Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Suat Kolukırık, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının dijital sisteme geçiş için üretildiği iddialarına inanmak yerine, sosyolojik alışkanlıkların değiştiğinin görülmesi gerektiğini belirterek, “Koronavirüs, dijital donanımı zorunluluk haline getirdi.” dedi.
Kolukırık, dijital donanımın toplumsal yaşantının kaçınılmaz bir parçası haline geldiğini, toplumsal dönüşümü doğru okumak gerektiğini söyledi.
Dijitalleşme ya da teknolojik çağ olarak adlandırılan bu dönemde yaşam pratiklerinin, alışkanlıkların ve iş yapma biçimlerinin her geçen gün kabuk değiştirdiğini aktaran Kolukırık, “Belki de elimizden kaçıp giden bir dünyanın öznesi konumunda, zaman ve mekan kavramlarının zor ve karmaşıklaştığı bir döneme şahitlik ediyoruz. Özellikle koronavirüs salgını sonrasında tüm dünya, ev merkezli çalışma ve üretim biçimlerini test etti. Ev dışındaki harcamalar ya da riskler büyük ölçüde azaldı.” diye konuştu.
Yeni dönüşümde, hizmet sektörü, ulaşım ve turizm gibi sektörlerin ciddi sorunlarla karşılaşabileceğine değinen Kolukırık, yeni iş yapma pratiklerinin denendiğini dile getirdi.
“Ev ofis uygulaması, yakın gelecekte her yaş grubu için daha önemli hale gelebilir. Yapay zeka, nesnelerin interneti, inovasyon, artırılmış gerçeklik, bulut bilişim ve siber güvenlik gibi konular gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelmiş durumda.” diyen Kolukırık, 7,5 milyarlık dünya nüfusunun yarıdan fazlasının internet kullandığını bildirdi.
“Sosyolojik alışkanlıklarımızın değiştiğini görmemiz gerekiyor”
Her üç yetişkinden ikisinde cep telefonu olduğuna dikkati çeken Kolukırık, insanların dijital ortamda alışveriş yaptığını, ana dilinde film, dizi izlediğini, tatil planı yapıp, oyun oynadığını söyledi.
İnsanların artık yapay zeka, büyük veri, öğrenen makineler ve yeni robot teknolojileriyle yaşadığını ve hareket ettiğini vurgulayan Kolukırık, dijitalleşen dünyada veriye ulaşım ve bilgiye erişim konusunda sağladığı kolaylıkların yanı sıra veri kirliliği ve güvensizliği endişesi de olduğunu ifade etti.
Kolukırık, gelişmelerin, robotlaşma, gözetim toplumu ve insanın köleleştirildiğine ilişkin kaygılara yol açtığını belirterek, şöyle konuştu:
“Dünyanın neresinde olduğumuzdan ziyade, neyin nasıl yapıldığı önem kazanıyor ve hayatımızın her alanına sızan ve sıradanlaşarak görünmez hale gelen dijitalleşmenin toplumsal yaşantımız üzerindeki etkilerini anlaşılabilir kılmalıyız. Koronavirüsün dijital sisteme geçiş için üretildiği iddialarına inanmak yerine, sosyolojik alışkanlıklarımızın değiştiğini görmemiz gerekiyor. 20. yüzyılın kavramları bugünü anlamak için artık yeterli gelmiyor. Türkiye olarak bilgiyi işleyiş biçiminden üretim süreçlerine, sosyalleşme biçimlerinden tüketim anlayışımıza kadar teknolojiyle iç içe geçerek çeşitlenen görünümlere hazır olmak durumundayız. Dijital kültür, biyoteknoloji, gözetim toplumu, mahremiyet, dijital iz, dataizm, kripto para ve ekonomilerin etkisini her geçen gün daha fazla hissedeceğiz. Onun için dijital dönüşümü ıskalayamayız.”