CX Lab uzmanları, toplamda 14 ülkeden 20’ye yakın sektörün durumunu gözler önüne seren yıllık raporu oluşturmak için yaklaşık 200 bin müşteri ile görüştü. Yiyecek ve içeceklerin dijital kanallar yoluyla temin edilmesini tanımlayan online hızlı tüketim sektörüne ilişkin istatistikler, yaklaşık 11 bin müşteriyle kendi dillerinde yapılan online görüşmeler sonucu belirlendi. Araştırmanın yapıldığı ülkeler ise ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Çin, Fransa, Hollanda, İngiltere, İtalya, Japonya, Kolombiya, Meksika ve Rusya olarak sıralanıyor.
Yerel markalar rekabette avantajlı
CX Lab Global Araştırması’nın en çarpıcı sonucu, Amazon ve Carrefour gibi global markalar haricinde tüketicinin yerel markalara öncelik vermesi oldu.“Online olarak en son hangi mağazadan yiyecek ya da içecek aldınız?” sorusunu yanıtlayanlar birçok pazarda açık ara farkla pazarın yerel oyuncularını saydı. Dört ayrı pazarda en güncel alışverişler Amazon üzerinden yapılmış olsa da, JD.com, ifood, Woolworths ve Leclerc Drive gibi yerel liderler güçlü konumlarını koruyor.
Yaş ilerledikçe marka avukatlığı azalıyor
Tüketiciler 14 ülke genelinde online hızlı tüketim sektörüne 10 üzerinde 8.3 memnuniyet puanı vermiş olsalar da, nesil farkı sektörün dinamiklerini derinden etkileyecek gibi görünüyor. Zira yaş aralığına göre dağılımda, 1950 öncesi doğumluların memnuniyet puanı 8.1 ve Z kuşağına doğru ilerledikçe memnuniyet artıyor. Dijital doğanlar olarak bilinen Milenyum neslinde 8.5 ile zirveye çıkıyor. Marka avukatlığı da benzer bir seyir izliyor ve ileri yaştaki tüketicilerin %30 ile markaları başkalarına tavsiye etme konusunda oldukça çekimser olduğu görülüyor. Z kuşağında ise neredeyse her iki kişiden biri (%49) kendi alışveriş yaptığı online yiyecek – içecek satıcısını başkalarına tavsiye ediyor.
Marka bağlılığında kırılma noktası milenyum kuşağı
CX Lab Global Araştırması’nın dikkat çeken sonuçlarından bir diğeri ise marka bağlılığında ortaya çıktı. Tüketicilerin aynı markadan gelecek 12 ay içinde alışveriş yapma ihtimalini 0 ile 10 arasında puanladığı marka bağlılığı istatistikleri genel ortalamada 8.4 olsa da, ileri yaştaki katılımcılarda bu skor 7.9’a kadar düşüyor. Z kuşağına yaklaştıkça marka bağlılığı artarken, milenyum neslinde 8.6 ile zirve yapıyor ve Z kuşağında tekrar 8.4’e düşüyor. Bu da markaların ekonomiye yeni katılan Z kuşağını kazanmak için yenilikçi yollar araması gerektiğini gözler önüne seriyor.
Rekabette kazananı fiyat belirliyor
Alışveriş yaptığı platformu değiştirme kararı alan tüketiciyi tetikleyen unsurlar arasında, rakiplerin daha iyi fiyatlar sunması %24 ile ilk sırada geliyor. Satın aldığı ürünün ihtiyaç ve beklentiyi karşılamaması %22 pay sahibiyken, kalitesiz ürünler %13 oranında müşteri kaybına neden oluyor. Her on kişiden biri ise müşteri hizmetlerinde yaşadığı yetersiz deneyim neticesinde farklı bir platforma yöneliyor.
Müşteri hizmetlerindeki deneyim sosyal medyada
Online hızlı tüketim sektörünün iyi yönetmesi gereken kanallar arasında sosyal medya ayrı bir öneme sahip. Çünkü araştırma sonuçlarına göre son 12 ayda müşteri hizmetleriyle irtibata geçen katılımcıların %33’ü, bu deneyimi sosyal medya gönderileriyle yayınlamış bulunuyor. Tüketiciler, üçte iki oranında kendi sayfalarından paylaşım yaparken, birden fazla yanıtın verilebildiği bu ankette markanın resmi sayfasına yorum yazanların oranı %37’ye ulaşıyor.
Tüketici müşteri hizmetlerinden ne bekliyor?
Araştırmaya katılan tüketicilerin %10’u, online hızlı tüketim alışverişi yaptığı markanın müşteri hizmetleriyle yılda 5 kereden fazla iletişim kuruyor. Katılımcıların yarısından fazlası ise iki veya daha fazla kez müşteri hizmetleriyle iletişime geçmiş durumda. CX Lab Global Araştırması, tüketicinin müşteri hizmetlerinden beklentilerini ise daha kısa bekleme süreleri, müşteri temsilcisinin dinleme becerileri ve bilginin farklı kanallar arasındaki tutarlılığı olarak özetliyor. Aynı listede ayrıca daha etkin bir iletişim, profesyonellik ve sonuçların hızlı çözümü de yer alıyor.