‘Filyasyon’ adı verilen bu uygulama için İngiltere’de de 18 bin kişi görevlendirildi. Ancak bu yeterli görülmüyor; yakında tüm halkın takibi kolaylaştırmak için bir cep telefonu uygulaması yüklemesi istenecek.
Peki temas takibi sistemi nasıl çalışıyor, bireyler bunda nasıl bir rol oynayacak ve bu süreçte kişisel bilgilerimiz korunacak mı?
Temas takibi nedir?
Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını yavaşlatmak için kullanılan bu yöntem, aslında çoğunlukla cinsel hastalık kliniklerinde uygulanıyordu. Hastalık bulunan kişinin cinsel birliktelik yaşadığı kişiler tespit edilerek bu kişilere test yapılması için haber veriliyordu.
Koronavirüs salgını sırasında bu yöntem, virüs bulaşan kişilere yakın zamanda temas ettiği kişiler sorularak yapılıyor. Son 14 günde temas ettiği herkes tespit edilerek bu kişilerden kişisel tecrit uygulaması isteniyor.
Bu yöntem çoğunlukla, virüs bulaşan kişilerin yakın çevresine telefon edilerek yapılıyor. Bazı ülkelerde cep telefonu uygulamasıyla bu kişilerin son dönemde bulunduğu konumlar tespit edilip oralarda bulunan kişilere de ulaşılıyor ve tümünden kişisel tecrit uygulaması isteniyor.
Hong Kong, Singapur ve Almanya, temas takip yöntemini çok geniş çaplı olarak uygulayan ülkelerden…
İngiltere de cep telefonu temas takip uygulaması ve bunu takip edecek ekip, Mayıs ayı ortasında devreye girecek. 23 Mart’tan bu yana süren sokağa çıkma kısıtlamalarının sonunda bu yöntemin daha kolay uygulanacağı tahmin ediliyor.
İngiltere’de bu uygulama nasıl yapılacak?
18 bin kişilik ekipte 3 bin memur ve sağlık çalışanı ile 15 bin çağrı merkezi çalışanı olacak. Covid-19 hastalarına yakın zamandaki hareketleri, kimlerle yakın temas halinde bulunduğu sorulacak.
Telefon aramasıyla yapılan takibin yanı sıra akıllı telefona indirilebilecek uygulama da birkaç hafta içinde devreye girecek.
Bluetooh kullanılarak kimlerin birbiriyle yakınlaştığının tespit edileceği ücretsiz uygulamada, virüs bulaşan kişinin son dönemde kimlerle birkaç metreden daha yakında bulunduğu öğrenilmiş olacak. Bu kişilerden birinde Covid-19 semptomları görülürse, kullanıcının onayıyla aynı uygulama doğrudan Ulusal Sağlık Hizmetleri’ne (NHS) bildirimde bulunacak.
Yani bu uygulamayı kullananlar, hiç beklemedikleri bir anda anonim bir uyarı alarak yakın zamanda koronavirüslü bir kişiyle yakın bölgede bulunduğunu öğrenebilir, kendisinden test yaptırması ya da kişisel karantina uygulaması istenebilir.
Akıllı telefonu olmayanlar ise, alternatif olarak geliştirilen Bluetooth özelliğine sahip bir bileklik kullanabilir. Bu bileklikler, Bulgaristan ve Güney Kore gibi bazı ülkelerde sokağa çıkma yasaklarına uyulup uyulmadığını takip etmek için de kullanılıyor.
Bu uygulama sokağa çıkma kısıtlamalarının kaldırılmasına yardımcı olacak mı?
Diğer önlemlerle birlikte uygulandığında, temas takip sistemi birçok ülkede kısıtlamaların yumuşatılmasına yardımcı oldu.
Güney Kore, geniş kitlelere yapılan testlerle birlikte bu uygulamayı öyle erken kullanmaya başladı ki; hiçbir zaman geniş çaplı sokağa çıkma kısıtlamalası getirilmedi.
Güney Kore’de sadece testlerin yaygınlığı ve bu uygulamayı yeterli bulmayan yetkililer, kredi kartı kullanımlarını, güvenlik kameralarını ve cep telefonlarını takip edip vatandaşlarının son dönemde bulunduğu tüm konumları tespit etti. Salgının başlarında günde 900 yeni vaka görülürken bugünlerde birkaç yeni vaka ortaya çıkıyor.
Eğer geniş kitlelerce kullanılırsa, temas takip sistemi İngiltere’de de kısıtlamaların yumuşatılmasına yardımcı olabilir. Ancak İngiltere’de Güney Kore’deki kadar geniş çaplı bir takip sistemi kullanılması beklenmiyor.
Salgının başlarında bu uygulamayı yapmayı düşünen İngiliz hükümeti, sokağa çıkma kısıtlamaları başladıktan sonra takip kolaylaşacağı için uygulamayı bu tarihe bırakmanın daha doğru olacağına karar verdi.
Temas takibi çok fazla iş gücü ve zamanın harcanmasına yol açabilir. Örneğin İrlanda’da her bir enfekte kişi için 40 telefon görüşmesi yapılıyor.
Bu sebeple akıllı telefon uygulaması işi çok kolaylaştırıyor. Ancak NHS, bunun işe yaraması için akıllı telefon kullanıcılarının en az yüzde 80’inin, yani ülke nüfusunun yüzde 60’ının bu uygulamayı aktif olarak kullanması gerektiğini söylüyor.
İngiltere’de akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 67’sinde Whatsapp uygulaması var.
Aynı zamanda uygulama, kullanıcının semptom gösterdiği beyanı üzerinden çalışacağı için, herkesin bu konuda çok dürüst olması gerekiyor.
Hükümet benim verilerimle ne yapabilir?
Bu cep telefonu uygulamasından herkes memnun değil. Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili kaygılar var.
Vatandaşlık hakları konusunda çalışan Liberty adlı grup, hükümetin riskleri ciddiye alması ve kimseyi bu uygulamayı cep telefonuna indirmek konusunda zorlamaması gerektiğini söylüyor.
NHS’in dijital geliştirme departmanı NSHX, “Milyonlarca kişinin bu uygulamaya güvenmesi ve önerilere uyması gerekiyor. Elde edilen veriler sadece sağlık ve araştırma maksatlı kullanılacak, kullanıcılar uygulamayı istedikleri an silebilecek.” diyor.