Karadeniz’de bu yıl sonbahar ve kış döneminde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi deniz suyu sıcaklığının da beklenen seviyeye düşmesine engel oldu. Deniz suyu sıcaklığının yüksek seyretmesi ise Karadeniz’de balıkların hem boyunu hem de göç yollarını olumsuz etkiliyor. Deniz suyu sıcaklığının batıda daha düşük olması nedeniyle balıklar bu yıl Karadeniz’in doğusu yerine batısına göçe başladı. Deniz suyu sıcaklığının balıkların üreme ve göç zamanlarını değiştirdiğini belirten uzmanlar ise 1 Eylül’de başlayıp 1 Nisan’da sona eren denizlerde av dönemi tarihlerinin her yıl bölgelere göre yeniden belirlenmesi uyarısında bulunuyor. Uzmanlar sıcaklıkların balıkların üreme dönemlerini etkilediğini belirterek av yasağı tarihlerinin de buna göre her yıl yeniden belirlenip ileri çekilmesi ya da geriye alınması gerektiğini vurguladı.
PROF. DR. POLAT: AV MEVSİMİ BÖLGELERE GÖRE DÜZENLENMELİ
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi Polat, iklim değişikliğine bağlı olarak deniz suyu sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin sudaki canlıların üzerine etkilerini açıkladı. Sudaki canlıları sıcaklık kadar etkileyen başka bir ekolojik faktör olmadığını dile getiren Prof.Dr. Polat, “Onun için sıcaklıktaki değişmeler, dalgalanmalar canlıların biyolojik ritimlerini çok yakından etkiler. Balıkların üremeleri, göçleri balıklardaki metabolizmanın hızı tamamen suyun sıcaklığına bağlıdır. Sıcaklığın normal mevsim şartlarının üstünde ya da altında olması sucul canlıları ya adaptasyon mekanizması geliştirmeye, ya da göçe zorlar. Sucul hayatta yer değiştirmeleri belirleyen temel faktörün başında sıcaklık ve ışık gelmektedir. Sıcaklık her türlü biyolojik ritmini değiştirebilir, fizyolojisini, metabolik hızını, beslenme düzeyini üreme niteliği ve zamanını değiştirir. Ülkemizde maalesef uygulanan belli av planları var. Her yıl, yılın belli bir gününde başlar ve biter. Biz av yasaklarını düzenlerken hem iç sularda hem denizlerde üreme faaliyetinde temel aktör sıcaklık olduğuna göre, sıcaklık verilerine göre biz balıkların durumuna bakarak av mevsimini öne almalıyız bazen ötelemeliyiz” diye konuştu.
’POPÜLASYONUNUN CİDDİ AZALMASINA NEDEN OLUR’
Prof.Dr. Polat, bu sene her sene Mayıs ayında yumurtlaması beklenen türlerin muhtemelen Nisan ayında yumurtlayacaklarını söyleyerek, sabit av yasağı uygulandığında balıkların üreme faaliyetini yapmadan yakalanabilecekleri uyarısında bulundu. Polat, “Ya da iç sularda turna balığı, alabalıkların, Mart sonuna kadar yumurtlaması gerekirken Şubat’ta bitecek. Çünkü su sıcaklığı çok farklı, önceki yıllarda göre mukayese edilmeyecek kadar yüksek. Beslenmek için Bafra lagünlerine gelen kefaller bu sene daha erken gelecekler. Ya da üremek için tatlı suya geçen alabalıklar bu sene daha erken gelecekler. Bunun için balıkların biyolojik ritimleri, göç yollarını belirleyen sıcaklık değişimlerine karşı bölgesel olarak hatta il bazında farklı av yasağı günleri belirlemeliyiz. Bu sabit olmaktan çıkıp her yıl iklim verilerine göre ötelenmeli, bazen öne alınmalı ki balıkların üreme faaliyetine fırsat verelim. Yoksa üreme dönemleri ile sabit bildiğimiz av yasaklarını uygulamaya devam edersek bazı balıkların hiç üreme faaliyeti yapmadan avda yakalanmasına zemin hazırlamış oluruz ki bu da gelecekteki balık popülasyonunun ciddi oranda azalmasına sebep olur” bilgisini paylaştı.
’ARTVİN’DEN EDİRNE’YE AYNI TARİHLERDE AV’
Böyle bir sıcaklık dönemin yakın bir zaman diliminde görülmediğini belirten Prof. Polat, “Tabi bu su sıcaklığını da etkiliyor. Su içindeki canlıları sıcaklık kadar etkileyen başka bir ekolojik faktör yoktur. Balıklar beslenmelerini, yuva yapmalarını, üremelerini sıcaklık derecesine bağlı olarak seçerler. Su sıcaklığındaki değişiklikler canlıların ritimlerini değiştirir, o ritimlere bağlı olarak biz uygulamalarımızı değiştirmek zorundayız ki balıkçılığımız geleceği iyi günlere kalsın. Yasakların başlama ve bitiş tarihlerini Trabzon’da, Rize’de, Zonguldak’ta, İstanbul’da, Edirne’de aynı tarihlerde yapıyoruz. İklim değişikliklerinin çok ciddi şekilde yaşandığı ülkemizde yöresel tedbirler kaçınılmazdır. Yasakların kararını alırken bölgesel yasakların iklim değerlerine göre ayarlanması kaçınılmazdır” dedi.