Duruşmadan sonra, davanın içeriğinden çok, “bir hakimin Kıvanç’la çektirdiği fotoğraf” ve “Kıvanç’ın aylık gelirinin 30 bin lira olamayacağı” tartışıldı.
Mahkeme kürsüsünde bir hakim, Kıvanç Tatlıtuğ‘la fotoğraf çektiriyor. Bu fotoğraf sosyal medyada hızla yayılınca, “Kıvanç, kendisini yargılayan hakimle fotoğraf mı çektirdi?” diyenler de oluyor. Önce Tatlıtuğ, “Fotoğraftaki hâkim, benim davama bakan hâkim değil” diyor. Sonra, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, fotoğraftaki hâkimin başka bir mahkemenin hâkimi olduğunu açıklıyor. Yılmaz ayrıca; “konunun disiplin cezası yönünden tartışılacağını, Yargı Etiği Bildirgesi’nde kabul edilen ilkeler kapsamında değerlendirme yapılacağını da” belirtiyor.
Bu durumda Kıvanç’ın suçu ne? Kendi davasına bakmayan bir hakimin paylaştığı bu fotoğraf için Tatlıtuğ ne yapabilirdi? Bu fotoğrafın çekilmesini de, sosyal medyada paylaşılmasını da herhalde, kendisi istememiştir.
Aynı duruşmada Kıvanç’ın hakime “aylık gelirim 30 bin lira” dediği de çok konuşuldu. Sonradan avukatı açıklama yaptı: “Kıvanç Tatlıtuğ’un geliri ‘30 bin liranın üstünde’ şeklinde hâkime ben bilgi verdim. O açıklama Kıvanç’ın değildir, benimdir. Burada bir hata var, o hatanın da müsebbibi benim.”
“Aylık gelir 30 bin lira olur mu?” tartışmasında da Kıvanç’ın suçu görünmüyor.
Şimdi; konunun esasına, görülen davanın içeriğine bakalım…
Kıvanç Tatlıtuğ, muhasebe hesaplarında sahte (naylon) fatura kullandığı iddiasıyla ve hapis cezası talebiyle yargılanıyor.
Vergi müfettişlerinin denetime başlamasıyla, müşavirinin yaptığı usulsüz işlemlerden haberi olduğunu, denetim sonrası müşavirinin kaçtığını da belirten Tatlıtuğ, kendisinin suçu olmadığını belirterek beraatini talep ediyor.
Mahkeme, davayı şubat ayına ertelemiş. Tatlıtuğ’un mali müşaviri hakkında yürütülen ceza soruşturması veya kovuşturması olup olmadığının da araştırılmasını istemiş.
İlk iki konuda; “fotoğraf paylaşımı” ve “aylık gelir 30 bin lira mı” tartışmasında, rahatlıkla “Tatlıtuğ’un suçu ne ki?” dedik. Ancak sahte fatura kullanma suçunun olup olmadığı konusunda kararı tabi ki değerlendirmeleri sonucunda mahkeme verecektir.
BARIŞANLAR İÇİN HAPİS CEZASI VAR MI?
Kıvanç Tatlıtuğ’un avukatının açıklamalarında kritik bir nokta da dikkat çekiyor bu arada… “Vergi affından yararlanan Kıvanç Tatlıtuğ’un, af kapsamında 900 bin TL’nin üzerinde vergi ödediğini” belirtiyor. Yani; Tatlıtuğ Maliye ile barış imzalamış, barışın bedelini de Maliye’ye ödenmiş. Dolayısıyla barış imzaladığı yıllar için Tatlıtuğ’un vergi hesapları artık vergi incelemesi kapsamı dışına çıkarılmış.
Bu durumda, “Maliye ile de parasal olarak barışılmışken, hapis cezasıyla yargılama neden devam ediyor?” sorusu akla geliyor… Bu soru bize de çok soruluyor: “Vergi barışından yararlanıp, Maliye ile el sıkışılmışken neden hapis cezası ile yargılama devam ediyor?” şeklinde…
Son dört vergi barışı yasasının içeriğinden bahsedelim kısaca… En son 2018’deki (7143 sayılı yasa) barış yasasında da, 2016’daki barış yasasında da (6736 sayılı yasa), 2011’deki barış yasasında da (6111 sayılı yasa) parasal vergi cezalarının (uygun barış ödemeleri yapılması koşuluyla) kaldırılma imkânı tanındı, ayrıca geçmiş beş yıl için de incelenmeme güvencesi tanındı. Ancak parasal vergi cezalarının yanında hapis cezası gerektiren işlemler nedeniyle ceza yargılamasının sonlanacağına ilişkin bir düzenleme yapılmadı.
2003’deki barış yasasında ise (4811 sayılı yasa) “…Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaz, soruşturma aşamasında olanlar için takibat yapılmaz açılmış bulunan kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkumiyet kararları infaz edilmez” diyordu. Yani bir yandan Maliye ile parasal olarak barışılırken, diğer yandan hapis cezası riski de ortadan kaldırılıyordu. (4811 sayılı yasa)
Ancak hiçbir barış yasası; 2003’deki yasada, sonradan çıkan üç yasada (2011, 2016 ve 2018) naylon faturayı piyasaya sürenlere (düzenleyenlere) vergi barışı imkânı tanımadı. Vergi barışından; naylon faturayı kullananlar, barışın bedelini de ödeyerek yararlanabildi.
Tekrar Kıvanç Tatlıtuğ’un durumuna dönersek… Vergi barışından yararlanıp barışın bedelini de ödediğine göre, naylon fatura ‘düzenleyen’ olarak değil, ‘kullanan’ olarak yargılanıyor. 2003’den sonraki barış yasalarında “ceza yargılamalarına ilişkin bir sonlandırmadan” bahsedilmese de, yargılama sırasında, barıştan yararlanmayan mükelleflere göre, Maliye ile barışan mükelleflerin bu durumları dikkate alınabilecektir.