Balıklı Göl: Şanlıurfa kent merkezinde bulunuyor. Göldeki balıkların dansı bana meditasyon gibi geldi. Kuzey bölümünün altında, MÖ 9 bin 500’lü yıllara dayanan çanak ve çömleksiz Neolitik döneme ait bulgular ortaya çıktı. Kuran, İncil ve Tevrat’ta geçen İbrahim Peygamber’in ateşe atıldığında düştüğü yerin Halil-ür Rahman, İbrahim’e inanan ve ateşe atılacağından haberdar olup kendini atan Zeliha’nın düştüğü yere de Aynzeliha Gölü adı verilmiş. Bu iki göl Urfa’da en çok ziyaretçi çeken bölge.
Mevlid-i Halil Camii: Hazreti İbrahim’in doğduğu makamın bulunduğu yer olduğu için buraya Mevlid-i Halil Camii adı verilmiş. Doğduğu mağaradan çıkan suyun ise zemzem suyundan sonra en şifalı su olduğu kabul ediliyor. Ben bu güzel camiyi ziyaretimde gerek avlusundaki güvercinlerle gerek mimari yapısı gerek maneviyatıyla huzur buldum. Sizin de benzer şeyler hissedeceğinizden eminim.
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi: 1969 yılında ziyarete açılan müzede özellikle bölgede yapılan kazı çalışmaları sonucunda çıkarılan tarihi ve kültürel eşya, araç ve gereçler sergileniyor. Örneğin Harran’daki kazı çalışmaları, Atatürk, Birecik ve Kargamış Barajı gibi gölün altında kalan yerleşim yerlerinde kurtarma kazıları yapılmış. 11 bin 500 yıllık tarihi süreç içerisinde Ebla, Akad, Sümer, Babil, Hitit, Asur, Roma, Bizans gibi uygarlıkların egemenliği altında kalan şehrimiz Neolotik Eski Tunç Çağı’na ait ve tarihimize ışık tutan araçlarla gereçleri bünyesinde barındırıyor. Yine aynı şekilde bulunan arkeolojik eserler kronolojik sıra esas alınarak müze bahçesinde ziyaretçilerini bekliyor.
Gelelim şehrin yakınında bulunan tarihi ve mutlaka gezilmesi gereken yerler…
Güzel şehrin en önemli arkeolojik ve insanlık tarihinin başlangıç noktası olan Göbeklitepe… İnsanlık için bana sorarsanız devrimsel nitelikte bir yer. Ve kazılar devam ediyor, bakalım devamında bize hangi bilgiler verilecek, yolumuzu hangi mesajlar aydınlatacak. Buraya ulaşmak Şanlıurfa’da kendi halinde bir çiftçinin tarlasında bir taş bloğa benzer bir obje bulmasıyla başlıyor. Ancak asıl inceleme ve kazı çalışmaları 1995 yılında Alman Arkeolog Klaus Schmidt’in sayesinde ve çabalarıyla filizleniyor. 2018’de UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dâhil edilen Göbeklitepe mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Şanlıurfa’dan Göbeklitepe’ye geçerken yolumuzun üzerinde kaderine terk edilmiş eskiden tarihi bir kilise olan Germuş Kilisesi’ne de değinmek istiyorum. 19. Yüzyılda Ortodoks Ermeniler tarafından yapılan tarihi kilise şu an için terk edilmiş ve definecilerin istilasına uğramış durumda olsa da bu yapının görülmeye değer, tarihi bir miras olduğunun altını çizmek istiyorum.
Şanlıurfa deyince aklımıza kebap geliyor değil mi? Diğer enfes yemeklerinden ve lezzetlerinden de bahsedeyim…
Şanlıurfa’ya geldiğim gün Cevahir Han’ın sahibi değerli dostum Asuman Hanım’ı ziyaret ettim. Samsat Han tarihi İpek ve Baharat Yolu güzergâhında Urfa’nın ise en önemli ticari şehir kapılarından Samsat Kapı ve Samsat Köprü’nün yakınında bulunması ve bu kapıdan giren kervanların ilk uğrayacağı hanlardan olması yapının önemini artırıyor. Dış avlusu ve iç mekânı görülmeye değer. Yemekleri, mezeleri, tatlıları yöreye özel. Kesinlikle uğramanızı öneririm. Burada hem tarihi yaşayacaksınız hem de mideniz bayram edecek.
Nisan ve Mayıs’ta Urfa’ya geldiğinizde Keme Kebabı (Trüf mantarı soğan ve kebap) ve Kenger (Tüylü, dikenli, sütlü, otsu bitki türü) zamanıdır. Fıstık deyince aklınıza Antep gelir ama fıstık üretimi daha çok Şanlıurfa’da oluyor. Ağustos ya da Eylül tam zamanı. Bir de Balcan kebabını (patlıcanlı Urfa) Ağustos ayında gelip yemenizi özellikle tavsiye ediyorum. Altun Lokantası’nda denedim enfes, tek kelimeyle parmaklarınızı yedirtecek cinsten.