İzmir Emniyet Müdürlüğüne bağlı takımlar, 8 Aralık 2018 tarihinde Çamkule Mahallesi 4709 Sokaktaki futbol alanının yakınında hareketsiz yatan biri olduğu ihbarını aldı. Bölgeye giden polis, bayan cesediyle karşılaştı. Bedeninde ileri derecede yanıklar olan ceset, İzmir İsimli Tıp Kurumu’nun morguna kaldırıldı. Yapılan otopside bayanın, boğularak öldürüldüğü akabinde da cesedinin yakıldığı ortaya çıktı.
7 FARKLI ADRESE EŞ VAKİTLİ OPERASYON
Kimlik tespiti yapılamayınca ceset, kimsesizler mezarlığında defnedildi. Polis olayla ilgili soruşturmayı sürdürürken, kimlik tespiti için mezar açılıp, ceset üzerinden ‘yeniden yüzlendirme’ yapılarak robot fotoğraf elde edildi. Bu fotoğraftan yola çıkan polis, cesedin bulunduğu devirde yabancı asıllı bayanlar da dahil olmak üzere 796 kayıp belgesini inceledi. Cesede uygun kriterleri eşleştirerek, kayıp şahısların yakınlarından DNA örnekleri aldı. Yapılan çalışmalar sonucu cesedin Özler Yörük’e ilişkin olduğu saptandı. Boğularak öldürüldükten sonra yakılan Yörük cinayetine ait 12 Ekim 2021’de 5’i İzmir’de, öbürleri Malatya ve Aydın’da toplam 7 adrese eş vakitli operasyon düzenlendi. Operasyonlarda, 13 kuşkulu gözaltına alınıp sorgulanmak üzere emniyete götürüldü. Öteki hatadan cezaevinde bulunan, Özler Yörük’ün eski erkek arkadaşı olduğu ve fuhuş yaptırdığı tez edilen Olcay Altundağ hakkında, bu evrak kapsamında da tutuklama kararı çıkarıldı. Şüphelilerden 7’si emniyetten özgür bırakıldı. Adliyeye sevk edilen 6 şahıstan Altundağ’ın yakınlarının da ortalarında bulunduğu 4 kişi tutuklandı, 2 kişi ise isimli denetim kuralıyla salıverildi.
4 KİŞİ TUTUKLANDI
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Olcay Altundağ, Bülent Özmen, Umut Balbey ve Hülya Balbey hakkında ‘canavarca hisle yahut eziyet çektirerek öldürme’, ‘kişiyi hürriyetinden mahrum kılma’, ‘bir kimseyi fuhşa teşvik etmek yahut yaptırmak yahut aracılık etmek yahut yer temin etmek’, ‘cebir, tehdit yahut hile kullanarak kişiyi hürriyetinden mahrum kılma’ cürümlerinden, C.Z. ve M.T. hakkında ‘suçu bildirmeme’, Ü.A. ve M.A.A. hakkında ise ‘yardım etme’ kabahatlerinden dava açıldı. İddianame, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, olayla ilgili olarak Olcay Altundağ (32), Bülent Özmen (45), Umut Balbey (30) ve Hülya Balbey (56) tutuklandı, Ü.A. (39), C.Z. (32) ve M.T. (29) ise isimli denetim kuralıyla özgür bırakıldı.
İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Olcay Altındağ, Hülya Balbey, Umut Balbey, Bülent Özmen ve mağdur tutuksuz sanık C.Z., tutuksuz sanık M.T. ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuksuz sanıklar Ü.A. ve M.A.A. ise duruşmaya SEGBİS (Ses ve İmaj Bilişim Sistemi) ile katıldı.
“CESEDİ ORADA YAKTIM”
Mahkemede verdiği tabirinde kimseyi fuhşa sürüklemediğini söyleyen tutuklu sanık Olcay Altundağ (32), “Ben öteki hatadan cezaevine girmiştim. Özler, bu devirde H.D. diye biriyle yaşamaya başlamış. H.D.’nin oğlu trafik kazası yapmış ve biri ölmüş. Özler de benim paramı da tazminat ödesin diye H.D.’ye vermiş. Üvey babamı ve kardeşimi vurduğum vakit saklandığım konutu polis bulunca beni ihbar ettiklerini anladım. Özler’in oğlu, annesinin beni polise şikayet ettiğini ve paralarımı H.D.’ye verdiğini söyledi. Bu olay sebebiyle Özler ile tartıştık ve paramı istedim. Lakin vermedi. Kendisini birkaç defa darbettim. Fakat argüman edildiği üzere azap yapmadım. Döverken bayıldığı için ayılsın diye üzerine su döktüm. Kuzenim Umut’un Özler’i darbettiği de yanlışsız değil. Eşimi diğeri tarafından dövülmesine müsaade etmem. Özler’i darbettiğimin sonraki günü öldüğünü anlayıp telaşlandım. Teyzemin eşi Bülent’i aradım ve bana yardımcı olması için tehdit ettim. Ortada bir cenaze vardı ve bunu kaldırmamız gerekiyordu. Bülent enişteme Özler’in makûs olduğunu söylediğimde hastaneye götürmemi söyledi. Onun dışında bir katkısı olmadı. Tehdit ettiğim için Umut bana yardım etti. Cesedi otomobilin art koltuğuna oturttuk. İki tarafında Ü.A. ve Özlerin ablası Hasret vardı. Cesedi Şahin Zirvesine götürdüm ve orada yaktım. Ü.A. ve Hasret orada beni bekledi. Tez edildiği üzere Bülent eniştem ve Umut cesedi yakmadı. Bu olaylardan ötürü üzgünüm” dedi.
“EN SEVDİĞİN BACAĞIN HANGİSİ İSE ORADAN VURURUM”
Tutuksuz sanık M.T. mahkeme verdiği söz de kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmezken, o periyotta sanık Olcay Altundağ ile arkadaşlık yaptığını belirterek, “Olcay bir gün araçla gelip beni aldı. Araçta annesi Hülya Balbey de vardı. Kendinin makus bir şey yaptığını söyleyip ağladı. Özler’in kendisini ihbar ettiğini ve ceza alacağını bundan ötürü bayana kızdığını ve dövdüğünü, bayanın da öldüğünü söyledi. ‘Bundan ötürü cezaevine girersem bana bakar mısın?’ dedi. ‘Bakamam’ dedim. Bu türlü söyleyince beni tersledi ‘Sana güvenilmezmiş. Annemle birlikte sana latife yaptık’ dedi. Benim o periyotta kendisinden ayrılmak istediğim için bana ‘Üvey babamı ve kardeşimi vurdum seni mi vuramayacağım? Seni bulurum en sevdiğin bacağın hangisi ise oradan vururum’ dedi. Olaylardan Olcay ve Hülya’nın beyanlarından haberim oldu. Ben olayı görmedim. İsimli mercilere bildirme sorumluluğum olduğunu bilmediğim için müracaat etmedim. Beni tehdidi nedeniyle de kendisi hakkında şikayetçi olup uzaklaştırma kararı aldırdım” diye konuştu.
“GİTTİĞİMDE ÖZLER YERDE YATIYORDU”
Olay günü Olcay’ın kendisine gelip Özler’in âlâ olmadığını söylediğini söz eden tutuklu sanık Bülent Özmen, “Gelip bakmamı istedi. Gitmek istemesem de ısrar ettiği için gittim. Gittiğimde Özler yerde yatıyordu. Darp izi yahut kan yoktu. Olcay’a doktora götürmesini söyledim ve konuttan ayrıldım. Mevtten sonra Olcay yardım etmem için beni birkaç kere aradı lakin yardım etmeyeceğimi söyledim. Cesedi gömmeleri için akıl verdiğim savları yalandır” dedi.
“ÖZLER, YÜZÜ BEMBEYAZ CANSIZ YATIYORDU”
Özler Yörük’ün öldürülmesi ile rastgele bir ilgisi bulunmadığını söyleyen tutuklu sanık Umut Balbey ise tabirinde, “Olaydan bir gün evvel Olcay’dan otomobilini aldım, kullandım daha sonra Olcay’ın meskenine götürdüm. Ben gittiğimde Özler’i uyandırmaya çalışıyordu. Mutlaka Özler’e karşı beyzbol sopasıyla vurmadım. Özler’in üstü ıslaktı ve Olcay onu uyandırmaya çalışıyordu. Daha sonra konuta gittim. Sonraki gün Olcay beni arayarak ‘Gelir misin?’ dedi. Dışardan pencereden Özler’i gösterdi. Özler, yüzü bembeyaz, cansız yatıyordu. Olcay benden yardım isteyince ‘Bu işte yokum’ dedim ve ayrıldım. Daha sonra Olcay’a ‘Bu işin yükü ağır olur. Ben bu işte yokum’ diye ileti attım. Olcay beni tehdit etti, ‘Oğlunu öldürürüm’ dedi. Yardım etmeye mecbur kaldım. Tekrar dönüp geldim. Özler ölmüştü. Bana, ‘Cesedi konuttan çıkarırken yardımcı ol. Bayanlarla bu işi nasıl halledeyim’ dedi. Cesedi otomobilin art koltuğuna oturttuk. Sağında, solunda Ü.A. ve Özler’in ablası Hasret oturdu. Aracı ben kullanıyordum, gideceğim yeri bilmiyordum. 500-600 metre kullanıp indim, onlar yola devam ettiler. Yakılma olayından haberim yok. Daha sonra cesedin yakıldığından haberim oldu. Olcay ‘Bunu söylersen seni ve oğlunu öldürürüm’ dediği için ihbar etmedim” diye konuştu.
“BİZ ODADA KİLİTLİYKEN O SIRADA CENAZEYİ GÖTÜRMÜŞLER”
“ÖZLER’İN ÇIĞLIK SESLERİ GELİYORDU”
Tutuksuz sanık Ü.A. ise sanık Olcay’ın amcasının eşi olduğunu belirterek, sanıklar Olcay, Bülent ve Umut’un kendilerine fuhuş yaptırdığını savundu. Olcay’ın, Özler Yörük’ü daima dövdüğünü aktaran Ü.A., “Olcay, bizi de darp ediyordu. Son vakitlerde beyzbol sopasıyla Özler’i daima darp ediyordu. Bir orta yorulduktan sonra, Umut sopayla Özler’i dövdü. Son 3-5 günlük müddet içinde daima dövülen Özler bitkin haldeydi. Bir orta beni Hasret’i ve çocukları Olcay ve Umut odaya kapattılar. Olcay’ın annesi Hülya’yı da bizim başımıza bıraktılar. Özlerin çığlık sesleri geliyordu. Beni ve Hasret’i bir orta dışarı çıkardılar. Saha sonra Özler’i çarmıha gerer üzere yaptılar. Olcay kaynar suyu özlerin cinsel organına döküp haşladı. Bize de ‘ihanet edenin sonu’ bu türlü olur’ dedi. Sonra bizi tekrar odaya kapattılar. Annesi Hülya ve eniştesi Bülent’in Özler’e aksiyonu olmadı lakin engellemediler. Olcay’ın annesi Özler’in öldüğünü anlayınca oğluna ‘gariban birini bulup biraz para verelim cinayeti üstlensin. Sen halanı orta ondan para iste’ dedi. Özler öldükten sonra Bülent, Olcay ve Umut cesedin nasıl imha edileceğini konuştular. Bülent, Olcay ve Umut cesedi araçla götürdüler. Ben ve Hasret onlara eşlik etmedik. Olcay, beni çocuğunu öldürürüm eşini öldürürüm dediği için ihbar etmedim. Benim Özlerin öldürülmesine yardımım olmadı. Ceset götürürlerken de araçta değildim” diye konuştu.
Ü.A.’nın oğlu M.A.A. ise Özler Yörük’ün mevti esnasında Olcay Altundağ’ın kendisinden ip istediğini, kendisinin de ipi getirmediğini söyledi.
“CİNAYETİ TEK BAŞIMA İŞLEDİM”
Ü.A.’nın beyanlarını kabul etmediğini söyleyen Olcay Altundağ, ek tabirinde, “Cinayeti tek başıma işledim. Öteki bireyleri tehditle oraya getirdim. Ben cesedi yakmak üzere araçtan indirdiğimde yorulmuştum. Hasret yengem bagajdan akaryakıt getirdi. Ü.A. yengeme verdi. Ü.A., akaryakıtı döküp çakmağı çaktı. Hatta Ü.A.’nın kaşı ve kirpiği yandı. Cinayeti işlediğimi kabul ediyorum” dedi.
“SANIKLARDAN ŞİKAYETÇİYİM”
Mağdur sanık C.Z. ise sanıklar Olcay Altundağ, Bülent Özmen ve Umut Balbey’in Ü.A. Hasret Yörük ve Özler Yörük ile kendisini fuhşa götürdüğünü söyleyerek, “Bizim üzerimizden para kazanıyorlardı. Bize de cüzi bir ölçü para veriyorlardı. Sanıklardan şikayetçiyim” diye konuştu.
Duruşma savcısı dinlenmeyen şahitlerin dinlenmesine ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, Ü.A.’nın isimli denetim koşulunu kaldırıp, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
