İstanbul’da yaşayan Sıla Yakamoz, küçük yaştan itibaren yapmayı planladığı Türkiye’yi gezme hayalini, karavana dönüştürdüğü 1997 model eski bir minibüs ile gerçekleştiriyor. Gezme tutkusunu çalıştığı iş yerinden ayrıldıktan sonra gerçekleştirmeye karar veren Sıla Yakamoz, satın aldığı minibüsü kendi imkanlarıyla dizayn ederek mini bir karavana dönüştürdü.
Yanında köpeğiyle birlikte Türkiye’yi gezme hayalinin peşinden giden Yakamoz, gittiği yerlerde yöresel ürünleri toplayıp satarak ve günlük işlerde çalışıp akaryakıt parasını çıkararak yeni rotalarına doğru direksiyon çeviriyor. Yakamoz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğunda izlediği filmlerdeki karavan hikayelerinden etkilendiğini, ayrıca ailesiyle yaptıkları tatillerle gezme merakının arttığını söyledi.
Yaklaşık 4 yıl önce zaman zaman çadırda kamp yaptığını dile getiren Yakamoz, bu kamplarda karavan almaya karar verdiğini anlattı. Yakamoz, nasıl bir karavan almayı düşünürken internetten minibüsleri gördüğünü belirterek, “Araştırma yaparken bu minibüsün mavi rengi hoşuma gitti ve almaya karar verdim. 1997 model bu minibüsü alırken eski model olduğu için çok düşündüm ama bütçeme zaten gelebilecek bu vardı. Gidip sucu minibüsü olarak kullanılan bu arabayı alarak karavana çevirdim” dedi.
“Günlerce uğraşarak araca son halini verdim”
Minibüsün içerisini tasarlarken tavandaki ahşap haricinde yalıtımı, elektriği, su tesisatı ve dizaynına kadar her şeyi bizatihi kendisinin yaptığını aktaran Yakamoz, günlerce uğraşarak ve hatalar yapa yapa minibüsüne son halini verdiğini ifade etti. İlk başlarda bu eski model arabayı kullanmakta zorlandığını ama sonrasında alıştığını dile getiren Yakamoz, “Manuel vites, hidrolik olmayan kara düzen bir direksiyon ve hantal olan arabama artık iyice alıştım.” diye konuştu.
5 ayda 11 bin kilometre
Sıla Yakamoz, 5,5 aydır sürdürdüğü gezilerinde 11 bin kilometre yol gittiğini anlatarak, şimdi Karadeniz ve Akdeniz bölgelerine gittiğini ifade etti. Karavanına “Düldül” adını verdiğini belirten Yakamoz, Düldül’le yaptıkları gezileri “mucbirseyyah” adıyla sosyal medyadan takipçileriyle paylaştığını aktardı.
Gezdiği yerlerdeki insanların ilk başta çok şaşırdığını anlatan Yakamoz, “Hatta yoldan geçerken bile insanlar bakıyorlar. Dışarıdan bakanlar, bir karavan değil de eski model bir minibüsün içinde köpeğiyle giden bir kadını görüyorlar. Bu insanların garibine gidiyor. Köylere gittiğimde onlara hikayemi anlattığımda tek başına gezmeme önce çok şaşırıyorlar ama daha sonra takdir etmeye başlayıp, başıma bir şey gelmemesi için nasihatte bulunuyorlar. Bu gezilerde bir çok anı biriktirdim.” ifadelerini kullandı.
“Yakıt parası için günlük işlerde çalışıyorum”
Sıla Yakamoz, sadece günlük ihtiyaçlarını ve yakıt parasını çıkarmak için çalıştığını belirterek şunları ifade etti: “İlk başta gittiğim yerlerde köylülerin yaptığı tarhana, salça, kurutulmuş ürünler gibi yöresel ürünleri onlardan alıp, İstanbul’daki çevreme satıyordum. İlk başta bu bana yetiyordu. Sonrasında gittiğim konumlarda mesela Antalya’da kendim turunç reçeli yaparak sosyal medyadan satıp akaryakıt paramı çıkardım. Bulaşık işi, garsonluk gibi günlük işlerde çalışıp ihtiyaçlarımı çıkarıyorum. Gıdamı her zaman minibüsümde tutuyorum, zaten o yüzden dışarıdan da yemek yemiyorum. Yakıtımı dolduracak kadar para biriktirdiğimde bir sonraki yere gidiyorum.”
Yol hikayelerini, sosyal medyada paylaşıyor
Sosyal medyadan paylaştığı fotoğraflı ve görüntülü yol hikayelerine insanların çok ilgi gösterdiğini dile getiren Yakamoz, yoldaki her anını çekip insanlara ulaştırmaya çalıştığını kaydetti. Yakamoz, gittiği köylerde insanların kendisini misafir etmek istediğini dile getirerek, Türk halkının ısrarlı misafirperverliği ve ısrarlı davetleri üzerine bazı yerlerde mecbur kaldığını aktardı.
“Çocuklar için karavanı bir sinemaya dönüştürmek istiyorum”
Gerçekleştirmeyi istediği bir başka hayalinin daha olduğunu belirten Sıla Yakamoz, şunları söyledi: “Gittiğim yerlerde çocuklarla ilgilenmeyi çok seviyorum. Zaman zaman onların oyunlarına dahil olup yüzlerini boyuyorum. Palyaço kıyafeti giyerek onlarla ilgileniyorum. Sosyal sorumluluk projeleri içinde yer alıp çocuklarla bir arada bulunmayı çok seviyorum. Çocuklara tatlı bir anı bırakmak için gittiğim köylerde, Düldül’ü gezen bir sinemaya dönüştürmek istiyorum. Minibüse bir projeksiyon cihazı kurup, onlara film izletmek istiyorum. Film bitince çocuklar çıkarken oyuncaklarını alıp mutlu gitsinler. Çocukların mutlu anıları olsun istiyorum.”