Maske takıyor, önlük ile üç kat eldiven giyiyor, karanlığa dalıyor, halat merdivenlerden aşağı iniyor ve mağaranın dar odalarında ilerliyor.
Yarasaların kokusu her yere sinmiş, vücut dışkıları mağaranın tabanına kat kat yayılmış durumda. Bu, yeni yağmış bir karda, ağır ağır ilerlemek gibi.
Ara sıra, bir yarasa uykusundan uyanır gibi oluyor, uçmaya hazırlanır gibi kanatlarını açıyor.
Zimbabve’nin bu kesiminde insanlar yarasaları “kanatlı ejderha”, “uçan fare”ya da kısaca “kötü olan” şeklinde adlandırıyor.
Dünyanın geri kalanında olduğu gibi, uçabilen memeliler yanlış anlaşılıyor. Oysa bu hayvanlar, vahşi yaşam ekoloğu Bourgarel için, güzel ve inanılmaz varlıklar:
“Çok etkileyiciler” diyen Bourgarel devam ediyor: “İnsanlar bilmedikleri şeyden korkuyorlar.”
Bourgarel, Fransız araştırma enstitüsü CIRAD için virüsleri inceliyor. Zimbabve Üniversitesi’nden meslektaşlarıyla birlikte, örnek toplamak için yarasaların olduğu mağaraları ziyaret ediyor.
Laboratuvarda, bilim insanları yarasalardan kaynaklanan virüsleri ayrıştırıyor ve genetik dizilimini çıkarıyor. Bilim insanları çoktan farklı koronavirüsleri keşfetmiş durumdalar, bunlardan bir tanesi Sars ve Covis-19 ile aynı aileden.
Bu araştırma, insanların hasta olması halinde hemen müdahale edebilmek için, yarasaların taşıdığı virüslerin genetik yapısını ve çeşitlerini inceleyen dünya çapında yürütülen çalışmaların bir parçası.
Zimbabve Üniversitesi’nden Dr. Elizabeth Gori, “Yerel halk, tarım arazilerinde gübre olarak kullanabilmek için dışkılarını toplama amacıyla bu yarasaların yaşam alanlarını sık sık ziyaret ediyor. İnsanlara bulaşabilir, bu nedenle bu yarasaların taşıdığı patojenleri bulmak hayati” diyor.
Yarasalarla ilgili gerçekler:
Yarasalar, gerçekten uçabilen tek memeli
Böcek yiyen yarasalar, ürünlere verilen zararı azaltarak ABD’deki çiftçileri her yıl 3,7 milyar dolarlık masraftan kurtarıyorlar
500’den fazla bitkinin döllenmesi yarasalara bağlı
Yarasalar, yaşam alanlarının daraltılması, iklim değişikliği, avlanma ve diğer nedenlere bağlı olarak tehlike altındalar
Dünya çapında bu kadar soruna yol açan yeni tip koronavirüsün kesin kaynağı bulunamadı. Ancak bilim insanları, insanlara bir hayvan aracılığıyla, bu muhtemelen bir yarasa, bulaştığı konusunda hemfikir.
Bu, yarasaların suçlanması gerektiği anlamına gelmiyor, sorunun kökeninde bizim bu hayvanlarla giderek artan etkileşimimiz yatıyor.
Pek çok salgın, insanların doğayı tahrip etmesiyle ilişkili.
Büyükbaş hayvan beslemek, soya fasulyesi yetiştirmek ya da yollar ve evler inşa etmek için ormanlar ya da çayırlar yakıldığında, vahşi hayvanların, insanlar ve çiftlik hayvanları ile temas ihtimalleri artıyor. Bu da virüslere bulaşmaları için fırsat sağlıyor.
Porto Üniversitesi’nden Ricardo Rocha, “Yarasaların, diğer memeli hayvanlar gibi, tehlikeli hastalıklara karşı gerçek bir risk taşıdıkları reddedilemez” diyor.
Ancak yarasa türlerindeki (1400 ya da üzeri) insanları enfekte eden virüslerin sayısı, kuşlar, kemirgenler ya da evcil hayvanlar gibi diğer hayvanlardaki insanlara bulaşabilen virüslerin sayısı ile benzerlik gösteriyor.
Bilim insanlar yeni ortaya çıkan her dört bulaşıcı hastalıktan üçünün insanlara hayvanlardan bulaştığını tahmin ediyor.
Bu konudaki uyarı, 2002 yılında Çin’de Sars virüsü ortaya çıktığında ve dünya çapında 800 kişinin ölümüne yol açtığında yapıldı.
Rocha, bir türü ya da diğerini suçlamak yerine doğa ile ilişkimizi gözden geçirmemiz gerektiğini söylüyor. Rocha, yarasaların sağlıklı bir ekosistem ve insan hayatı için vazgeçilmez olduklarını belirtiyor.
Yarasalar, tarım ürünlerine üşüşen böcekleri kontrol altına alıyor. Tropik bölgelerdeki kakao ve vanilya gibi bitkiler, döllenme için onlara ihtiyaç duyuyor.
Yağmur ormanlarındaki ağaçların tohumlarını etrafa yayıyorlar ki bu da iklim değişikliği ile mücadeleye yardımcı oluyor.
Glasgow Üniversitesi’nden David Robertson, insanlardan hayvanlara bulaşan hastalıkların yayılımının, insanların bu hayvanların yaşam alanına tecavüzünden kaynaklandığını söylüyor ve yarasaların şeytanlaştırılmasının “korkunç sonuçları olacağını” kaydediyor.
Robertson, Covid-19’un öncüllerinin yarasalarda muhtemelen on yıllardır var olduğunu kaydediyor.
Peru, Hindistan, Avustralya, Çin ve Endonezya’dan Covid-19 nedeniyle yarasaların öldürüldüğüne ya da öldürülmeye çalışıldığına ilişkin haberler geliyor.
Bilim insanları, bu tür eylemlerin yarasa türlerinin tehlikeye girmesine hatta hastalığın daha da yayılmasına sebep olabileceği uyarısında bulunuyor.
Yarasalar yüz yıllardır insanlarla birlikte yaşıyor, bu her iki türün de iyiliği içindi.
Portekiz’deki Coimbra Üniversitesi’nin 18’inci yüzyıldan kalma kütüphanesinde yarasalar 300 yıldan fazla süredir yaşıyor ve böylece el yazmalarını böceklerden koruyor.
Burayı alacakaranlıkta ziyaret ederseniz, kütüphanenin pencerelerinden dışarı süzülerek sokaklarda uçtuklarını görebilirsiniz.
Ricardo Rocha, yarasaların ekosistemin sağlıklı olmasını sağlayan karmaşık doğal yapının bir parçası olduklarını hatırlatıyor, “Tarihteki bu talihsiz andan çıkarılacak bir ders varsa o da şu ki doğayı hasta etmek, bizi hasta eder” diyor.