Koronavirüs salgını ve sonrasında oluşan etkiler nedeniyle geçen yıl ihracatta bir miktar düşüş yaşandı. Ancak pandemi süreci olmasına rağmen son aylarda en yüksek ihracat rakamlarına ulaşıldı. TİM Başkanı İsmail Gülle ise geçen günlerde bir grup gazeteciye yaşanan sorunlara değinirken, şu cümleleri kullandı: “Konteyner bulsaydık, aralık ayı ihracatı 18 milyarı, yıllık ihracat da 170 milyarı geçerdi. Konteyner üretimi dünyada üç dört firmanın tekelinde.” Bu sözlerin ardından Ticaret Bakanı Rushar Pekcan da, firmalar konteyner bulup mallarını gönderseler bile bu kez konteynerler geri gelmediği için lojistik firmalara mal bedelini geçen miktarda demoraj ödemek zorunda kaldıklarını söyledi.
ÜRETİME TEŞVİK
Bir grup gazeteciyle sohbet toplantısı gerçekleştiren Bakan Pekcan, ihracatçının bu sıkıntısı üzerine nasıl harekete geçtiklerini ise şöyle anlattı: “Dünyada konteyner ile ticaretin büyük kısmı Çin ile yapılıyor. Konteyner imalatını da onlar yapıyor. Ben prefabrik imalatı yapan ve uluslararası düzeyde çalışan birkaç firmamızla görüştüm. ‘Siz neden konteyner imalatı yapmıyorsunuz’ diye sordum. Çünkü giden gemi gelmiyor. Dolmayan gemiyi boş göndermek istemiyorlar. Tabii burada konteyner lojistiği yapan firmalar da pandemi şartlarında süreci iyi yönetemediler, esneklik gösteremediler. Her şey normale gidiyormuş gibi statükocu davrandılar. Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada konteyner eksikliği doğdu. ‘Sanayi ve Teknoloji Bakanımızla konteyner, vagon imalatına teşvik verelim’ diye görüştüm. Onlar da aynı fikirdeler. Piyasada bir arz eksikliği var. Bunu tamamlamamız lazım. Konteyner üretmek zor değil. Bizde zaten dünya çapında prefabrik üreten, konteyner üreten firmalar var. Sadece önemli ürünlerin taşınmasıyla ilgili basınç testi, hidrolik testi gibi bazı testlerden geçilmesi gerekiyor. Test laboratuvarları yok. Üretimi yapan, o laboratuvarı da zaten yapar.”
TREN BÜYÜK AVANTAJ
Türkiye’den Çin’e trenle 13 günde sevkiyat yapılmaya başlanmasının büyük avantaj olduğunu belirten Pekcan, deniz yoluyla bu sürenin 35-40 gün olduğuna dikkat çekti. Karayoluyla da geçiş kotalarının, alınan ücretlerin navlunu pahalı hale getirdiğini anlatan Pekcan, “İhracatçımızın Çin pazarını, Çin’in alışkanlıklarını iyi tanıması lazım. 13 günde sevkiyat yapılıyor olması, 35-40 güne nazaran büyük avantaj. Ayrıca Çin, hedef ülkelerimiz arasında olduğundan bu ülkeye ihracatta devlet desteklerimizi beş puan fazla uyguluyoruz” anımsatması yaptı.
LOJİSTİK MERKEZ ÇALIŞMASI SÜRÜYOR
İhracatçıların lojistik merkezi talepleriyle ilgili olarak da kamu niteliği taşıyan TOBB, TİM, DEİK gibi kurumların ayrı çalışmaları olduğunu belirten Ruhsar Pekcan henüz ülke bazında tespit yapmadıklarını Amerika, Afrika, Avrupa kıtaları ayrıca Rusya üzerine odaklanıldığını söyledi. Pekcan, “Ülke bazında iş konseyi başkanlarından veri topluyoruz. Ama bir bakıyoruz herkes başkanı olduğu ülkeye lojistik merkezi gelsin istiyor. Oysa o bölgedeki yapılanmanın, altyapının en uygun olduğu yeri belirlememiz gerekiyor” dedi.
HIZLANAN VİRÜSLE ANLIK YARIŞ
Virüsün hızlanmasıyla özellikle Avrupa’da yeniden kapanma sürecine girilmesinin yeni yılda Türkiye’nin ihracatını nasıl etkileyeceğine ilişkin bir soruya ise Ruhsar Pekcan şöyle yanıt verdi: “Avrupa’nın bu kadar kapanması elbette bizi etkileyecektir ama hedefimiz en az etkiyle bu süreci de atlatmak. Hedeflerimiz doğrultusunda ihracatımızı nasıl yaparız, pazar çeşitliliğiyle neler yapabilirizi hep birlikte çalışıyoruz. Anlık, dakikalık yaşıyoruz; süreçler o kadar hızlı ilerliyor ki… Aşıya çok umut bağladık. İnşallah aşının etkisi tüm Avrupa’da bir an önce yayılacak. Ülkemizde de aşıyla beraber normale döneceğimizi umut ediyoruz. Bu süreçte dijitalleşmede bir sinerji kazandık, bundan sonra bütün kaynaklarımızı çok daha verimli kullanıyoruz. Aynı gün içinde üç ayrı uluslararası görüşme yapabiliyoruz. Ticaret müşavirlerimizle ülke bazlı görüşmeler yaptık. On bin iş insanımız katıldı. Ülke bazında sohbetler yapabiliyoruz, o bize zaman ve esneklik kazandırdı. Artılara odaklanmalıyız, hep eksilere bakarsak bir yere gelemeyiz.”