Osmanlı döneminde toplumda Ramazan’ın manevi ruhunu yayan ve insanları birbirine yakıştıran gelenekler uygulanmaktaydı. Bu geleneklerin başında diş kirası gelmekteydi. Bugün unutulmaya yüz tutmuş Ramazan gelenekleri arasında yer alan diş kirası hakkında merak edilenleri haberimizde derledik.
Osmanlı’da sadece Ramazan ayında gerçekleşen ve günümüze kadar taşınmış birçok gelenek bulunuyor. Bu gelenekler insanlar arasında birlik ve beraberlik bağını güçlendirip Ramazan’ın manevi ruhunu daha ön plana çıkarıyordu. Bu gelenekler arasında en bilineni ve manası merak edilen diş kirasıdır. Peki diş kirası geleneğinde ne yapılır ve insanlar için önemi neydi? Günümüzde uygulaması en zor görülen ve bu sebeple unutulmaya yüz tutan Ramazan gelenekleri sınıfına da girebilecek olan diş kirası geleneği hakkında bilinmesi gerekenler şu şekildedir:
– Zengin kabul edilen kişiler evlerinde bir ziyafet verirlerdi.
– Bu ziyafetlere çoğunlukla maddi durumu kötü olan kişiler katılırdı.
– Misafirler evden ayrılmadan önce ev sahipleri tarafından kendilerine, bir kese içerisinde hediye ve altın sunulurdu.
DİŞ KİRASI NEDİR?
Diş kirası geleneğine göre; iftar saatinde kapıyı kim çalarsa çalsın o kişi asla geri çevrilmez ve o kişi için özel sofra kurulurdu. Bu kişi ister zengin ister fakir olsun bu fark etmezdi. Ev sahibeleri de gelen kişilere diş kirası adı altında hediyeler sunarlardı.
Bu hediye ile denilmek istenen, ‘Misafirim oldunuz, benim sevap kazanmam için zahmet edip yol yürüdünüz, yemek yerken dişlerinizi yordunuz, bu da sizin dişinizin kirası olsun.’ ifadeleriydi.
UNUTULMAYA YÜZ TUTAN BİR GELENEK
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Ramazan’ın unutulmaya yüz tutan geleneği Diş Kirası hakkında şu yorumda bulunuyor:
‘Diş kirası tatbikatı ecdadımızın nezihliğini, tevazusunu ve cömertliğini gösteren enteresan bir ananedir. Ramazan ayına mahsus olmakla beraber başka ziyafetlerde de tatbik edilir. Burada iftara davet edilen davetlilere, iftar davetinden ayrılırlarken bir hediye vermek adettir. Buna diş kirası deniyor. Bu kelimede de bir incelik var; yani biz sizin dişinizi kiraladık.
Eskiler yaptıkları iyilikleri, başkalarına yaptıkları iyilikler olarak değil de onların kendilerine yaptıkları iyilikler olarak görürlerdi. Yani iftar veren bir kimse, ‘uzak yerlerden bu insanlar ben sevap kazanayım diye çıktılar geldiler. Alışmadıkları yemekleri, alışmadıkları insanlarla yediler. Ben de bu iyiliklerin karşılığında onlara bir hediye vereyim’ der. Mantığı budur.’