Başkanlık, bu alandaki çalışmalarını, Türkiye adına 1982’den bu yana ilgili ulusal kurumlar ve Birleşmiş Milletler ile iş birliği içinde yürütüyor.
Ele geçirilen uyuşturucu maddelerden alınan numuneler, menşesinin tayin edilmesi amacıyla Başkanlık bünyesindeki Narkotik Madde İnceleme Laboratuvarı’na getiriliyor.
Burada bilimsel yöntemlerle titiz şekilde analiz edilen narkotik maddelerin, “karışım oranı”nın yanı sıra “hangi kazanda üretildiği” dahi tespit edilebiliyor.
Uyuşturucunun “kimyasal parmak izi”ni tespit ediyorlar
Kriminal Daire Başkanı Jandarma Kıdemli Albay Mustafa Mercan, İnceleme Laboratuvarı’nın çalışmaları hakkında AA muhabirine bilgi verdi.
“Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun” kapsamında, Türkiye’de 500 gramın üzerinde ele geçirilen bütün uyuşturucuların menşe tespit çalışmalarının, sadece Jandarma Kriminal Daire Başkanlığında yapıldığına dikkati çeken Mercan, şunları kaydetti:
“Bu laboratuvarda profilleme de yapıyoruz. Buna kısaca ‘kimyasal parmak izi’ diyebiliriz. Bir kazanda üretilen bütün uyuşturucular aynı kimyasal özelliğe sahiptir. Örneğin, aynı kazanda kaynatılan uyuşturucu madde, Van, Samsun ve İstanbul’da 3 paket olarak ele geçirildi. Bu paketlerdeki uyuşturucuların aynı ‘kimyasal parmak izi’ne sahip olduğunu ve aynı satıcı tarafından satıldığını tespit edip rapor haline getirerek cumhuriyet savcılıklarına veriyoruz. Onlar da ilgili işlemleri başlatıyor.”
Kıdemli Albay Mercan, “Geçen sene 500 gramın üzerinde uyuşturucu yakalanan 1000 farklı olayla ilgili 5 bin civarında numune geldi. Bunların analizini yaparak 78 rapor yazdık. 239 olayın birbiriyle bağlantılı olduğunu tespit ettik. Savcılıklarımız da daha sonra HTS kayıtları veya diğer delillerin ışığında şüphelileri belirleyerek gerekli işlemleri gerçekleştirdi.” ifadelerini kullandı.
Üreticiden kullanıcıya tüm evreler analizle belirleniyor
Narkotik madde inceleme laboratuvarında görev yapan Kimyasal İnceleme Uzmanı Erdal Peçenek de “Uyuşturucu Menşe Tayin Çalışmaları Tablosu” hakkında AA muhabirine bilgi verdi.
Bir uyuşturucu maddenin, üretici, kaçakçı, dağıtıcı, satıcı ve kullanıcı basamaklarından geçtiğini ifade eden Peçenek, “Uyuşturucu, üreticiden kaçakçı yoluyla dağıtıcıya, miktarını artırmak için katkı maddeleri eklenen uyuşturucu dağıtıcıdan satıcıya, bu noktada katkı maddeleri eklenen ya da eklenmeyen uyuşturucu madde satıcıdan kullanıcıya ulaşır. Üreticinin ilk ürettiği anda saflık değeri çok yüksektir ancak kullanıcıya geldiğinde bu saflık oranı düşmektedir. Biz uyuşturucunun, üreticiden kullanıcıya gelene kadar geçirdiği evreleri eleyerek menşe tayin çalışmaları yapıyoruz.” diye konuştu.
Menşe tayin çalışmalarının basamaklarından birinin profilleme olduğunu anlatan Peçenek, “Kimyasal parmak izi olarak tabir edilen bu çalışmada, safsızlık parametrelerine bakıyoruz. Aynı kazanda pişirilen uyuşturucu madde, safsızlık değeri değişmeden kullanıcıya gelebilmekte. Biz bu safsızlık basamaklarını hesaplayarak hangi kazanda üretildiğini tespit ediyoruz.” dedi.
LSD maddesine karşı uyardı
Peçenek, uyuşturucu maddelerden liserjik asit dietilamidin (LSD) oluşturduğu tehdide de dikkati çekti.
LSD’nin en etkili halüsinojenlerden biri olduğunu ve hayal gördürme etkisinin bulunduğunu ifade eden Peçenek, dövme ve etiket gibi şekillerde kağıtlara emdirilerek kullanıma sunulan bu maddeye karşı dikkatli olmaları konusunda vatandaşları uyardı.
Peçenek, özellikle çocukların bu tür maddelerden uzak tutulması gerektiğini vurguladı.