Back to school (okul öncesi) dönemi, hem aileler hem de öğrenciler için yılın en hareketli dönemi desek herhalde yanlış olmaz. Hal böyle olunca tatilin bittiği, yeni bir sezonun açıldı bu dönemde yaşanan alışveriş hareketliliği markaların da iştahını kabartıyor, rekabeti kızıştırıyor. Geçmiş yıllarda bu rekabetin daha çok geleneksel mecralarda, televizyonda, radyoda, açık hava reklamlarında ve basılı iletişim mecralarında sürdüğünü gözlemlerdik; ancak son yıllarda durum biraz değişti. Dijital mecraların satın alma davranışlarında belirleyici olması, daha az maliyetle daha spesifik bir kitleye ulaşma imkanı ve en önemlisi de yapılan tüm reklam çalışmalarının ölçülebilir verilerle takip edilebilmesi markaların dijitale kampanyalara yönelmesinde belirleyici oldu.
Peki, markalar bu dönemde rakiplerinin önüne geçebilmek için neler yapmalı, dijital iletişim çalışmalarında nelere dikkat etmeli, gelin adım adım özetleyelim…
İletişime başlamak için geç kalmayın
Genel alışkanlıklar göz önünde bulundurulduğunda, aileler okul araç ve gereçlerini, çocuklarının okul kıyafetlerini almak için son haftayı bekler. Ancak gerekli şeylerin listesini de önceden yaparlar. Bu da back to school kampanyası yürütecek markalar için çalışmalara erken başlamanın önemini vurgulayan bir durum. Aslında ideal olanı, iletişim çalışmaları için okulların açıldığı eylül ayını beklememek ya da hemen eylülün ilk haftasında yoğun bir iletişime başlamak.
Sadece çocuklara odaklanmayın, ebeveynleri de düşünün
Çocuklar ebeveynlerin satın alma davranışlarında büyük bir etkiye sahip, ancak unutmayın ki cebindeki paraya göre alışverişte son kararı veren genellikle anne ve babalar oluyor. Siz dijital mecralarda her iki hedef kitleye de ulaşmak istiyorsanız, kampanya planınızı da mecralar özelinde kurgulamalısınız. Örneğin; z kuşağına seslenmek için Instagram ve YouTube en doğru mecralar. Ama yok, biz ebeveynleri hedefliyoruz diyorsanız, Instagram ve Facebook ağırlıklı bir iletişim çalışması yapabilirsiniz. Ya da hedef kitlenizde yer alan kişilerin ağırlıklı olarak beyaz yakalılardan oluştuğunu biliyorsanız fazla maceraya gerek yok, doğruca LinkedIn’e…
Kullanacağınız görsel ögelere özen gösterin
Görsel ögelerin tüketiciler üzerindeki etkileri malum; bu sebeple dikkat çekecek ve kolay anlaşılacak kreatif içerikler üretmek büyük önem taşıyor. Genç kuşağın video içerikleri peynir ekmek gibi tükettiğini de düşünürsek kampanyaları, reklamları kısa ve akılda kalacak videolarla duyurmanın avantaj olacağını söyleyebiliriz. X ve Y kuşağı için de görsellerde canlı renklere ve tabii fiyat iletişimine (cazip fırsatlar, indirim vb.) odaklanmak faydalı olacaktır.
Dijital kampanyanızı bir hashtag çatısı altında sürdürün
Markanızın kampanya dönemine özel bir hashtag’e sahip olması hem iletişimin daha düzenli ilerlemesine yardımcı olacaktır hem de etkileşimi artıracaktır. Hashtag’i oluştururken kısa ve akılda tutması kolay alternatifler çıkarmayı da unutmayın. Bu alternatiflerden seçtiğinizi, sosyal medyada daha önce kullanılıp kullanılmadığını kontrol ettikten sonra değerlendirebilirsiniz.
Yayılım ve etkileşim hedefli kurgular geliştirin
Özellikle sosyal medyada, yaptığınız iletişimin etkisini artırmanıza yardımcı olacak en faydalı mekanizmalar genellikle yarışma ve hediye üzerine kurgulananlardır. Bu sebeple, ‘back to school’ gibi özel dönemlerde yapacağınız dijital kampanyalarda olabildiğince cömert olmalısınız. Çünkü sizinle etkileşime geçen, yarışma kurgusu gereği içeriklerinizi beğenip paylaşan kişiler marka bilinirliğinize de doğrudan katkı sağlayacaktır.
Dijital rekabette hangi markaların daha başarılı olacağını hep birlikte göreceğiz; ama asıl rekabet her yıl olduğu gibi bu yıl da öğrenciler arasında yaşanacak. Yeni eğitim öğretim yılının tüm öğrenciler için başarılarla dolu geçmesi en büyük dileğimiz.
Şinasi Furkan AVCI
twitter.com/snsfrknvc