Manisa’nın Kula ilçesinde yaşayan 62 yaşındaki emekli öğretmen Hüseyin Zabun, 18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin güzide örnekleri arasında gösterilen Kula evlerinin tanıtılması için gönüllü elçi olarak yoğun çaba harcıyor. Genelde iki katlı ve avlulu, üst katları sokağa çıkıntılı, üzeri kiremit örtülü olan, özgün ahşap yapısı, alçı ve kalem işi süslemeleriyle geleneksel Osmanlı sanatını temsil eden tarihi Kula evleri, giderek daha fazla ziyaretçiyi kendisine çekiyor.
İlçe sakinlerinin “Zabun Hoca” olarak tanıdığı emekli öğretmen Hüseyin Zabun bozulmadan bugünlere kadar gelen ve tarihi dokusuyla birçok yerli ve yabancı turistin uğrak noktası olan tarihi evini, restore ettirdi. Evini ilçeye gelen turistlere açan Zabun, çay, kahve gibi çeşitli ikramlarda bulunduğu ziyaretçilere Kula’nın tarihini, evlerini, peri bacalarını, jeoparkını ve kültürünü tanıtıyor.
“Benim hikayem bu evde başladı”
Hüseyin Zabun, evin dedesinden kendilerine kaldığını anlatarak, “Benim hikayem Kula’da, bu evde başladı. Ben burayı çok seviyorum, her yerde anım var. Bu ev benim doğup büyüdüğüm ve halen yaşadığım yer. Evler insanlarıyla beraber güzeldir” dedi. Bir zamanlar şehrin merkezi olan ve “Eski Kula” diye tabir edilen bölgede oturduğunu dile getiren Zabun, “Şöyle bir evimizden baktığımda etrafımızda eski hapishane, karakol, benim, annemin ve babamın eğitim aldığı Zafer İlkokulu vardı. Bunlardan hiçbiri şu anda yok. Bunun dışında sokaklar Arnavut kaldırımıydı, her yerde çeşmelerden şırıl şırıl akan sular vardı. Pek çok sevdiğim komşularımın konakları vardı” diye konuştu.
Zabun, pek çok komşusunun aksine evini terk etmediğini, evinin restorasyonunu kendi imkanlarıyla yaptığını belirterek, ilçeye gelen ziyaretçileri evine davet ettiğini, onlara Kula’nın evlerini, tarihini, kültürünü ve doğal güzelliklerini anlattığını söyledi.
“Bu kültürü geleceğe taşımak için herkes elini taşın altına koymalı”
Kula evlerini anlamanın, içinde yaşayan insanları tanımadıkça mümkün olmadığına dikkat çeken Zabun, “Gelen insanların Kula kültürünü, evlerin içini ve içinde yaşayan insanları da görmesi, tanıması için çaba sarf etmekteyim. Kula insanları gerçekten farklıdır. Bu kültürün ileriki nesillere taşınması için, herkes elini taşın altına koymalıdır” ifadelerini kullandı.
“Avluda taş oynadığımız yerler halen aynı”
Evinde huzur bulduğunu ve çocukluğunun anılarını yaşadığını vurgulayan Zabun Hoca, sözlerini şöyle tamamladı: “Çocukluğumu ve anılarımı düşündüğümde, zor günler yaşadık. Bugünkü ekonomik gücümüzle mukayese ettiğimizde birçok şeyimiz olmazdı ama mutluyduk. Avluda taş oynadığımız yerler halen aynı. Ağabeyimle dama oynamak için üzerini çizdiğimiz taş duruyor. Benim güvercin kümeslerim duruyor. Kiler, odam, ders çalıştığım masam, eski eşyalarım var. Bahçeye çıkıp nefes aldığımda o eski anılar gözümde canlanıyor. Ancak o güzel anıların yanında eski insanlarımızın, o komşularımızın artık olmaması beni üzüyor.”