Dün Gaziantep’te oynanan maçı Onyekuru’suz ve Onyekuru’lu olarak iki ayrı perdede değerlendirmek lazım. Nijeryalı kanat oyuncusunun olmadığı bölümde Galatasaray topa genel olarak sahip gözükmesine rağmen öyle yavaş oynuyordu ki, kumandada bir ‘fast forward (ileri sarma)’ tuşu aradığımı fark ettim bir ara(!) Evet, zaman zaman topu çok dolaştırdıkları için sanki Manchester City’ye öykünüyor gibiler, ama İngiliz ekibinin 3 kat yavaşlatılmışı gibi oyunları… Ancak Henry Onyekuru, sahaya adım attığı andan itibaren değiştirdi maçın hikayesini. Hızlı düşünüp, hızlı hareket ederek tek başına çekti maçın fişini.
SUMUDICA OLSAYDI
Gaziantep’in oyununu da (Premier Lig takipçileri zaten çoktan fark etmişlerdir) Espirito Santo’nun Wolves’uyla eşleştirebiliriz pekala. Beşli savunma yapıyorlar, şemalarına sadıklar, kazandıkları toplarla da hücum planına çok hızlı geçiyorlar. Dün en az 4 net pozisyon yakaladılar ama biraz beceriksizliğe, biraz da Muslera sihrine takıldılar. Sa Pinto’nun Sumudica’nın taktiğini koruyup sürdürmesi akıllıca. Ancak şunu da unutmamalı: Dün kenarda Sumudica olsaydı oyuncu değişikliklerini çok daha erken yapar, ilk golden sonra hemen dörtlü savunmaya dönerek ofans zenginliğini artırmaya çalışırdı.
BAYRAK MESELESİ
Dünkü müsabakanın sonucundan ve çalınan düdüklerden bağımsız olarak, hakemliğe dair iki konu dikkatimi çekti dün akşam… Birincisi, özellikle kıdemli yardımcı Ceyhun Sesigüzel’in geç kaldırdığı bayraklar. Evet, ben de farkındayım, VAR hayatımıza girdiği için yardımcılar emin olmadıkları bayrakları kaldırmıyorlar. Ancak Sesigüzel’in, Babel’le Arda’nın 2-3 metre önde olduğunda bayrak kaldırmadığı öyle pozisyonlar var ki, orada bir yanlış anlaşılma yaşandığını düşünüyorum ben. Evet yardımcı hakem emin olmadığı bayrakları kaldırmamalı. Ancak emin olduğu, ciddi mesafe görünen bayrakları da kaldırmalı ki, gereksiz sakatlık gibi risklerin önüne geçilebilsin.
DÜDÜĞÜMÜ BEKLE!
Dün akşam dikkatimi çeken ikinci konu da, hakemin frikiklerde oyunculara ‘düdüğümü bekle’ işareti yapmaya çalışarak çok fazla vakit kaybetmesi. Acaba IFAB (ve/veya MHK) şöyle bir talimat yayınlayamaz mı: Hakem topun olduğu yere köpük sıktıysa, zaten bu “düdüğümü bekle” anlamına gelir. Oyuncu önüne köpük sıkıldığı halde düdüğü beklemeden atışı kullanırsa sarı kart görür. Hayatımızı kolaylaştırır sanki böyle bir dönüşüm.