Parti kümesinde gündeme ait değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili tenkitlere cevap veren MHP başkanı Devlet Bahçeli’ye de seçim barajı üzerinden göndermede bulundu.
Bahçeli’nin “Köprüden geçmem diyorsanız denize atlayın yüze yüze gidip gelirsiniz” kelamlarına cevap veren Kılıçdaroğlu, “Bugün Bahçeli şayet köprüden geçmem diyorsanız denize atlayın yüze yüze gidip gelirsiniz demiş. Tek merakım şu sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin?” tabirlerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları;
“Barışa, huzura, birlikte yaşamaya gereksinimimiz var, bu hoş coğrafyada kucaklaşmaya muhtaçlığımız var. Yani Nevruz’un gereğini yapmaya gereksinimimiz var. bunu yapacağız. Bütün vatandaşlarımıza kelam veriyorum, bizim partili olur olmaz, beni sever sevmez, CHP’ye oy verir vermez ancak bütün vatandaşların bu ülkede huzur içinde yaşaması benim boynumun borcudur ve bir arada yapacağız bunu Millet İttifakı’yla birlikte yapacağız.
BOĞAZİÇİ DAVASI: TAM BİR GARABET YAŞANDI
Türkiye’deki tabloyu görünce söylediklerimin ne kadar kıymetli olduğu ortaya çıkıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciler atanan rektörü protesto etmişlerdi. Onların yargılamaları vardı. Haksız, hukuksuz bir halde avukatlar, öğrenciler çıkarıldı. Hakim terk etti… Tam bir garabet yaşandı. Başarılı öğrencilerin yurt dışına gitmesi lazım. Onların yurt dışı yasakları da hala devam ediyor. Buradan Boğaziçi Üniversitesi’nin bütün idaresine seslenmek isterim. İktidara da seslenmek isterim.
Atamayla, torpille gelen üniversitenin şartlarını taşımayan haksız hukuksuz bir formda muhakkak makamlara gelenlerin de vazifelerine son vereceğiz. Eski yerlerinize tıpış tıpış gideceksiniz. Burası sıradan bir okul değil. Burası Türkiye’nin göz ışığı Boğaziçi Üniversitesi diyeceğiz.
“EMEKLİ AMİRALLER YARGILANDI”
Emekli amiraller yargılandı. Montrö’nün Boğazlar için, bölgenin güvenliği için Avrupa için ne kadar kıymetli olduğunu vurgulayan amiraller yargılanıyordu. Yargılansınlar. Onlar dik ve onurlu misyon yaptılar çalışırken. Emekliliklerinde de birebir duruşu sergiliyorlar. Yıllardır içerde olan askeri öğrenciler var. Askeri öğrencilere de CHP’den selamlarımızı sevgilerimizi gönderiyoruz az kaldı merak etmeyin. Osman Kavala, Demirtaş var. Bugün AK Parti’den de ‘AİHM kararlarına uymalıyız’ diye sesler gelmeye başladı. Şayet bu sesler daha da güçlenirse son derece keyifli oluruz.
“İLK KERE BAŞÖRTÜLÜ BAYANLAR BU KADAR AĞIR BİR ZULÜMLE KARŞI KARŞIYA KALDILAR”
Şov yapmak, hak aramak her demokraside olması gereken temel kurallardan birisidir. Anayasa 34 ‘Herkes evvelden müsaade almadan, silahsız ve hücumsuz toplantı ve şov yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’ diyor. Furkan Vakfı’nı seversiniz sevmezsiniz, katılırsınız katılmazsınız onlar da yürüyüş yapmak istiyorlar. Orantısız güç kullanıldı. Cumhuriyet tarihinde birinci sefer başörtülü bayanlar bu kadar ağır bir zulümle karşı karşıya kaldılar. Buradan onlara da kelam veriyorum. İktidarımızda göreceksiniz herkesin niyetine, inancına, kimliğine, ömür biçimine hürmet göstereceğiz. Herkes özgürce yasal ölçüler içerisinde gösterisini yapacaktır.
SOYLU’YA KARŞILIK: SEN NİÇİN ALINIYORSUN?
Geçen hafta çöküşten kelam etmiştim. Finansal, ticari, toplumsal, kültürel ve politik çöküşten kelam etmiştim. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartların hiç de uygun olmadığını bir biçimiyle örnekler vererek açıklamaya çalışmıştım.
Orada ‘uyuşturucu baronlarından kimse mahpusta yok’ demiştim. Çabucak İçişleri Bakanlığı açıklama yapmış. ‘Bunu söylemek polislerin emeğini görmezlikten gelmektedir’ diye açıklama yapıp beni kınadılar. Ya benim dediğimi anlamıyor üstteki zat. Uyuşturucu baronlarını yakalayan polis, savcılığa teslim eden polis, yargılayan hakim, tutuklayan hakim, mahpusa atan hakim, özgür bırakan hakim.
Sen niçin alınıyorsun kardeşim? polis üzerinden bizim üzerimize gelmek istiyor. Polis kardeşlerim beni de çok yeterli bilirler, Soylu’yu da çok uygun bilirler. Benim de karakterimi çok âlâ bilirler onun da karakterini çok güzel bilirler. Benim uyuşturucu konusunda ne kadar hassas olduğumu bütün herkes bilir, o zat da bilir.
“YÖNETİMİNİN MEMLEKETLER ARASI PRESTİJİ SIFIR”
İktidar ülkeye huzur getirmedi. Güçlü olan Türkiye’nin bütün kaynaklarını yüklü olarak başta Londra’daki bir avuç tefeciye sonra içerideki tefecilere tahsis etti. O kadar büyük faiz ödüyoruz ki. ‘Biz faizi indireceğiz’ dedi. Faizi indirdi lakin öbür taraftan vatandaşın sırtına daha ağır faiz bindirdi. Orayı göstermelik olarak indirdi, ekonomiyi berbat etti. Gerisinden hiçbir banka faiz indirmedi.
En son 17 Mart’ta 2 milyar dolar borçlandılar. Para yok. Dolar bazında yüzde 8.62 faizle borçlandık. Kime vereceğiz bu faizi? Bir avuç tefeciye vereceğiz. 84 milyon verecek. Pekala biz yüzde 8.62 ile borçlanırken, Mısır yüzde 3.87 ile borçlanıyor. Niçin bizde çok yüksek faiz? Zira idarenin milletlerarası prestiji sıfır. Türkiye’de iktisadın geleceğini görmüyorlar. Yüksek faiz istiyorlar.
“HARAMZADELERE ÇALIŞIYORSUN SEN”
“10 Temmuz 2018’den bu yana ödediğimiz faiz, ‘Nas’ diyorlardı ya 68 milyar 249 milyon dolar faiz ödemişiz. Yabancılara ödedikleri faiz. 84 milyon kişiyi bir avuç bireye mahkum ettiler. Bunlar devleti yönetmiyorlar öteki işin peşindeler. Türkiye’yi bir sömürü alanı haline getirdiler.
Her ay 1 milyar 551 milyon dolar, her gün 51 milyon dolar, her saat 2 milyon 125 bin dolar faiz ödeyeceğiz. Evet faizi indiriyorlardı değil mi? ‘Nas, günah, haram’ diyorlardı. Kime çalışıyorsun sen? Haramzadelere çalışıyorsun. Londra’daki tefecilere yoksulun, fukaranın sırtından hizmet ediyorsun. Hani sen faize karşıydın? Millete palavra söyleyerek oy devşirmeye çalışıyorlar. Millet artık gerçekle karşılaştı. Bunlar bir avuç ve saray şürekasına hizmet ediyorlar. Artık para dilenmek için Körfez ülkelerine gidiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde düne kadar hakaret ettiğiniz ülkelere yalvaran bir öteki idare gördünüz mü?
BAKAN NEBATİ’YE: BUNLARIN İRADELERİ YOK
O denli bir noktaya geldik ki. Bir de Hazine ve Maliye memuru var. Bunlara bakan deyince eski bakan sanıyorlar. Bunların iradeleri yok. O kadar zavallı duruma düşmüşler ki Fransa’da ‘Bir sorun yaşadığınızda bize çabucak ulaşırsınız. En sevmediğim bahis da yatırımcılara zorluk çıkaran bürokrasidir.
Daima birlikte hengame ederiz bürokrasiyi alaşağı ederiz. Gerimizde Cumhurbaşkanı var rahat olun mevzuatı da değiştiririz’ diyor. Yani, bu sömürge ülkesi hiç meraklanmayın ne mevzuatı, ne kanunu ne anayasası? Bunların hepsini değiştiririz kâfi ki gelin. Ne için? Koltuklarını korumak için. Bürokrasinin bu kadar aşağılandığı bir periyot görmedim.
“BAHÇELİ NE DİYOR BUNA?”
Benim merak ettiğim Bahçeli ne diyor buna? Bürokrasi, emniyet de dahil olmak üzere bu kadar ağır biçimde eleştirilirken, yarın Nebati ‘Engel çıkarırsa Bahçeli’yi de alaşağı edeceğiz’ diyecek. Ne diyeceksin pekala?
“BEŞLİ ÇETENİN HAMİSİ ERDOĞAN’DIR”
Yıllar yılı bu millete palavra söyleyeceksiniz. Bu kadar büyük para o denli yalnızca beşli çeteye bırakılacak değil. Beşli çetenin hamisi ve pazarlamacısının ismi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Keşke mahkemeye verse… O kendi imzaladığı evrakları hakimin önüne koyacağım. Suriyelileri de göndermeyecekmiş beyefendi. Sevgili AK Partili ve MHP’li kardeşim. Benim rahatsız olduğum kadar sen de rahatsızsın biliyorum. Göndermeyeceğim diyor. Ne için? ‘Ben onlara vatandaşlık vereceğim’ demek. ‘Benim için oy kullanacaklar’ demek. Devleti yöneten bir kişi kendi halkının iradesine değil de Suriyelilerin iradesine güvenip koltuğunu koruyorsa bilin ki bu memlekete vereceği hiçbir şey yoktur.
BAHÇELİ’YE CEVAP: SEN NEREYE YÜZECEKSİN?
Bahçeli bugünkü küme toplantısında ‘Eğer köprüden geçmem diyorsanız buyurun denize atlayıp yüz yüze gidip gelebilirsiniz’ demiş. Tek bir sorum olacak. Sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin?”