Hayat inanılmaz bir hızla; hatta savaşla, nefretle, kinle, kavgayla, yarışla, hırsla, mücadeleyle akıp giderken biz de giderek daha kaygılı, endişeli, mutsuz insanlara dönüşüyoruz. Oysa birilerinin “Aslında hayat çok kolay, sana bunu gösterebilirim, sen sadece kendini bana bırak” demesine o kadar çok ihtiyacımız var ki!
‘Aslında Çok Kolay’ isimli yeni kitabında hayatın ne kadar kolay olabileceğini anlatmaya çalışan Dengeli Yaşam Rehberi ve Access The Bars Eğitmeni Özlem Çetinkaya, mutluluğun sırrının dengede yattığını söylüyor.
Denge bozulursa her şey bozulur
“Hayattaki her şey bir denge üzerine kurulu” diyen Çetinkaya “Denge kaybolup giderken beraberinde birçok şeyi de alıp götürüyor; huzur, şefkat, keyif, güven, bereket, bolluk… Küçükken birçoğumuz tahterevalliye binmişizdir. Tahterevallinin istersen yukarıdaki tarafında, ister aşağıdaki tarafında ol, belli bir süre sonra rahatsız hissedersin kendini. Bacakların, kalçan, belin, sırtın, boynun ağrır. Tahterevalli üzerinde oturmak için en güzel yer, tam ortasındaki merkez noktasıdır. Merkezdeysen dengedesin demektir. Dengedeysen dışarıdan gelen fırtına, gürültü, patlama seni belki bir o yana bir bu yana sallar ama yine merkezine getirir. O zaman güçlü kalabilirsin, o zaman korkusuz ve endişesiz bakabilirsin olan bitene.” diyor.
İlgili yazımız: enerji noktasının ve hatta her bir meridyenin, her bir hücrenin birbiriyle bağlantılı olduğunu bir fark etsek belki o zaman daha fazla önemseyeceğiz dengede olmayı.” diyor.
Bakış açını değiştir, mutlu ol
Peki, kendini dengede tutmak için ne yapmak gerekiyor? Çetinkaya, daha dengeli bir hayat için önce bakış açısını değiştirmek gerektiğini söylüyor. Bunun sanıldığı kadar zor olmadığını anlatan Çetinkaya, “Yapılan bütün enerji ve İlgili yazımız: Kafayı boşaltmanın en kolay yolu
Yaşadıklarımıza çoğunlukla bilinçaltındaki bilgilerle tepki verdiğimizi söyleyen Çetinkaya, “Biliyor musunuz, gerçek kendimizi tanımıyoruz bile ve aslında şuursuz bir hayat yaşıyoruz” diyor ve ekliyor: “Doğduğumuz günden bu yana annemizden, babamızdan, arkadaşlarımızdan ve hatta dolmuşta yanımızda oturan insanlardan birçok şey duyuyoruz. Birçok yargının içinde yaşıyoruz.
Davranışlarımızın yüzde 70’ini bilinçaltımızda biriken, farkında olduğumuz ya da farkında olmadığımız şekilde öğrendiklerimizle yapıyoruz. İşte bu yüzden, son derece şuursuz yaşıyoruz. Bu nedenle zihni olumsuz bilgilerden arındırmak şart. Access The Bars; muhteşem bir bilinçaltı temizleme, hafifleme ve kendimizi bloke ettiğimiz limitlerden kurtulma aracı. Yaşamımızda anlam yüklediğimiz, önem verdiğimiz duygularımız, düşüncelerimiz, hislerimiz, inançlarımız, kararlarımız beynimizde depolanarak bir elektrik yükü oluşturuyor. Bu elektrik yükü başımızda yer alan (zaman, umut, farkındalık, yaratıcılık, güç, kontrol, şifa, yaşlanma, cinsellik ve para gibi) 32 adet enerji noktasında (bars adı verilen) birikiyor. Bars çalışmasıyla amaçlanan, o noktalar çalıştırılarak, orada oluşmuş manyetik alanı serbest bırakmak. Bars seansında bu noktalara parmak uçlarıyla yumuşakça dokunularak, bu noktalar aktif hale getiriliyor. Buradaki enerji birikiminin serbest bırakılmasıyla vücudunuzdaki blokajların çözülmesi sağlanıyor. Access Bars, bu güne kadar tüm dünyada binlerce insana; uyku, Aslında çok kolay!
Dengeli Yaşam Rehberi olarak hayatta her şeyin temelinde bir denge olduğunu hatırlatan Özlem Çetinkaya, “Kozmik Enerji ya da Access The Bars uygulamaları ruhsal ve fiziksel olarak dengelenmek için benim en iyi sonuç aldığım yöntemler” diyor ve sözlerine şunları ekliyor: “Biliyorum. Herkes bir mucize istiyor, hayatına bir sihirli değnek dokunsun istiyor. İnanın bana aslında çok kolay. Bir kere bu yola çıktınız mı devamı gelecek. İnanın bana. Yolda çamurları bir kere temizlediğimizde, yola ışık tutmayı bir kere öğrendiğinizde devamını siz getireceksiniz, çünkü kilit de sizsiniz, anahtar da. Nefesinizi doğru kullanmayı öğrendiğinizde, çığlık atmanın boğaz çakranızı dengelediğini bir kere fark ettiğinizde, dans etmenin enerjinizi harekete geçirdiğini gördüğünüzde kendi rehberiniz kendiniz olacaksınız. Tahterevallinin ortasında oturacaksınız. Dışarıdan gelen hiçbir rüzgar, etraftan gelen çığlık sesleri, sevgilinizin burun kıvırmaları, patronunuzun baskın sesi sizi merkezinizden edemeyecek. Belki bir iki yana yatacaksınız ama hep dengede olacaksınız.”