Sayın Cengiz’in ulaştığı (!) VAR diyaloglarına göre; hakem Ali Palabıyık penaltı pozisyonuyla ilgili “Ben net olarak penaltı ve kırmızı gördüm” demiş. VAR’daki Suat Arslanboğa ise “Hayır kendisi düşüyor” cevabını vermiş. Yine Cengiz’e göre; orta hakemin “müdahaleyi net gördüm” demesine karşılık VAR’daki ona “Gel bak yoksa kariyerin biter” gibi sert sözler söylemiş.
Peki bunları başkana kim diyor. Kaynak kim?
Sağ olsun başkan onu da açık yüreklilikle açıklıyor!
“Duyumlarım!”
Ve başkan “Duyduğum başka şeyler daha var söylerim ama bunlar hiç hoş olmaz” diyerek de altına çarpıcı bir dip not düşüyor.
DİYALOG ÜFÜRME ÇIKTI
Merak ediyorum, ‘merkezi’ arıyorum! Daha o diyalogları tamamlamadan karşımdaki, “Tahir inanıyor musun, böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına” diyerek lafı ağzıma tıkıyor. Haklı. Çünkü şu ifadeler yaklaşım, protokole ters. Normal değil. Aksi halde o gün o adamın düdüğü asılır, hakemliği biter. Bugün devam ettiğine göre, hem de sıcağı sıcağına kendisine maç verilerek, demek ki o ‘duyumlar’ tam bir üfürme!
Sayın başkan, Kerem’in pozisyonuyla ilgili bir de “Peki bu adamı cinler mi uçurdu?” diye ti’ye alıyor. Onlar mı uçurdu bilemeyiz başkan ama görünen o, ki bu diyalogları size üfleyenler fena uçmuş!
Dedik ya üfürme olduğu ortaya çıkan bu diyaloglar VAR protokolüne uymuyor diye? Dahası başkanın VAR’ın yetki alanı ve görevleri konusunda verdiği bilgiler de maalesef ne kitaba ne de protokole uyuyor?
Başkan VAR’ı Tahkim Kurulu gibi nihaii karar mercii sanıyor. Ama bunu derken başkanın bugüne kadar birçok hakemin kenardan kararını değiştirmeden sahaya döndüğü aklına gelmiyor.
SUAT ARSLANBOĞA’YA MHK’DAN TAM NOT
Yine başkan bu tip pozisyonlar için (Kerem’le ilgili) Uilenberg’in VAR’ın müdahale etmesine karşı olduğunu iddia ediyor. Ama o başkan, bunun tam aksine hem o Uilenberg’in hem de o VAR protokolünün ‘müsabakaların son dakikalarında skoru ve gidişatı etkileyecek bir durum olması halinde hakeme bir şans daha verilmesini ve kenara çağrılması yönünde bir tavsiyede bulunulduğunu’ bilmiyor. Üfürükçülere inanıp tam aksini iddia ediyor! Çünkü o pozisyon Cengiz’in üfürükçülerinin söylediğinin aksine ‘zaman’ ve ‘türü’ bakımından (penaltı ve kırmızı karttan dolayı) VAR’ın müdahalesinin istendiği ‘kritik kararlar’ sınıfına giriyor. Ve bu müdahale ile o VAR’daki (Cengiz’in militan dediği) kişi MHK ve Uilenberg’den tam not alıyor.
Bu arada Sayın Cengiz’in bir hakemle ilgili şu ‘militan’ nitelendirmesi haliyle insanın aklına “Acaba militan hakem olur da militan başkan olmaz mı?” sorusunu da getiriyor!
Sonuç; her ne kadar Sayın Cengiz kağıt üzerinde günün kaybedeni olarak gözükse de (duyumların asılsız çıkması sebebiyle) sonuçta asıl hedefi olan G.Saray’ın gündemini değiştirme konusunda başarılı olduğu kesin!
Tabii sayın başkan Cengiz’in iki saatlik VAR eğitimini iki satıra sığdırmak ne mümkün? Hele Lens brifingini! Ona göre VAR müdahalesi şart, Lens’e kırmızı da… Peki kim diyor bunu? Hani o geçen sezon Koray Gençerler’in düdük çaldığı G.Saray-Göztepe maçında Lens’in rakibine müdahale ettiği aynı noktada, futbolcusu Emre Akbaba’nın ceza sahasına ortası sırasında ayağının rakibinin dizine isabet etmesi sonrası, rakip kulüp başkanının ihraç beklentilerine karşılık ortaya bugünün aksine görüş koyan zihniyet!
Yine aynı maçta rakibin, Napoleoni’nin ayağından bulduğu golün atak başlangıcında Halil Akbunar’ın orta yaptığı sırada ayağının Saracchi’nin bileğine isabet etmesi sebebiyle VAR uyarısıyla verilen iptal kararının, sonrasında yapılan ilk eğitimde bu MHK ve bu Uilenberg tarafından, “Gol iptal kararı yanlış. Bu, kazara basmaya girer” dediğinden bi haber olan ‘üfürükçülere’ inanan o zihniyet!
Ama asıl acı olan; buldukları her fırsatta medyada yer alan haberlere karşılık “bu iddialar asılsız ve yalandır” derken, meslektaşlarımıza duyumla hareket etmemeleri konusunda sorumluluklarını hatırlatanların, bugün o sorumluluğu unutarak hareket ediyor hale gelmesidir.
MUSTAFA CENGİZ KİMDİR?
Sayın Mustafa Cengiz’in istifasından önce katıldığı son Kulüpler Birliği toplantısıdır. Üzerinden haftalar hatta aylar geçmesine rağmen Sayın Cengiz gündemi Kadıköy’de oynadıkları F.Bahçe maçına oradan da protokolde yaşanan kargaşaya getirir. Ali Koç’a dönerek “Başkan küfür etmek size hiç yakışmadı orada” çıkışını yapar. Koç afallar, “Hayırdır başkan kime etmişim?” dediğinde, Cengiz “O küfür ettiğiniz kişi kamu görevlisi” cevabını alır.
Koç daha da sinirlenir “Kimseye küfür filan etmedim başkan, kime ettiğimi söyleyin etmişsem de gidip özür dilerim” der. Cengiz, “Benim aldığım devlet terbiyesi bunu size söylemeye müsaade etmiyor” deyince Koç küplere biner “Ne demek söyleyemem iftira atıyorsun yaşına başına, size saygımdan bir şey demiyorum ama yeter artık, bu kaçıncı?” diyerek önündeki dosyaları toplar.
Koç, “Onca kişi vardı yanımızda bunu bir tek sizden duyuyorum” deyince Cengiz “Abdurrahim bey de şahit o da duydu. Uydurmuyorum bu gerçek” cevabını verir. O sıra başkan Ahmet Nur Çebi devreye girip Cengiz’e “Başkanım buna gerek yoktu” türünden eleştirisi üzerine “Benim tarzım bu arkadaşlar. Ben kavgacı ve savaşçı bir adamım” der. Bu defa Çebi ile Cengiz üslup konusunda tartışmaya başlar. Bu sırada bir kulüp başkanı fırsattan istifade Cengiz’in şahit gösterdiği Albayrak’ı arayarak Koç’un küfür ettiğine şahit olup olmadığını sorar. Albayrak’tan “Yok başkanım nerden çıkartıyorsun, küfür filan duymadım ben” yanıtını alır. Teşekkür ederek telefonu kapatır ve gelen cevabı kulüp başkanları ile paylaşır. Herkes şoktadır. Koç dosyalarını alıp toplantıyı terk eder. Cengiz artık yapayalnızdır. Sonra mı?
Cuma akşamı Cengiz tüm başkanların yer aldığı o whatsapp grubuna istifa kararını iletir. Ve hiçbir kulüp başkanı altına “Niye başkan?” diye sormaz ve hiçbir yorum getirmez. Çünkü niyesi bellidir?