Başbakan Tatar, Doğu Akdeniz’de yaşanan son gelişmeler, Türkiye-Libya deniz sınırı anlaşması, Türkiye-KKTC ilişkileri ve KKTC’de nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Doğu Akdeniz’deki olayların son aylarda daha ciddi bir boyuta geldiğini vurgulayan Tatar, Rumların tek taraflı hareket ederek, uluslararası şirketler ve bazı ülkelerle Kıbrıslı Türkleri dışlayarak çalışmalar yapmalarının uzun zamandır gündemde olduğunu belirtti.
Tatar, Rumlara defalarca bölgedeki zenginliklerin araştırılması, bunun için ortak bir komitenin oluşturulması ve bu komitenin kararları vermesi önerisinde bulunduklarını ancak her defasında ret cevabı aldıklarını hatırlattı. “Rum tarafı hiçbir zaman bu (Doğu Akdeniz’deki) zenginliklerin adil bir şekilde paylaşımında Kıbrıslı Türklerle hareket etmeye yanaşmadı.” diyen Tatar, son zamanlarda Türkiye’nin deniz hukuku temelinde ve uluslararası temayüller doğrultusunda ortaya koyduğu birtakım ciddi öneri ve gelişmelerin hayata geçtiğini anlattı.
Başbakan Tatar, şöyle devam etti:
“(Türkiye’nin) KKTC ile yapılan anlaşmalar ve ruhsatlandırma faaliyetlerinden sonra Libya ile yapılan anlaşma ve bunun meclisler tarafından onaylanması (Doğu Akdeniz’deki) meseleye çok önemli bir boyut getirmiştir. Yunanistan’ın Meis, Girit ve Rodos gibi küçük adalarının münhasır ekonomik bölge iddiaları ile bölgedeki zenginliklerin paylaşımında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Yunanistan üçgenindeki o kadar büyük bir alanda söz sahibi olmaları söz konusu değildir. Türkiye’nin deniz hukuku temelinde, uluslararası temayüllere göre ortaya koyduğu gerçekler yeni bir harita ortaya çıkarmış, onların ezberini bozmuştur.”
KKTC ile Türkiye’nin her zaman beraber hareket ettiğinin altını çizen Tatar, “Mavi Vatan” olarak adlandırılan denizlerdeki zenginliklerin paylaşımında Türkiye’nin duruşu ve kararlılığının önemli olduğunu vurguladı. Tatar, “Yaşanan gelişmelere ve uluslararası temayüllere bakıldığında böyle bir bölgede en fazla söz sahibi olacak olan ana kıtadaki 82 milyon nüfusu ve Doğu Akdeniz’e 1800 kilometreden daha fazla sahil şeridi olan Türkiye’dir.” diye konuştu.
Doğu Akdeniz’de Türkiye ile verilen hak mücadelesinden duydukları memnuniyeti dile getiren Tatar, bu noktada büyük adımların atıldığını, zenginliklerin paylaşımında KKTC’ye düşecek önemli pay ile ülkenin ekonomisinin gelişeceğini ifade etti.
“KİMSENİN HAKKINDA GÖZÜMÜZ YOKTUR”
Tatar, Doğu Akdeniz’deki kararlılığın devam etmesi ve dünyanın da artık bu gerçeği görmesi temennisinde bulunarak, “Bizim esas itibarıyla istediğimiz hakkımızı almaktır, kimsenin hakkında gözümüz yoktur.” şeklinde konuştu.
Libya ile imzalanan anlaşmadan sonra Yunanistan ve GKRY’nin nasıl pozisyon alacağına kendilerinin karar vereceğine işaret eden Tatar, şunları söyledi:
“Karşılarında Türkiye var, Türkiye güçlü bir devlet. Harita ve denizlere baktığımızda Türkiye’nin gerçekten iddiaları ve büyük hakları vardır. Türkiye de o güce sahiptir, hem bizim hakkımızı hem de kendi hakkını alacaktır. Gerçekten onların (Rum-Yunan) ortaya koyduğu irade hakkaniyet ölçüsünde değildir. Onlar nüfus yapısı, coğrafya ve kilometrekare hesaplarına bakıldığında alan itibarıyla bizim çok gerimizdedirler. Türkiye ile bizim bu hareketimiz, vicdanen, uluslararası hukuk temelinde ve bölgedeki gerçekler dikkate alındığında çok daha doğrudur.”
Başbakan Tatar, Türkiye’yi çok seven ve uzun yıllar orada yaşamış bir Kıbrıslı Türk olduğuna değinerek, başbakan olduktan sonra da KKTC-Türkiye ilişkilerinin daha iyi bir noktaya gelmesi, Kıbrıs Türk halkıyla kardeş Anadolu halkı arasındaki bağların daha da güçlenmesi için çalıştığını belirtti.
“AYNI MİLLETİN TORUNLARIYIZ”
“Bizim gönül bağımız ve kader birliğimiz var. Zaten aynı milletin de torunlarıyız.” diyen Tatar, KKTC’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin huzuru ve güvenliği açısından önemli bir devlet haline geldiğinin de altını çizdi.
Esas görevinin KKTC’deki önemli gelişmelere imza atmak olduğunu söyleyen Tatar, hükümet olarak koalisyon ortaklarıyla son 7 ayda KKTC’ye hizmet edecek birtakım önemli proje ve protokollere imza attıklarını aktardı.
Tatar, şu anda KKTC Cumhuriyet Meclisinde 2020 yılı bütçesinin görüşüldüğünü ifade ederek, ekonominin kayıt altına alınmasıyla mahalli ve bütçe gelirlerinde önemli artışlar kaydedildiğini, bütçe açıklarında sürdürülebilir bir yapıya gelindiğini vurguladı.
Ülkenin bütçesini iyi yönettiklerini anımsatan Tatar, Türkiye’nin de katkılarıyla daha fazla yatırım, proje, üretim ve ekonomik değerlerle ülkeye daha fazla refah ve mutluluk verebilmek için çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.
“GELEN SESLERE KULAK VERMEK DURUMUNDAYIM”
Tatar, KKTC’de nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için kendisinin de Genel Başkanı olduğu Ulusal Birlik Partisinin (UBP) ay sonuna kadar aday belirleme sürecinin tamamlanacağını duyurdu.
Tüm adayların gerçek görüş ve düşüncelerini demokratik bir ortam içinde anlatması gerektiğine işaret eden Tatar, “KKTC, 2020’nin ilk 3 ayı seçimlere odaklanacaktır. Partiler ve adaylar meydanlarda ve ekranlarda kendi düşüncelerini anlatacaklardır.” diye konuştu.
Başbakan Tatar, UBP tabanı ve halkın kendisini cumhurbaşkanı adayı olmasını istediği takdirde bunu bir “görev” kabul edeceğini vurguladı. Tatar, “Parti teşkilatlarından ve örgütlerinden gelen seslere de kulak vermek durumundayım.” ifadelerini kullandı.