Ünal, yaptığı yazılı açıklamada, küresel salgınla birlikte dijital çağa girmediklerini, adeta bu çağın içine düştüklerini belirtti.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sonrası dünyanın siber alanda birçok değişimi yeni sorun alanlarıyla birlikte getirdiğine dikkati çeken Ünal, “Yaşadığımız gerçekliğin hemen yanıbaşında siber eylemlerimizin, etkileşimlerimizin var ettiği bir siber dünya uzunca bir zamandır oluşuyor. Yaşadığımız dünya toplumsal sorunları ve nesnel gerçekliğinin karmaşıklığı yetmezmiş gibi akışkan, kaotik ve kendi dinamikleri ile hareket eden siber dünya daha zor, çetrefilli bir hal alarak ilerliyor.” ifadelerini kullandı.
Ünal, kendi vatandaşları aynı zamanda siber ağların kullanıcısı durumunda olan ülkelerin siber dünyada vatandaşlarının haklarını korumak için harekete geçtiğini bildirdi.
Siber dünyanın yeni egemenleri Google, Microsoft, Facebook, Youtube, Twitter gibi ağ sağlayıcıların adeta kendi düzenlerini kurma eğiliminde olduğuna dikkati çeken Ünal, siber dünyadaki olaylara uygulanacak uluslararası hukuk kaideleri kitabının Cambridge tarafından yayınlandığını aktardı.
Amacın büyük teknoloji şirketlerinin siber egemenlik ve siber hegemonyaya yönelik çalışmalarını yasal zemine çekmek olduğunun altını çizen Ünal, şunları kaydetti:
“Siber egemenlik ve siber hegemonya aynı zamanda yeni ve büyük bir sorun alanı olarak karşımıza çıkıyor. Büyük teknoloji şirketleri verilerimiz üzerindeki kontrolleri ile yeni bir düzeni şekillendiriyorlar. Veri madenciliği ile siber dünya alanına özgü yeni bir sömürgecilik biçimi gelişiyor, verilerimiz üzerinden oluşan bağımlılık kabul edilemez asimetrik bir ilişki doğuruyor. Dijital çağın hammaddesi veridir. Bu veri düzeninde kimi toplumlar veriyi işleyen ve üretim sağlayan ‘upload’ toplumları olarak, kimileri ise pasif bir konumda yönlendirilen ve yalnızca tüketime yönelen ‘download’ toplumları olarak şekilleniyor. Veriyi elinde tutanın kontrolü de elinde tutacağına ilişkin yaygın kanı giderek kaçınılmaz bir hakikat halini almaktadır. Dijital farkındalık ile siber vatanımızın korunması gerekliliğine, siber egemenliğimizin sınırlarına dair güçlü bir bilinçlilik haline ihtiyacımız var.”