Kırklareli’nde Karadeniz ikliminin yaşandığı Istranca Dağları ile kara ikliminin hâkim olduğu Ergene Ovası’nın verimliliği ve endemik zenginliği birleşiyor. Dağ köylerinde hayvancılık ve mandıracılık yapılıyor. Zengin bitki örtüsüyle beslenen hayvanlarıyla çok özel et ve süt ürünlerine sahipler; Trakya kıvırcığı, Trakya eski kaşarı, paçal peyniri gibi… Ova kesiminde tarım ürünlerinin hâkimiyeti var. Tüm malzemelere bir de bölgedeki Boşnak, Arnavut, Tatar, Pomak gibi kültürlerin birikimi eklenince ortaya çok renkli ve lezzetli bir mutfak çıkıyor.
Demirköy’ün çilekleri
Kırklareli’nin Karadeniz kıyısındaki İğneada, 20 kilometre uzunluğunda geniş bir sahile, deli dalgalarla coşan berrak bir denize sahip. Bölgenin göz bebeği, milli park ilan edilen longoz yani subasan ormanları. Longoz ormanları Istrancalar’dan Karadeniz’e akan derelerin taşıdığı alüvyonlarla oluşmuş. Yedi ayrı gölün arasında yükselen bu orman, 250’den fazla kuş türüne ve eşine az rastlanacak bitki çeşitlerine ev sahipliği yapıyor.
İğneada’dan biraz içeride Istranca Ormanları arasına kurulu Demirköy’e varınca mutlaka bölgede yetişen çileklerden tadın. Şu aralar son günlerinde olan bu lezzetli çileğin aroması en az Osmanlı çileği kadar kuvvetli ve raf ömrü daha uzun. Bir de Istranca Ormanlarındaki meşe ağaçlarının yapraklarındaki salgıdan elde edilen koyu renkli, şifalı meşe balından almayı da ihmal etmeyin. Temiz kaynak sularıyla ünlü bir yerleşimde hemen her köşe başında tarihi bir çeşme görmek şaşırtmıyor. Demirköy’de de bolca çeşme var. Demirköy’ün adı demircilikten geliyor. Fatih’in İstanbul’un fethi için kullandığı top güllelerin döküldüğü Fatih Dökümhanesi’ni burada ziyaret edebilirsiniz. Dökümhane 15’inci yüzyıldan 19’uncu yüzyıla kadar aktif olarak hizmet vermiş.
Gizli hazine: Hardaliye
Demirköy’ün biraz ilerisinde pancar pekmeziyle ünlü Poyralı Köyü’ne uğramak gerek. Burada hemen her evin önünde şekerpancarını odun ateşinde kaynatarak şişeledikleri demir deposu pancar pekmezinden satın alabilirsiniz. Poyralı Kültür Evi’nde yörede geçmişten bugüne kullanılan mutfak araç gereçlerini görmek mümkün. Hardaliye, Kırklareli’nin şimdiye kadar arka planda kalmış en önemli değerlerinden. Alkolsüz fermente üzüm şırası olarak tanımlayabileceğimiz bu içecek eski zamanlarda sadece ‘papazkarası’ üzümüyle yapılırmış, şimdilerde öküzgözü, cabarnet sauvignon gibi farklı çeşitlerle de üretiliyor. Üzümler iyice olgunlaşıp, şeker oranlarının en yüksek olduğu zaman toplanıp hafifçe çatlatıldıktan sonra meşe fıçıların içine tek sıra halinde dizilip üstüne tek kat vişne yaprağı tek kat da yine hafif çatlatılmış siyah hardal tohumu ekleniyor. Hardal tohumu fermantasyon sırasında alkol oluşumunu engelleyip şıraya karakteristik bir aroma sağlıyor. Günaşırı musluktan alınan şıra üstten fıçıya tekrar ekleniyor. 20-22 günün sonunda içime hazır hale geliyor.
Türkiye’nin en büyük glamping’i
Pandemi sonrası tatil anlayışının değişmesiyle hayatımıza girdi ‘glamping’ yani lüks kampingler. Kınay Group tarafından longoz ormanlarında açılan Longosphere, Türkiye’nin en büyük glamping tesisi. Konforuna düşkün doğaseverlerin her türlü ihtiyacına yönelik olarak kurgulanan kampın ‘sincap’ ve ‘kaplumbağa’ adı verilen iki tür çadırı var. Kamp alanında hareket sevenlere ve çocuklu ailelere farklı etkinlikler sunan macera parkı ilgi çekici. Ayrıca trekking’den gastronomi atölyelerine her zevke hitap eden alternatifler var. Longosphere restoranda Vize’de özel yaptırıp beğendiyle servis ettikleri köftelerini ve yöre kadınlarının yaptığı el açması böreği denemeden dönmeyin. Bu haftadan itibaren de Kırklareli bölge mutfağını en iyi bilen akademisyenlerden Ali Çakır, danışmanlık vermeye başlıyor. Bu da demek oluyor ki bundan sonra burada daha fazla yöresel sürprizle
karşılaşacağız.