkin yaptığı açıklamada Uygur Türklerinin nüfusunu azaltmayı hedefleyen zorla kürtaj iddiaları karşısında tüm etnik gruplara eşit haklar sağlandığını savunmuştu.
Cao, “Çin hükümeti azınlıklar dahil tüm etnik grupların yasal haklarını ve çıkarlarını eşit şekilde koruyor.” ifadelerini kullanmıştı.
Çin’in Uygur Türklerine yönelik politikası
Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde “eğitim merkezi” adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz’da, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) raporunda, son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde çok sayıda kişinin “önleyici polisiye tedbiri” adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi bakımdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın toplama kamplarına gönderildiği belirtilmişti.
BM ve diğer uluslararası örgütler kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin ise şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.
Çin’in Sincan’daki baskı politikasına ilişkin belge
New York Times’ın geçen ay basına sızdırılan Çin yönetimine ait 403 sayfalık resmi belgeye dayandırdığı haberinde, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki güvenlik birimlerine “nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair verilen detaylı talimatlar” dikkati çekmişti.
Belgenin en az 200 sayfasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, bölgedeki Uygur nüfusunun kontrolü ve aralıksız denetim yapılmasına ilişkin talimatları yer alırken, İslam’ın yayılmasını önlemek için önlem alınması uyarısında bulunulduğu görülüyordu.
Belgede, Şi’nin 11 Eylül saldırısı sonrası ABD’nin “terörle savaş” politikasını örnek alarak bölgede yaşananları “terörizmle mücadele” olarak tanımladığı, güvenlik birimlerine “asla merhamet gösterilmemesi” talimatı verdiği, diğer yetkililerin de bölgedeki kampları ve keyfi tutuklamaları meşrulaştıran yorumlarının yer aldığı belirtilmişti.