Osman Bey tarafından 1288’de Doğu Romalılardan (Bizans) fethedilip 1299’da ilk hutbenin okutulduğu, ilk sikkenin basıldığı Karacahisar Kalesi’ndeki kazılarda, Osmanlı’nın kuruluş dönemine ilişkin önemli bilimsel verilere ulaşılması hedefleniyor. Bölgede ilk kez 1999’da, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunun 700’üncü yılında ünlü tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık öncülüğündeki ekip tarafından yüzey araştırması olarak başlatılan çalışmalar, 2000 yılından itibaren Anadolu Üniversitesi (AÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Parman tarafından kazı niteliğiyle sürdürüldü.
AÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Altınsapan başkanlığında 2010-2014 döneminde yapılan çalışmalar, bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Eskişehir Müze Müdürlüğü başkanlığında AÜ Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hasan Yılmazyaşar’ın bilimsel koordinatörlüğünde yürütülüyor. Dr. Öğr. Üyesi Hasan Yılmazyaşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karacahisar Kalesi’nde yaklaşık 5 yıldır aktif olarak kazı yapılmadığı için alanda öncelikle büyük bir temizlik ve kısmi onarım çalışmaları gerçekleştirilmesinin ardından iç sur çevresi ile sarnıçta arkeolojik çalışma yürütüldüğünü söyledi.
“Osmanlı arkeolojisinin en önemli ayaklarından birini oluşturuyor”
Çalışmalar sonucunda mimari bulgulara ek olarak kalenin tarihsel sürecine ışık tutabilecek çok sayıda sikke, seramik ve maden esere ulaştıklarını belirten Yılmazyaşar, şöyle konuştu: “Karacahisar’ın fethi ile başlayan 14’üncü yüzyıl, Osmanlı Beyliği’nin kuruluş dönemidir. Bu döneme dair Osmanlı tarihçileri önemli çalışmalar yapmasına karşın sürecin tarihiyle sosyokültürel ortamı, ekonomisi, yönetim organizasyonu, kurumsal yapısına dair bilinmeyenler, bilinenlerden çok daha fazla. Bunun sebebi de 14’üncü yüzyıldan günümüze gelen kaynak ve verilerin yetersizliğidir.
Karacahisar kazısının Türkiye’de gerçekleştirilen az sayıdaki Osmanlı kazısından biri olması, yazılı belgelerin sınırlı olduğu bu döneme dair toprağın altındaki verilerin her birinin çok önemli tanıklığı, bulacağımız her türlü verinin dönemin en önemli tarihsel belgeleri olma potansiyelini beraberinde getiriyor. Karacahisar Kalesi, Osmanlı arkeolojisinin en önemli ayaklarından birini oluşturuyor.”
Yılmazyaşar, Osmanlı tarihçisi Colin Imber’in, kuruluş dönemine dair bilgi ve belgenin azlığından dolayı bu tarihsel dönemi “karadelik” olarak nitelendirdiğini hatırlattı. Bunun nedenini, Osmanlı’nın kroniklerinin kuruluş döneminden yaklaşık 150 yıl sonra yazılmaya başlanmasıyla açıklayan Yılmazyaşar, “Bu da tarihin yazımında büyük boşlukları beraberinde getiriyor. Karacahisar Kalesi, Osmanlı’nın kuruluş dönemine ait bu boşluğu doldurabilecek en önemli arkeolojik alandır.” dedi.
“İlk sikke Karacahisar Kalesi’nde basıldı”
Dr. Öğr. Üyesi Yılmazyaşar, Osmanlı’nın kuruluş dönemine dair bilgilerin büyük bölümünü sunan Aşıkpaşazade, Neşri, Oruç Bey, Sadeddin Efendi gibi Osmanlı’nın tarih yazarlarının aktardığına göre, 1299’da ilk sikkenin Karacahisar Kalesi’nde basıldığını dile getirdi. Osman Bey’in ilk hutbeyi de burada okuttuğuna işaret eden Yılmazyaşar, şunları kaydetti: “Osmanlı Beyliği, Eskişehir’deki Karacahisar Kalesi’nde kurulmuştur. Amacımız bilimsel kaygılarımızın yanı sıra Karacahisar’ı bahsettiğimiz önemi ile uyumlu, hak ettiği temsiliyete kavuşturmaktır. Bu temsiliyeti iki temel amaç doğrultusunda ele alıyoruz. İlki, kalenin bir an önce kazılar tamamlanarak restorasyon ve koruma çalışmalarının gerçekleştirilmesi, turizme kazandırılması. İkincisi ise 1299-Kuruluş ve Karacahisar ilişkisinin bilim ortamı ile eş zamanlı toplumda da farkındalık düzeyine ulaşmasıdır. 1299 ile Karacahisar ve kuruluş ilişkisi yeterince tanınmıyor. Eskişehir’de yaşayan birçok kişi, Osmanlı’nın yaşadıkları kentte kurulduğunu bilmiyor. Bu hususta bilimsel ekip olarak bize de görevler düşüyor. Bu farkındalık için elimizden gelen çabayı göstereceğiz.”