Musa, France 24 televizyonunun canlı yayın programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye ile Fransa arasında hala diyaloğun mümkün olduğunu, aksini iddia etmenin iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihini bilmeme anlamına geleceğini ifade eden Musa, şunları söyledi:
“Dost ve müttefikler arasında görüş birliği ve ayrılıklarının görülmesi tabiidir, geçmişte daha iyi günlerimizin olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bununla birlikte, bugün içinden geçmekte olduğumuz süreç konjonktüreldir. İki ülke arasında bugün elbette ciddi anlaşmazlıklar bulunuyor ancak Türkiye ile Fransa arasında geri dönülemeyecek bir noktadan bahsetmenin abartılı olacağını düşünüyorum. Koşullar ne olursa olsun, Türk ve Fransız halkları dosttur.”
Musa, Türk donanmasının NATO misyonu yürüten bir Fransız gemisini taciz ettiği iddiasının doğru olmadığını vurgulayarak, gemilerin hareketlerinin saniye saniye kaydedildiğini, elektronik sistemlerde de mevcut bütün kayıtlarının NATO ile paylaşıldığını ifade etti.
Büyükelçi Musa, Doğu Akdeniz’e ilişkin, şunları kaydetti:
“Fransa, kendisine ait nedenlerle Yunanistan’ın yanında yer almak istedi. Bölgede anlaşamadığı aşikar olan taraflardan birinin yanında saf tutmamak daha iyi bir tercih olur, aksi yönde bir tutum ancak tansiyonun yükselmesine katkı sağlayacak.”
Musa, Türkiye’nin, kıta sahanlığının sınırlarını, Fransa’nın da daimi üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) 2004’te bildirdiğini hatırlatarak, Oruç Reis gemisinin araştırma faaliyetlerini bu alan içerisinde yürüttüğünü söyledi.
Yunanistan’ın 2000’li yıllarda İspanya’nın Sevilla Üniversitesinden bir profesör tarafından hazırlandığı için sıklıkla “Sevilla haritası” olarak anılan harita üzerinden hak iddiasında bulunduğunu belirten Büyükelçi Musa, bu durumda deniz yoluyla Antalya’dan İstanbul’a gitmek için Yunanistan’dan izin alınması gerektiğini, bunun ise kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Musa, 2003 ile 2018 arasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Mısır, Lübnan ve İsrail ile ve Yunanistan’ın ise Mısır ile Türkiye’nin kıta sahanlığının ihlal eden anlaşmalar imzaladığına dikkati çekti.
Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmalarının da 2011’den itibaren bu ülkeler tarafından başlatıldığını ifade eden Musa, sınırları tanımlanmamış bir alanda bu faaliyetlerin yürütülemeyeceği yönündeki Türkiye’nin uyarılarının ve diyalog çağrılarının karşılık bulmadığını belirtti.
Musa, “Neticede Türkiye 2018’den itibaren kendi sondaj çalışmalarına başlamaktan başka çaresi kalmadı. Libya ile yapılan anlaşmanın da bu zaviyeden okunması gerekiyor, zira, kıta sahanlığımızda egemenlik haklarımızı ihlal eden çalışmalar yürütülürken bunlara seyirci kalamayız.” dedi.
Türkiye’nin Libya hükümeti ile yaptığı anlaşma ile ilgili sorusuna Libya hükümetinin Türkiye dahil 5 ülkeden yardım istediğini ve sadece Türkiye’nin bu yardıma olumlu yanıt verdiğini söyledi.
Musa, “Bunun arkasındayız. Bir taraftan Libya’da uluslararası meşruiyeti olan hükümeti savunuyormuş gibi yapıp, diğer taraftan Hafter desteklenemez. Bu bakımdan, Türkiye, Libya’da tarihi bir sorumluluk üstleniyor. Zira bu tarihi sorumlulukla Türkiye, Libya’ya huzur ve istikrar getirdi. Libya hükümeti ile silahlı kuvvetlerimizin burada birlikte çalışabilmesine imkan tanıyan bir anlaşma da imzaladık. Bu çerçevede, Libya’ya, etkileri sahada açıkça görülen askeri danışmanlarımızı gönderdik.” diye konuştu.