Bu değişimlerin psikolojik etkilerini görmek amacıyla, Bahçeşehir Üniversitesi bir araştırma gerçekleştirdi. Uğur Okulları Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nün 2 bin 36 veli ve 2 bin 25 öğrenci ile gerçekleştirdiği araştırmaya Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Karaırmak başkanlık yaptı. ‘Salgın Döneminde Ebeveynlerin ve Ergenlerin Psikolojik Sağlamlık ve Yaşamdaki Denge Durumları Araştırması’ndan ilgi çekici sonuçlar çıktı.
ANNELER ÜZERİNDE SORUMLULUK YARATIYOR
Elde edilen sonuçlara göre, kadınlar koruyucu, kollayıcı anne rolleri nedeniyle çocukları ve aileleri için daha fazla endişe hissediyor. Dolayısıyla salgın, anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor. Ebeveynlerin eğitim düzeyi düştükçe pandemi döneminde ebeveyn olmaya bağlı stresler artıyor. Kronik hastalığı olan ebeveynlerin kaygı düzeyleri de daha yüksek oluyor. Covid-19 için risk faktörü olan kronik hastalık, salgın döneminde ruh sağlığı ile ilgili olarak da risk faktörü oluşturuyor. Egzersiz yapan ebeveynler ise daha mutlu ve neşeliyken daha az korku ve kızgınlık yaşıyor. Ayrıca ebeveynliğe bağlı stresi ve olumsuz duyguları da daha az hissediyorlar. Fiziksel egzersiz yapan veliler, hem kendilerinin hem de çocuklarının ruh sağlığını daha kolay koruyor ve salgından olumsuz olarak daha az etkileniyor. Duygusal desteği olan ebeveynler daha az korku ve kızgınlık yaşıyor. Ebeveynlerin yüzde 87.2’si sokağa çıkma yasağını desteklerken yüzde 12.8’i sokağa çıkma yasağını doğru bulmuyor. Sokağa çıkma yasağını doğru bulan ebeveynler, ebeveynlik stresi ve korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla taşıyor.
DÖRT EBEVEYNDEN BİRİ İŞİNİ KAYBETME KAYGISI YAŞIYOR
Salgının başka bir boyutu olan ekonomiye bakıldığında ebeveynlerin yüzde 74.1’i işini kaybetme korkusu yaşamıyorken yüzde 25.9’u işini kaybetme korkusu yaşıyor. Ayrıca, araştırmaya katılan ebeveynlerin yüzde 77.9’u iş nedeniyle her gün dışarı çıkıyorken yüzde 22.1’i iş nedeniyle her gün dışarı çıkmıyor.Her dört ebeveynden biri işini kaybetme korkusu nedeniyle daha fazla olumsuz duygu yaşıyor.Bu durumda işini kaybetme korkusu yaşayan ebeveynlerin kaygı düzeyleri yüksek olması beklendik bir sonuç olarak nitelendiriliyor.
EGZERSİZ YAPAN ÇOCUKLAR DAHA MUTLU
Rapora göre kız öğrenciler, erkeklere göre salgın dönemine uyum sağlamakta daha fazla zorlandıklarını ve daha fazla olumsuz duygu yaşadıklarını belirtiyor. Kronik hastalığı olan çocuklar korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla yaşıyor ve psikolojik olarak daha kırılgan durumda oluyor. Ayrıca çocuklar, pandemi dönemi için belirtilen kurallara uymayan kişilere de öfkeliler. Egzersiz yapan çocukların ise daha mutlu ve neşeli olduğu, daha az korku, kaygı ve kızgınlık yaşadığı görülüyor. Ayrıca fiziksel egzersiz yapan çocuklar, ebeveynlerinden daha özerk olduklarını düşünüyor ve ebeveyn kontrolünü daha az hissediyor. Ortaokul kademesindeki çocuklar, bu dönemi lise kademesindeki çocuklara kıyasla daha olumlu duygular içerisinde geçiriyor. Lise öğrencileri ise korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla yaşıyor ve yüksek oranda da kaygı hissediyor. Dolayısıyla ortaokul öğrencilerinin salgın döneminde yaşanan olumsuzluklar karşısında psikolojik olarak daha sağlam; lise öğrencilerinin ise daha kırılgan oldukları belirtiliyor.
ÇOCUKLARIN YÜZDE 47’Sİ EVDE KALMAKTAN RAHATSIZ
Raporda öğrencilerin evde olması ve okula gidememesi süreci ile ilgili de veriler alıyor. Bu verilere göre çocukların yüzde 47’si (952 kişi) evde kalmaktan çoğunlukla rahatsız. Bu sonuç sokağa çıkma yasağı sebebiyle çocukların evde kalmaktan fazlasıyla sıkıldıklarını gösteriyor. Çocukların yüzde 46.4’ü (939 kişi) ise okula gidememekten dolayı oldukça üzgün. Çocukların yüzde 12.8’i (260 ergen) ebeveynleriyle hiç zaman geçirmezken, 71.8’i (1454 ergen) 1-4 saat zaman geçiriyor. Buna ek olarak yüzde 10.8’i (219 ergen) 4-6 saat, yüzde 4.5’i (92 ergen) ise 6 saatten fazla ebeveynleriyle zaman geçiriyor.
EN ÇOK SOSYAL MEDYADA ZAMAN GEÇİRİLİYOR
Çocukların evde kaldıkları dönemde zamanlarını nasıl geçirdiklerine dair sonuçların da yer aldığı araştırma raporunda, ilk sırayı teknoloji ve internet kullanımı alıyor. Öğrenciler en çok sosyal medyada vakit geçiriyor. Vakit geçirilen diğer alanlar sırasıyla; arkadaşlarla ve aile ile geçirdikleri zaman, kitap okumak, kendilerine zaman ayırmak, ev içerisindeki sorumluluklarını yerine getirmek, yeni uğraşlar edinmek ve videolar çekmek olarak devam ediyor.
GEZMEK VE TATİLE GİTMEK İSTİYORLAR
Araştırmada çocukların bu dönemde en fazla kullandıkları sözcük ve kavramlar üzerinden de korku, kaygı ve özlemlerin neler olduğu ortaya konuyor. Çocuklar en çok “ailem, yakınlarım, sevdiklerime bulaşmasından, ölmekten ve yakınlarımın ölmesinden, hastalığın bulaşmasından ve daha fazla yayılmasından, özellikle büyükanne ve büyükbabama hastalığın bulaşmasından” kelimelerini tekrarlayarak bunlardan korktuklarını ortaya koyuyor. En çok “dışarı çıkmak, gezmek, dolaşmak; sevdiğim arkadaşlarımı ve göremediğim aile üyelerimi görmek, sarılmak ve birlikte eğlenmek, dışarıda yapılacak sporlar yapmak ve oyun oynamak; alışverişe gitmek, tatile gitmek ve yüzmek” kelimeleriyle de özlemler dile getiriliyor.