Tiflis’in Gürcüce adı olan ‘Tiblisi’, MÖ 5. yüzyıla dayanan bir efsaneden geliyor. Efsaneye göre: Kral Vahtang Gorgasal, ava çıkar havada uçan sülünün peşine atmacasını salar. Aradan geçen günler boyunca ne atmaca ne de sülün ortada yoktur. Kral, atmacasını aramaya başlar ve bir süre sonra hem atmaca hem de sülünü ılık suya düşmüş olarak bulur. Kral, burayı çok beğenir ve bir kent kurulmasını buyurur; kente, orada bulunan sıcak (tbili) sudan ötürü Tiblisi adı verilir.
Tiflis’te eski ve yeni şehir bölgesi iç içe bulunuyor. Eski Tiflis (Old Tiblisi), ahşap evleri, dar sokakları, tarihi dükkanlarıyla gezginlerin geze geze doyamayacakları bir bölge. Chardini Sokak’ta sanat galerisini, Solaki’de şık restoranları, Mtsasminda’da güzel eki evleri, Sioni Sokak’ta modern sanat eserlerini görebilirsiniz.
Eski Tiflis’te bulunan Rezo Gabriadze Kukla Tiyatrosu’nun yanında bulunan ve bölgeden geçenlerin mutlaka fotoğrafladığı sevimli eğik saat kulesi, saat başı açılan minik penceresinde kadın ve erkeğin tanışması, evlilikleri, çocuk sahibi olmaları ve ölümlerini simgeleyen minik kuklalarla yaşam döngüsünü anlatıyor.
Kura Nehri’nin üstünde olan eski ve yeni şehri birbirine bağlayan 150 metre uzunluğundaki Barış Köprüsü, 2010 yılında İtalyan mimar Michel de Lucchi ve Fransız ışık yönetmeni Philippe Martinaud tarafından yapılmış. 1200’ün üstündeki Led ampüle aydınlatılan köprüye yerel halk, kadın petine benzeyen şekli sebebiyle ‘Alway Ultra’ ismini takmış.
Eski Tiflis’te yer alan ve Metekhi Mahallesi’nde bulunan Metekhi Kilisesi, Mtkvari Nehri’ne tepeden bakan konumuyla şehirde yapılan uzun yürüyüşlerde mutlaka karşınıza çıkacak. Bu kilise, nehrin içinde bir adada konuşlanmış görümüyle ilgi çekiyor. 1864 yılında kırmızı tuğla kullanılarak Kraliçe Tamara tarafından yaptırılan bu kilise, yukarıdan bakıldığında rahatlıkla görülebileceği gibi haç biçiminde yapılmış ve taş işlemelerle inşa edilmiş.
Kentin ana alışveriş ve eğlence caddesi olan Rustaveli Caddesi (Rustavelis Gamziri), ünlü markaların mağazaları, kafeleri ve gece eğlence hayatıyla Tiflis’in kalbi. Adını Ortaçağ Gürcü şairlerinden Shota Rustaveli’den alan, 1.5 km uzunluğundaki bu caddenin bir ucu Özgürlük Meydanı (Freedom Square), diğer ucu Cumhuriyet Meydanı’dır. Özgürlük Meydanı’nın ortasında 1991 yılına kadar Lenin’in heykeli bulunmaktayken bu tarihte heykel kaldırılmış, daha sonra St. George (Aziz Yorgi) heykeli konulmuş. Bu cadde üzerinde bulunan Gürcistan Parlamento Binası, 2012’de kurulan modern Gürcistan Meclisi binasına yetkilerini devretse de tarihi bina şuan halen turistler tarafından ziyaret edilerek fotoğraflanmaya devam ediliyor. Rustaveli Caddesi üstünde bulunan Kaşveti Kilisesi, Gürcü Ulusal Müzesi, Rustaveli Akademi Tiyatrosu görülecek diğer yerler arasındadır. Gürcü Ulusal Müzesi, 2004 yılında açılmış. İçinde Bronz çağından 20.yüzyıla kadar çok sayıda eseri barındırıyor.
Eski şehir merkezinden teleferikle ulaşılan Solalaki Tepesi’nde, M.S. 3.yüzyılda inşa edilmiş Narikala Kalesi’nin kalıntıları bulunuyor. Gerek teleferik, gerekse tepeye tırmandıktan sonraki manzara muazzam. Küçük kale anlamına gelen ‘Narikala’ Kalesi 1827 yılında şiddetli bir depremle ağır hasar gördükten sonra restore edilmiş. Kaledeki kalıntıların üstüne ‘Gürcülerin Anası’ olarak bilinen devasa “Kartvlis Deda (Kartlis Deda) heykeli inşa edilmiş. Alüminyumdan yapılmış, 20 metre boyundaki bu büyük kadın heykeli Tiflis’in sembolü. Şehrin her yerinden görülebilen bu heykel, Tiflis’in kuruluşunun 1.500’üncü yılı anısına, 1958’e Elquga Amasukeli tarafından tasarlanmış. Geleneksel Gürcü kıyafeti giydirilmiş, “Gürcülerin Anası”nın sol elinde ülkeye dostça gelenlere ikram etmek için bir tas şarap, sağ elinde ise düşmanlar için kılıç bulunuyor.
Holy Trinity olarak da bilinen, 101 metre yüksekliğiyle 2002 yılında yapılmış olan 11 şapele sahip Sameba Katedrali, Gürcistan’ın en büyük katedrali. Tiflis’e hakim bir tepede bulunan katedral, 5 bin metre kare alanda, aynı anda 15 bin kişinin ibadet etmesini mümkün kılıyor. Büyük bir bahçenin ortasına yapılmış bu devasa kilise, Gürcü direnişinin sembolü haline gelmiş.
Bu 1.500 yıllık, şirin Kafkas şehrinde gezinirken, kah eski şehirde bir kilise, kah dar bir sokak ilgimizi çekti. Gündüz teleferikle Solalaki tepesine tırmanıp Narikala Kalesi’nin kalıntıları arasında yürüdük ve tepeden şehri izledik. Akşam modern Rustavi’nin kaldırımlarını adımlarken şık kafeler ve restoranlarda yöresel yemeklerin tadına baktık. Bir hafta sonu kaçamağı için gittiğimiz Tiflis, çeşit çeşit imkanlarıyla misafirperverliğini ziyadesiyle gösterdi.
Tatmadan dönmeyin
Şarap ve chacha (çaça), Gürcistan’ın iki milli içkisi. Geleneksel Gürcü şarapları oldukça ünlü. Çaça’ya Gürcu votkası da deniyor. Çaça, şarap için ezilen üzümlerin kalan posasının damıtılmasıyla elde edilen, yüksek alkollü bir içki.