MİTHAT YURDAKUL Enerji üretiminde kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar, yerlerini yenilenebilir enerji kaynaklarına bırakmaya başlıyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki toplam kurulu gücü 97 bin megavatı (MW) geçerken, doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 25’lere düştü. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Ebru Arıcı, “Türkiye’de sağlıklı bir arz-talep dengesi oluşmadığından küçük ölçekte rüzgar türbinlerini çok görmüyoruz. Ancak her ölçekte yatırım için maliyetler düşmüş durumda. Rüzgarda off grid (akülü) sistemlerin depolama maliyetlerinin düşmesi ile artacağını öngörebiliriz” dedi. Yeşil Fatura sistemine tam olarak 1 Haziran’da geçileceğini belirten Arıcı, “Yenilenebilir enerjinin gelişmesi için olumlu bir etki sağlayacaktır. Belli bir vadede de bunun fiyatlara pozitif olarak yansıyacağını düşünmekteyiz” diye konuştu. Arıcı, bireysel rüzgar enerjisi üretiminde altyapının önemine dikkat çekerken, “Yeni kent planlama çalışmalarında, yenilenebilir enerjinin kent planlarına entegrasyonunun sağlanması önem arz ediyor” ifadelerini kullandı. Enerji üretiminde dünyanın yükünü çeken fosil yakıtlar, yerlerini rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına bırakmaya başlıyor. Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımların 5 yıl içerisinde 2 kat artması bekleniyor.
Avrupa’da 5’inci
7-8 yıl önce Türkiye’de doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 50’yken, bu oran yüzde 25’lere düştü. Avrupa’da yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik miktarı, 2020’de ilk kez fosil yakıttan elde edilen düzeyi geçerken, Türkiye de Mart 2021 sonu itibarıyla 97 bin 70 MW olan kurulu gücünün yüzde 53.32’sine karşılık gelen 50 bin 790 MW’sini yenilenebilir kaynaklardan üretti. Aynı dönemde, Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji kurulu güç toplamı ise 62 bin 125 MW’a ulaşarak toplam kurulu gücün yüzde 64’ünü oluşturdu. Türkiye 2020’yi yenilenebilir enerjiye yaptığı yatırımlarla Avrupa’da 5’inci ve dünyada 12’nci olarak tamamladı. 333 adet santralle rüzgar enerjisinin payı da yüzde 9.7’ye karşılık gelen bir kapasiteye ulaştı.
Küçük türbinler az
Arıcı, Milliyet’e yaptığı açıklamada, rüzgar türbinlerinde üretim için, öncelikle rüzgar varlığı gerektiğine dikkat çekerek, “Bu anlamda Türkiye’de sağlıklı bir arz-talep dengesi oluşmadığından küçük ölçekte rüzgar türbinlerini çok görmüyoruz. Ancak şunu söyleyebilirim ki, her ölçekte yatırım için maliyetler düşmüş durumda. Rüzgarda off grid (akülü) sistemlerin ise depolama maliyetlerinin düşmesi ile artacağını öngörebiliriz” dedi.
Yeşil tarife
Önümüzdeki süreçte oluşturulacak projelerle rüzgar yatırımlarının hız kesmeden devam edeceğini anlatan Arıcı, tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini garanti eden Yeşil Enerji (YEK-G) sistemine 1 Haziran itibarıyla geçileceğini anımsattı. Arıcı, “Bu sistemle beraber organize YEK-G piyasası oluşacak. Bu durum hem yenilenebilir enerjiden üretim yapan tesislere ilave bir katkı sağlayacak, aynı zamanda da Avrupa ülkelerine ihracat yapan -ki toplam ihracatımızın yüzde 50’sidir- tesisler için yeşil mutabakat çerçevesinde ihtiyaç duydukları pazarı oluşturacak. Yenilenebilir enerjinin gelişmesi için olumlu bir etki sağlayacaktır. Belli bir vadede de bunun fiyatlara pozitif olarak yansıyacağını düşünüyoruz” dedi.
Depolama ile güvenli arz
Elektrik depolama tesislerinin şebekeye entegre edilmesinin önünü açan düzenlemenin, yenilenebilir enerji sistemlerinin kapasitesini artıracağını da vurgulayan TÜREB Başkanı Ebru Arıcı şöyle konuştu:
“Bugün yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi ile ilgili en önemli sorun, dengesiz üretimin sistemlere etkisidir. Bu nedenle, depolama ile birlikte sistem güvenilirliğinin de artacağını düşünüyorum. Bu durum da rüzgar projelerinin kapasite arzında olumlu bir etki yaratacaktır.”
Kent planına ENTEGRE enerji
Vatandaşların bireysel olarak kuracağı rüzgar santrallerinde, yeterli rüzgar alan ve izinler açısından uygun bölgelerin önemine dikkati çeken TÜREB Başkanı Ebru Arıcı, “Bireysel üretimlerde en önemli konu, mevcut planlama altyapısının bu tür projelere olanak verecek düzenlemeler içermiyor olması. Bu nedenle, yeni kent planlama çalışmalarında, yenilenebilir enerjinin kent planlarına entegrasyonunun sağlanması önem arz ediyor. Konu, imar yönetmeliklerinde de ele alınmalı” görüşünü dile getirdi.
İhracatta öne çıkmayı sağlayacak
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) Yeşil Tarife ya da “Yeşil Fatura” uygulaması kapsamında enerji temin etmek isteyen tüketicilerin elektrik faturalarında, söz konusu enerjinin yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini gösteren özel bir işaret bulunuyor. Bununla aboneler sadece rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji, güneş enerjisi gibi kaynaklardan üretilen elektriği kullanabiliyor. Meskenlerin yanı sıra ticarethane, tarım ve sanayi işletmelerinde de bu tarifeye geçilebiliyor. Yeşil Tarife şu an itibarıyla standart elektrik kullanımından daha yüksek fiyata mal oluyor. Bu tarifelerden yararlanmak isteyenler elektrik tedarik şirketlerine başvuruda bulunuyor. Bu sistemin özellikle enerjisini yenilenebilir kaynaklardan sağladığını belgelemek isteyen firmalara avantaj sağlayacağı öngörülüyor. Bu firmaların, söz konusu belgelerle Yeşil Mutabakat kurallarını işletmeye başlayan Avrupa’ya ihracatta rekabette öne çıkacağı belirtiliyor.
Deniz sahaları
Deniz sahalarında offshore rüzgar yatırımları için 2018’den beri yoğun çalışma sürdürüldüğünü ifade eden Arıcı, “Offshore rüzgar enerjisi santrali (RES) yol haritası ve lojistik altyapı çalışmaları tamamlanmak üzere. TÜREB olarak Türkiye Offshore RES Yol Haritası ve rüzgar elektrik santrallerinin kurulumlarına yönelik teknik, ekonomik ve çevresel etki çalışmalarına destek vermek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
YARIN: Güneş ticari binalarda 5 yılda kendini ödüyor