Libya krizinin siyasi bir çözümle sonuçlandırılması amacıyla uluslararası istişare yapmayı hedefleyen bir toplantıya katıldıklarını belirten Kalın, “Şansölye’nin davetiyle P5 ülkeleri yani BM Daimi Üyeleri, artı Türkiye, Almanya, İtalya, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve ayrıca Arap Ligi’nin katıldığı bir toplantıydı. BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Saleme de buradaydı. Detaylı bir sunum yaptı Libya’daki gelinen noktayla ilgili. Toplantı serilerinin devamı olacak.” dedi.
Kalın, BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Saleme’nin önerdiği ateşkesin hayata geçirebilmesi için şartların olgunlaştırılması gerektiğini belirterek, “Biz bunun olabileceği kanaatindeyiz. Burada bu çatışmaları kimin başlattığı ve onlara ne tür net mesajlar verilmesi gerektiği konusunun açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Toplantıda dile getirdiğimiz önemli konulardan birisi buydu. Genel olarak BM inisiyatifindeki bu süreci desteklediğimizi Libya’daki tüm tarafların katılımıyla siyasi çözümün mümkün olduğunu, bunun gerekli olduğunu vurguladık.” diye konuştu.
Sözcü Kalın, toplantının amacının, Libya’daki krizi, tüm aktörlerin katılımıyla kuşatıcı bir şekilde çözecek bir formül üzerinde anlaşmak olduğunu söyledi.
Ülkede Hafter güçlerinin mutabakatı ihlal etmesi ve yeni saldırılar başlatması sonucu çatışmaların arttığını vurgulayan Kalın, “Bine yakın sivil hayatını kaybetti. 10 binlerce insan yerlerinden edildi. Bu da Libya’daki siyasi çözüm umutlarına çok ciddi balta vurmuştu. Tekrar bunun toparlanması için BM şemsiyesi altında çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda yoğun diplomasi trafiği oldu bundan sonra da olacak. BM’ye önümüzdeki hafta gittiğimizde bu konuda görüşmeleri olacak. BM’de farklı Libya toplantılarının yapılması planlanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
”ATEŞKESİN GÖZETLENMESİ VE DENETLENMESİ SON DERECE ÖNEMLİ”
Kalın, ateşkesin şartları ve muhtevası için atılacak çeşitli adımlar olduğunu dile getirerek, BM’nin bu konuda bir çalışma yapacağını vurguladı.
Ateşkesi prensip olarak desteklediklerini anlatan Kalın, “Ancak ateşkesin gözetlenmesi, denetlenmesi de son derece önemli. Ateşkesin ilanından sonra bunu bir tarafın ihlal etmesi durumunda ne tür bir müeyyide ile karşılaşacağının açık bir şekilde ortaya konması gerekiyor. Geçen nisan ayında yaşananların tekrarlanmasını ümit etmeyiz. Ateşkesin ilanından birkaç hafta sonra şu veya gerekçeyle veya şu veya bu ülkenin desteğiyle askeri ekipmanıyla çatışmaların tekrar başlaması halinde Libya’da barışa kavuşmak hiçbir zaman mümkün olmayacak.” diye konuştu.
“GÖÇ MESELESİ SON YILLARIN EN BÜYÜK ULUSLARARASI KRİZİ”
Son dönemde göç konusundaki endişelere de değinen Kalın, “Göç meselesi son yılların en büyük uluslararası krizidir. Küresel planda hem siyasi hem insani anlamda hemde güvenlik noktasında tüm insanlığın karşı karşıya kaldığı en yakıcı sorunlardan bir tanesidir.” dedi.
Kalın, Avrupalıların Suriye krizini sadece göç dalgası olarak gördüğünü belirterek şunları söyledi:
“Suriye’den göç, Suriye savaşının sonuçlarından biridir, sebebi değildir. Meseleyi çözecek olan siyasi süreci hayata geçirerek Suriye’deki çatışmaları sona erdirecek bir genel çerçeve üzerinde mutabık kalmaktır. Bunu yapmadığımız müddetçe göç gelmeye devam eder, terör sorunu ve insani krizler devam eder. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki tüm gayretimiz bu savaşın sonlandırılması ve orada bir siyasi çözümün hayata geçirilmesine yöneliktir.”
Kalın, Ankara’daki Suriye konulu üçlü zirvenin en önemli neticesinin Anayasa Komisyonu kurulmasının önündeki engelin kalkması olduğunu kaydetti.
Avrupalıların meseleye sadece mülteci krizi zaviyesinden baktıkları için büyük fotoğrafı kaçırdıklarını ifade eden Kalın, “Suriye’nin yükünü Türkiye tek başına taşıyamaz ne siyasi ne de mülteci yükünü.” dedi.
Kalın, Avrupa Birliği ülkelerinin, bu krizin çözümünde, insani yönünün iyileştirilmesinde ve mültecilere yardım edilmesinde daha aktif rol oynamaları gerektiğini vurguladı.
“TEK BAŞINA ÇÖZMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Türkiye ile AB arasında imzalanan AB göç anlaşmasının mültecilerin sorunlarını çözme yönünde atılmış doğru bir adım olduğunu belirten Kalın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak o kadar yavaş ilerliyor ki kapsamı o kadar daraltılmış bir haldeki bu kadar büyük bir krize çözüm üretebilecek enstrümanlardan mahrum durumda. Dolayısıyla burada daha kuşatıcı daha aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor Avrupalıların. Bu meseleyi ne Türkiye ne de başka bir ülkenin tek başına çözmesi mümkün değildir. Türkiye zaten başından bu yana Cumhurbaşkanımızın açık kapı olarak ifade ettiği politika sayesinde milyonlarca insana ev sahipliği yapıyor. 3,6 milyon Suriyeli ülkemizde yaşıyor. Türkiye dünyada en fazla mülteci barındıran ülke konumunda. Hamdolsun milletimiz, vatandaşlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, belediyelerimiz, iş adamlarımız sadece kapılarını değil gönüllerini de açtılar, Suriyeli mültecilere. Bu meseleyi sadece Türkiye’nin omuzlarına tıkıp ‘siz çözün’ demek sorunu çözmez, sorunu daha da uzatır. Karmaşık hale gelmiş meselenin çözümü için küresel iş birliğine ve dayanışmaya ihtiyaç var.”
“DÜNYA DA ARTIK ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YERİNE GETİRMEK DURUMUNDA”
Kalın, son dönemde Almanya’nın Türkiye’nin göç meselesindeki kaygılarına daha fazla kulak verdiğini gördüğünü ancak daha fazla somut adım atılması gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
“Daha fazla külfet ve yük paylaşımı konusunda somut adımlar atmalarını bekliyoruz. Daha önce ifade ettik; 6 milyar avroluk yardım Türkiye’nin kasasına girmiyor. Uluslararası kurumlar aracılığıyla bizim de Kızılay ve AFAD gibi kurumlarımız var zaman zaman bu çalışmalara dahil olan bunlar üzerinden doğrudan mültecilere gidiyor. Ama yani işte Avrupa bürokrasisi var onaylanmaları çok zaman alıyor gibi gerekçelerle gecikmeleri izah etmek çok mantıklı değil. Mültecilerin yaşadıkları sorunları temel ihtiyaçları ne bürokrasi dinler ne başka bir şey. Mülteci bir çocuğa ilaç ulaştırılamadığında o çocuğun Allah korusun ölme riski vardır, gerçek budur. Gıdadır, ilaçtır, barınmadır, kış geliyor, havalar soğuyor, bunlar gerçek ihtiyaçlardır, kağıt üzerinde rakamlardan ibaret değildir. Bunlar ne Brüksel’deki bürokratın keyfini bekler ne de uluslararası kurum ve kuruluşların bu alanda yaptıkları çalışmaların etkinliğini bekler. Bu insanların acil ihtiyaçları var. Tüm çabalarımız bu acıları hafifletebilecek adımları atmak oldu. Dünya da artık üzerine düşen görevi yerine getirmek durumunda.”
ALMAN BAKAN MAAS’IN AÇIKLAMALARI
Kalın, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain darbe girişimine ilişkin “Biz burada bu olayın zihinsel önemini küçümsediğimizi düşünüyorum.” ifadelerini de değerlendirdi.
Zaman zaman da olsa Avrupalı siyasetçilerden darbe girişiminin ne kadar ciddi olduğunu duymanın güzel olduğunu ancak icraata bakılması gerektiğini vurgulayan Kalın, FETÖ konusunda Avrupa’nın harekete geçmesini beklediklerini ifade etti.
Kalın, “Bu ağın parçası olanlara Avrupa başkentlerinde rahatlık sağlanıyor. Neden? Bunu El Kaide veya DEAŞ bağlantılı kişiler için yapmazlardı ancak iş PKK ve FETÖ gibi diğer terör ağlarına gelince kolaylık sağlanıyor. Bunu bizim toplumumuzun anlaması çok zor.” diye konuştu.