Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, piyasaların etkin ve sağlıklı işleyişini son derece önemsediklerini belirterek, “Bu kapsamda serbest piyasa mekanizmasından herhangi bir taviz kesinlikle söz konusu olmayacak, liberal kambiyo rejiminin uygulanmasına kararlılıkla devam edilecektir. Reform paketimizde yer alan eylemler de, yapısal temellerimizi daha da güçlendirecek olası şoklara karşı direncimizi attıracaktır” dedi. Bakan Elvan, Twitter hesabından yazılı açıklama yaptı.
Bakan Elvan, makroekonomik istikrarın ön koşullarının fiyat istikrarı ve finansal istikrar olduğunu vurgulayarak, “Bu alanlarda istikrar olmaksızın güçlü, kaliteli ve sürdürülebilir bir büyümeye ulaşmak mümkün değildir. Uygulamakta olduğumuz enflasyonda düşüşü önceliklendiren makro politika çerçevesi enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar kararlılıkla sürdürülecektir. Maliye politikalarını para politikasını tamamlayıcı yönde fiyat istikrarını desteklemek amacıyla uygulamaya devam edeceğiz” dedi.
Bakan Elvan, piyasaların etkin ve sağlıklı işleyişini son derece önemsediklerini ifade ederek, “Bu kapsamda serbest piyasa mekanizmasından herhangi bir taviz kesinlikle söz konusu olmayacak, liberal kambiyo rejiminin uygulanmasına kararlılıkla devam edilecektir. Reform paketimizde yer alan eylemler de, yapısal temellerimizi daha da güçlendirecek olası şoklara karşı direncimizi attıracaktır” ifadelerini kullandı.
CANİKLİ’DEN ‘MERKEZ BANKASI’ AÇIKLAMASI
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Ekonomi İşleri Başkanı ve İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli, yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin Twitter hesabından açıklama yaptı. Canikli, Merkez Bankası başkanlarına kanunla verilen öncelikli görevin, fiyat istikrarının sağlanması olduğunu ve bugüne kadar görev yapan tüm Merkez Bankası başkanlarının kanunla verilen fiyat istikrarının sağlanması hedefine hep sadık kaldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Merkez Bankası Başkanlığı görevine getirilen herhangi birisinin bu hedefin dışına çıkması mümkün değildir, eşyanın tabiatına aykırıdır. Hükümetlerin temel hedefi olan istikrarlı büyümenin ancak öngörülebilir ve makul seviyelerde kontrol edilebilen fiyatlar genel düzeyi ile gerçekleştirilebildiği bilimsel bir olgudur. Para politikası araçları da bu gerçek göz önünde bulundurularak dizayn edilir. TL cinsi varlıklara sağlanan reel getirinin pozitif bir değerde dengelenmesi, TL cinsi varlıklara olan talebin canlı tutulması için gereklidir. Negatif reel faizin TL cinsi varlıklardan altın ve dövize doğru yönelişi ve dolarizasyonu hızlandırdığı bilinmektedir ve görülmüştür. Ekonomi tek bir dengeden ibaret değildir, bir dengeler manzumesidir. Tüm bu dengelerin birlikte değerlendirilmesi ve modellenmesi gerekir. Pozitif reel faizin para ikamesini durduracak, hatta ters para ikamesinin önünü açacak seviyede olması rasyonel olmanın bir gereğidir.”
‘PİYASALARA MEYDAN OKUMAK DEĞİLDİR’
Diğer taraftan, pozitif reel faizin optimal seviyede olmasının da bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Canikli, şunları ifade etti:
“Optimal seviyenin altında kalan reel faiz oranı dolarizasyon akışını durdurmaz. Optimal seviyenin üzerinde belirlenen reel faiz ise ekonomi için büyük maliyetler ortaya çıkarır. Üretim, ihracat, istihdam hedeflerini olumsuz yönde etkiler. Finans kuruluşlarının aktif kalitesini bozar. Optimal reel faiz seviyesi için yol gösterici faktörlerden bir tanesi beklentilerdir, piyasa beklentisidir. Piyasa beklentisi pozitif reel faizin sınırını belirler. Piyasa beklentisinin üzerine çıkılması ekonomiye yük getirir, enflasyon beklentisini yukarıya taşır. Ekonomideki fiyatlamalar da yükselen enflasyon beklentisine göre realize olur. Bu durum Merkez Bankasının temel hedefi olan fiyat istikrarının sağlanmasını da zorlaştırır. Hükümetin, optimal pozitif reel faiz seviyesinin belirlenmesinde para politikası araçlarını rasyonel kullanmadığını ve bu nedenle de ekonomiye büyük bir mali yük getirdiğini düşündüğü Merkez Bankası Başkanını değiştirmesi piyasalara meydan okumak değildir. Sadece ekonominin kaynaklarının ve para politikası araçlarının verimli ve etkili kullanılması gerektiği hassasiyetini yansıtır.”
‘PİYASA KURALLARININ UYGULANMASI KIRMIZI ÇİZGİ’
Canikli, Türkiye ekonomisinin 19 yıldır piyasa kurallarını hiç taviz vermeden uyguladığını, iç ve dış şokların yoğunlaştığı dönemlerde dahi sermaye hareketlerinin liberalizasyonunu sağladığını vurgulayarak, “Türkiye ekonomisi için piyasa ekonomisi kurallarının kararlılıkla uygulanması altının çizilmesi gereken bir kredibilite kaynağı olmuştur. Bundan sonra da piyasa kurallarının ve sermaye hareketlerindeki liberalizasyonun kararlılıkla uygulanması kırmızı çizgiler olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener ekonomiyle ilgili gelişmeleri CNN Türk’te yorumladı. Şener, dövizdeki hareketlenmenin ekonomik temeli olmadığını belirtirken, piyasaların rayına oturacağının da altını çizdi.
“ÖNCELİK ENFLASYONU DİZGİNLEMEK”
(Enflasyonla mücadele hakkında): Enflasyonla mücadele öncelik… Hem reform paketinde hem de Merkez Bankası kararlarında gördük. Yani Türkiye’de enflasyon belli aşamaya getirilene kadar ki o aşama tek hanelidir açıkçası Merkez Bankası’nın fiyat istikrarlarıyla ilgili yani enflasyonla ilgili önlemleri devam edecek demektir.
Merkez Bankası faiz artırımlarında bulundu mesela… Bunlar reel faiz dediğimiz üzerinde faiz verme anlamında… Faizlerin belli orana kadar artırılıp döviz ve enflasyondaki baskının hafifletilmesi sağlanmış oldu. Hazine Bakanı’nın belirttiği konu bundan sonra da süreç devam edecek şeklinde. Reel faiz devam edecek. Ta ki enflasyon dizginlenene kadar. Öncelik enflasyonu dizginlemek, döviz kurunu tutmak sonraki aşamalarda, bu gündeme gelir. Öncelikle enflasyon rakamlarına, küresel gelişmelere bakılıyor. Gördüğümüz kadarıyla bundan sonraki süreçte de kalınan yerden devam edileceğini gösteriyor.
Merkez Bankası toplantıları ayda 1 yapılıyor. Nisan 15’e kadar herhangi bir toplantı yok. Olağanüstü toplantı yapmazsa… Ki gerektirecek herhangi bir durum yok. Enflasyonla ilgili gelecek rakamlara bağlı. Özellikle Nisan ayında enflasyonun 14’ün üzerinde gelmesi bekleniyor. Zaten Merkez Bankası bu durumda faiz adımı atmayacaktır. Yüzde 3 civarında reel politika faizi görünüyor. Çin’de yüzde 4,8’lik reel politika faizi veriyor. Yüzde 3 civarı Türkiye’de de… Son değişiklikle oldu bu durum, daha önceden yüzde 2’ydi.
“BU DALGALANMA YERİNE OTURACAKTIR”
(Yabancı sermaye hakkında): Bunun sonuçları alınmaya başladı. CDS puanlarımız 600’lü seviyelerden 300’lü seviyelere geldi. Birçok ülke pozitif faiz veriyor. ABD gibi ülkeler sermayenin sahibi. Oralarda politika faizinin pozitif olmadığını görüyoruz. Bir süreliğine reel politika faizi verilebilir. Bu patika devam edecek. Merkez Bankası yönetimi değişip-değişmemesinden ziyade alınacak kadarlar bellidir. Enflasyon özellikle incelenir. Gelişmelere göre Merkez Bankası faiz politikasını belirler.
(Dövizdeki gelişmeler hakkında) Ekonomik bir altyapısı yok dolardaki artışın. Makro verilerde değişen bir şey yok. Perşembe gününden cuma gününe değişen bir veri yok. Dar bantlı bir hareketten söz edebiliriz. Beklemek lazım. Ekonomik donelerde değişim yok. Bu bir algı ile ilgili, yabancı yatırımcıların algısıyla ilgili bir durum söz konusu… Yüzde 19’luk faiz devam ediyor.
Yabancı algısını değiştirecek bir şey yok. Merkez Bankası’nda görev değişimi olur ama politika devam ediyor. Evet dalgalanma var, Asya piyasalarından başlayarak buraya gelen. Bu geçici bir durum. Bunu net olarak beyan etmek lazım. Bu dalgalanma yerine oturacaktır. Meseleler anlaşıldığında, faiz politikasının değişmeyeceği anlaşıldığında…
“TÜRKİYE’NİN SERBEST PİYASADAN VAZGEÇMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
(Serbest piyasa sistemi hakkında): Türkiye serbest piyasa sistemini uyguluyor. Serbest piyasa sisteminden taviz vermedi. Değişecek bir politika değil. İstikrarı arttırmak, fiyat istikrarı sağlamak… Bunlar ana hedefler.. Düzene yeniden kendiliğinden girecek bir durum.
Bir takım dedikodular dolaşıyor… Piyasa koşulları farklı şekilde mi yönlendirilecek. Türkiye’nin serbest piyasadan vazgeçmesi mümkün değil. Sistemimiz de buna izin vermiyor. Sistem buna adapte edilmiş. Bu tür olaylarda, ani yükseliş alçalışlarda serinkanlı olmak lazım. Piyasa rayına oturacaktır. Bunun ekonomik bir altyapısı, temeli yok. Altının ons fiyatı değişmedi. Dolar endeksi cüzi miktarda arttı. Bunu serin kanlılıkla beklemek lazım. MB politikalarında olsun piyasaların işleyişinde olsun, beklemek lazım.
Yeni ekonomik reform paketi açıklandı. Şeffaflıktan, mülkiyet haklarının korunmasından bahsettik. Olağanüstü şekilde davranmayı beklememek lazım. Bu tür dalgalanmalarda fevri hareketlerde, ekonomik temeli olmayan dalgalanmalarda sisteme müdahale edilmesi söz konusu değil. Rayına tekrardan oturduğunu göreceğiz.
Yatırımcı panik durumuyla hareket ettiği sürece sistem devreye girecek, ilerleyen zamanda… Öğleden sonrayı beklemek lazım. Borsa’nın da normale döneceğini düşünüyorum. Çünkü herhangi bir ekonomik gerekçe yok. ABD tutar 1,70 olan faizleri 2,70’e çıkarır o zaman bu tür olayları konuşuruz. Bu tür olaylar geçicidir. Ekonomik temeli olmayan olaylar geçicidir.
(İşsizlik rakamları hakkında) İstihdam önem arz eder oldu. Piyasalarda ciddi bir daralma var. Pandemi nedeniyle dünya çapında 40 milyon kişi işini kaybetti. Zaten uluslararası kuruluşlar hepsinin 2021 beklentisi büyümelerin yukarı yönlü revizesi. Pandeminin hafiflemesini beklememiz daha doğru olacaktır.
Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, CNN Türk’te ekonomideki gelişmeleri değerlendirdi. Alçın da Hazine ve Maliye Bakanı’nın sıkı duruşla ilgili mesaj verdiğini belirtirken, normalleşme süreciyle doların 7,55’e kadar gerileyeceğini belirti.
“NORMALLEŞMEYLE DOLAR 7,55’E GERİLEYECEK”
Dün akşam özellikle Asya’daki bazı piyasalarda algoritmik düzeyde bir hareket oldu. Bunun da yarattığı özellikle gece yarısından itibaren bir panik havası diyebileceğimiz bir hava oldu. Hazine ve Maliye Bakanı da özellikle sıkı duruşun devam ettiğine yönelik mesaj verdi. Yeni MB Başkanı TBB, yöneticiler ile yaptığı bir toplantı oldu. Orada da benzer mesajlar verildi. Bir müdahale ya da değişiklik mi olacak, böyle bir şey yok, böyle bir şeyin olması mümkün değil. Kur hareketlerinin yaşandığı dönemde bir söylenti bu. Bir anda ortaya çıkmıyor. Bazı kurumların özel dosyaları var. Hemen bunlar servis ediliyor. Bundan sonra da farklılaşmaya mı gidilecek, mevduatlara el mi konulacak, dolar hesapları mı dondurulacak, gibi soru işaretleri ortaya atılıyor. 1989’dan beri liberal kambiyo rejimine geçtik. Dönülebilir ancak uzun soluklu bir şey. Türkiye’nin böyle bir yönelimi yok.
Peki fonlara bu konuşma imkanını vermek gerekir mi, vermemek gerekir. Burada özellikle Hazine ve Maliye Bakanı’nın yaptığı açıklamalar önemli. Ancak para politikası kısmında hem içerideki hem de dışarıda faktörler MB’nin bundan sonraki tutumlarını seyredecek. Özellikle Naci Ağbal MB başına geldiğinden beri 4 aylık süreç geçti. Bu süreçte Merkez Bankası 450 baz puan, bir defa 200 ve geçtiğimiz hafta para piyasası kurulunda 200 baz puanlık artış gerçekleştirdi. Faiz artışı meselenin bir yönü. Diğer taraftan da sözlü yönlendirmede de güçlü mesaj verdi.
Aradan geçen süre içerisinde, 2020’den farklı olarak kasım ayını hesaba kattığımızda bu süreçten farklı olarak 15 milyar dolarlık giriş olduğunu görüyoruz. Ağırlıklı olarak da bonoya. Bonolarda 10 yıllıklarda değer kaybının yüzde 20’ler civarında olduğunu görüyoruz. Öte yandan döviz kuru piyasasında, Asya piyasasında 8.50 TL’ye çıkan rakam göründü ama bu rakamlarda satmak istediğinizde satamadınız. Adil değerinin nedir diye baktığınızda Türk Lirası için, 7,55 seviyesi. Bu 6.90’lara düştüğünde de yukarı yönlü hareket gördük. Şimdi normalleşme eğilimleri devam ederse benzer seviyeyi görecektir.
(Döviz kuru hakkında): Evet, yani az önce Maliye Bakanı’nın açıklaması, dün Merkez Bankası’nın yeni başkanının banka yöneticileriyle yaptığı toplantı. Sonrasında sosyal medyada yaptığı paylaşım para politikası, maliye politikası tarafından baktığımızda kimsenin bu yönde bir gidişatta olduğunu görüyoruz. Bu yönde de adımlar devam eder, normalleşme süreci görürsek 7.60’lara 7,55’e bir hareket görebiliriz.
“MERKEZ BANKASI’NA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”
(Enflasyon hakkında): Bir tarafta normalleşme olursa kurda geri çekilme görebiliriz ama esas sorunumuzu masadan kaldırmıyor. Temel prblemimiz enflasyon. Merkez Bankası’nın son anketinde 11,5 seviyesine gelen enflasyon beklentisi var. Bizim bir şekilde bunu geriye döndürmemiz gerekiyor. Yani resmi hedef olan yüzde 5’e birkaç yıl içinde çekmemiz gerekiyor. Hem faiz üzerindeki baskı azalsın hem de yatırımlar artsın.
Merkez Bankası’na büyük görev düşüyor ama Merkez Bankası’nın tek çözeceği bir konu değil. Burada maliye ayağının da para politikasıyla birlikte uyumlu gitmesi gerekiyor. Enflasyon üretimle alakalıdır. Üretim ve arz güvenliğini belli seviyeye getirmeksek enflasyon sürekli yaşanır. Bir taraftan finansal istikrara da dikkat edilerek yönetilmesi gerekiyor. Kasım ayında MB değişikliği, 4 ay sonra bir MB başkanı değişikliği olumlu karşılamaz.
Enflasyonun nedenleri neler diye… Bir tanesi kur değişkenliği, bir tanesi gıda fiyatlarındaki global anlamda yüksek seyir ve bizim etkilenme düzeyimiz. Bu enflasyona nasıl etki yaratır dersek bu da tarımsal üretimle sağlanır. Kur geçişkenliği nasıl azaltılır dersek, Kur geçişkenliği nereden oldu. Maliyet enflasyonundan. Bir taraftan ham madde, bir taraftan ara malı yüksek seyrettiği sürece yukarı yönlü hareket fiyat artışı olarak yansıyor. Enflasyonla mücadelenin yanı sıra yerli üretim, yerli tohum ve hayvanlığın desteklendiği politikaların oluşturulması lazım. Enflasyonun uzun vadeli çözümü üretim alanı ile ilgili. Bakanın açıklamalarını bu şekilde okumak lazım. Burada para ve maliye politikasının uyumluluğu çok önemli.
Türkiye’de ne mevduatlara el konulması, liberasizyon sürecinin terse dönmesi durumu olmaz. Dışa açık bir ülkeden bahsediyoruz. Hisse senedi piyasası var. Bütün bunlardan vaz mı geçtik. Böyle bir şey bence alternatif değil. Herkesin sakin olması lazım. Kavcıoğlu mevcut seyrin devam edeceğini söylemiş oluyor.
Canlı Borsa – Altın Fiyatları – Döviz Kurları için Bigpara