Ege Denizi’nde Türk ve Yunan donanmalarını karşı karşıya getiren ‘Oruç Reis’ krizi şimdilik sona erdi. İki ülkeye ait savaş gemileri üslerine dönüyor. Yunan hükümet sözcüsü yardımcısı Aristotelia Peloni, “İyi yolda olduğumuz görülüyor” dedi. Krizin nasıl aşıldığı ve özellikle Türkiye-Yunanistan-Almanya üçgenindeki temaslarda tarafların hangi şartlarda mutabık kaldıkları konusunda Atina’da tam bir sessizlik var. Konuya ilişkin tek değerlendirmenin sahibi Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panayotopulos, “gerginliğin yumuşamasında Yunan silahlı kuvvetlerinin kararlılığının etkili olduğunu” ileri sürdü. Yunan medyası ise Almanya’nın arabuluculuğu ile anlamlı bir Türk-Yunan diyaloğunun başlayabileceği sinyallerine dikkat çekti. Ülke basını, ‘Oruç Reis’ krizinin, ‘Hora’ (1976), ‘Sismik 1’ (1987) ve ‘Kardak’tan (1996) sonra Ege’de yaşanmış en önemli dördüncü kriz olduğunu yazdı.
Bu arada krizin yatışmasıyla rahat bir nefes alan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, pazar akşamı eşi Mareva ile birlikte antik Epidavros tiyatrosunda eski Yunan tragedyasının babası sayılan Eshilos’un yazdığı “Persler” oyununu izledi.
‘TÜRKLER OLMASA AYASOFYA YIKILACAKTI’
Yunanistan’da, Ayasofya’nın ibadete açılmasına tepkiler sürerken, Atina yakınlarındaki Rafina kasabasında bulunan Analipseos kilisesinin papazı çok farklı konuştu. Aynı zamanda doktor olan rahip Evangelos Papanikolaou konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Eğer Türkler olmasaydı Ayasofya bakımsızlıktan yıkılacaktı. Bu yapıya kim bakacaktı? Türkler baktı” ifadelerini kullandı. Yunan papaz, şöyle devam etti: “Müze diye Ayasofya’ya turistler çıplak giriyordu. Hiçbir şeye saygı göstermiyorlardı. Şimdi ayakkabılarını çıkarmak ve uygun kıyafetler giymek zorunda kalacaklar.”