Beşiktaş son derece nitelikli bir baskıyla başladı maça. Doğaçlama olmayan, organize bu pres Rizespor’u yarı sahasına hapsetti. Siyah-beyazlılar topu hızlı dolaştırdı, ceza sahasına çabuk getirdi. Kaybettiği zaman çok kısa bir sürede geri kazandı. Eksik olan tek şey goldü. Güven-Lens-Boyd üçlüsü dar alan becerisi olan forvetler değil. Boyd dün pres ve takımla yardımlaşma anlamında pas oyununda olumlu gözükürken yaratıcılık açısından yine yetersizdi. Lens kesinlikle kapanan savunmalara etkili olacak bir hücum oyuncusu değil. Güven de ensesinde stoperler ile oynarken etkili olamıyor. Dün akşam ilk yarıda Abdullah Avcı’nın istediği her şey gerçekleşti fakat skoru bulamadıktan sonra tüm bunlar anlamını yitiriyor.
Avcı, 2’nci yarıya başlarken 2 değişiklik birden yaptı ve Douglas ile Nkoudou’yu oyuna soktu. Tempo ve baskıyla devrenin başlangıcından itibaren rakibini bunaltan Beşiktaş, golü forvetleriyle değil savunmacılarıyla buldu. Caner’in adrese teslim ortasında akan oyunda atağa çıkan Vida kafayla golü attı. Buradaki “akan oyun” vurgusu önemli. Çünkü Abdullah Avcı tüm savunmacıları oyunda aktif olarak kullanıyor. Ancak Güven ve Lens bu kadar görkemli bir oyunun içinde kaybolan isimler oldular. Güven duvar olmayı bilmiyor. Pas becerisi yetersiz ve yüksek toplarda etkisiz. Lens için de olumlu bir ifade kullanmak dün İçin söz konusu değil. Beşiktaş’ın acilen Burak Yılmaz’a ihtiyacı var. Ayrıca da gole yakın bir kanat oyuncusuna. Beşiktaş’ın dün bu kadar baskı, bu kadar efora karşın Rizespor savunmasını açamamış olmasının tek nedeni öndeki 3 oyuncunun yaratıcılık anlamındaki yetersizliği. Skordan bağımsız olarak siyah-beyazlılar çok iyi bir maç çıkarttı. Bu maçın ardından söylenecek tek bir şey var: Yetiş ya Burak!