Hem ABD hem de Çin’in Pasifik bölgesindeki askeri varlıkları son yıllarda artış gösteriyor.
International Crisis Group, bölgedeki gerilime ilişkin, “Riskli Rekabet: ABD-Çin Kriz Yönetiminin Güçlendirilmesi” başlıklı bir rapor yayımladı.
Raporda, iki ülke arasında yaşanabilecek yanlış anlaşılmaların bölgeyi sürükleyebileceği felakete dikkat çekildi.
“Daha büyük boyutlu çatışmalara neden olabilir”
İki ülkenin Asya Pasifik’te artan askeri gücünün, yanlış anlamalar ve dikkatsizlik nedeniyle oluşabilecek kazalar sonucunda bölgede daha büyük boyutlu çatışmalara neden olabileceği ifade edildi.
Rapor, iki ülkenin Güney Çin Denizi ve Tayvan Körfezi’ni kapsayan bir alanda giderek artan askeri varlıklarının ve çok yakın mesafelerde sürdürülen hava ve deniz faaliyetlerinin olası bir çatışmaya zemin hazırladığını ortaya koydu.
2001’den bu yana ölümle neticelenen kaza yaşanmadı
Rapora göre, iki ülke arasında bölgede ölümle neticelenen en son kazanın tarihi 2001 olsa da o tarihten bu yana değişen dinamikler ve yeni çatışma alanlarının ortaya çıkması, tehdit boyutunu geçmişe göre daha yüksek seviyeye çıkardı.
Bölgede son ölümlü kazanın gerçekleştiği 2001’de ABD Hava Kuvvetleri’ne ait EP-3 keşif uçağının Çin ordusuna ait bir uçak jetiyle çarpışması Çinli pilotun ölümüyle sonuçlanırken, ABD’li pilotlar acil iniş yaparak hayatlarını kurtarmıştı.
ABD’nin özür dilemeyi reddetmesi
Kazada taraflar birbirini suçlamış, Çin tarafından ABD’nin kendi egemenlik haklarını çiğnemesi sonucu olayın meydana geldiği iddia edilirken, ABD kanadı ise çarpışmanın Çinli pilotun dikkatsizliği sonucunda meydana geldiğini belirterek olay sonrasında özür dilemeyi reddetmişti.
İki ülke son yıllarda bölgede daha aktif
Raporda, Çin’in donanmasındaki gemi sayısının 2000’den 2020’ye kadar 3 katına çıktığına (110’dan 360’a) işaret edilerek, 2021’in ilk üç ayında Çin tarafından son yılların en yüksek rakamı olan yaklaşık 120 tatbikatın gerçekleştirildiği ifade edildi.
ABD’nin kendi ulusal çıkarları için “bölgede varlık göstermesinin, bölgede var olmamalarına kıyasla daha riskli olduğu” felsefesiyle hareket ettiği kaydedilen raporda, özellikle bir önceki ABD Başkanı Donald Trump döneminden bu yana ABD’nin Güney Çin Denizi ve çevresindeki askeri faaliyet sayısının arttığı belirtiliyor.
Çin Savunma Sözcüsü tarafından bildirilen rakamlara göre, ABD’nin savaş gemilerinin faaliyetleri Nisan 2021’de bir önceki seneye göre yüzde 20, hava araçlarının ise yüzde 40 arttı. Aynı şekilde Güney Çin Denizi’ndeki ABD donanmasının serbest seyrüsefer sayıları 2015’te yılda bir iken, 2020’de bu sayının 10’a çıktığı aktarıldı.
Binin üzerinde keşif sortisi
Raporda yer alan, Pekin merkezli düşünce kuruluşundan alınan verilere göre ABD, bölgede 2020 ve 2021 yıllarında senede binin üzerinde keşif sortisi yaptı. Bu seferler ABD’ye Çin’in askeri eylemleri hakkında veri toplama ve kendi askeri varlığını hissettirme imkanı verdi.
ABD Pasifik Donanması’nın raporuna göre ise Çin ile ABD askeri deniz araçları arasında 2016-2018 yıllarında 18 güvenilir/profesyonel olmayan askeri karşılaşma yaşandı.
ABD uçaklarına müdahale
Bu karşılaşmaların en az 3’ünde Çin askeri güçleri, ABD gözlem uçaklarına güvenilir olmayan müdahalede bulundu.
Pentagon yetkililerine göre de 2020’nin mart ve mayıs aylarıında iki ülkenin hava araçları arasında gerçekleşen tatbikatlarda toplam 9 “endişe verici” kategorisinde çarpışma/karşılaşma meydana geldi.
Pekin ve Washington’ın dış politika yaklaşımları uzlaşma alanlarını azaltıyor
İki ülkenin farklı değer kümelerini ön plana alarak uluslararası meselelerde politika belirledikleri ve bu farklı yaklaşımların Rusya-Ukrayna Savaşı’nda bir kez daha karşı karşıya geldiği kaydedilen raporda, iki taraf arasındaki rekabetin, ortak meselelerdeki tutumlarına yönelik “uzlaşma alanını azaltan ve çatışma risklerini sınırlamayı zorlaştıran anlatılar ortaya koyduğu” ifade edildi.
Washington yönetiminin, Pekin’i Sincan, Hong Kong ve Tayvan gibi konu başlıklarında eleştirdiği hatırlatılan raporda, Çin’in, ABD’nin bu tutumu karşısında uzun yıllardır sahip olduğu “dış güçlerin Çin’e müdahale ederek politik sistemi değiştirebileceği” endişesinin nüksettiği vurgulandı.
ABD’nin Çin’i, yıllardır bayraktarlığını yaptığı uluslararası statükoya karşı koyabilecek “potansiyele sahip tek rakip” olarak gördüğü ifade edilen raporda, Çin’in ise bu bölgede gerçekleştirdiği askeri nüfuz artışını “ulusal güvenlik ve egemenliğini” koruyabilmek amacıyla yaptığı kaydedildi.
2020 sonbaharındaki olaylara yer verildi
Bu bağlamda bölgede gerilimin düşürülmesi için sağlanması gereken iletişim kanallarının son yıllarda kapalı olduğu belirtilen raporda, iki ülke savunma bakanlarının Ağustos 2020-Nisan 2022’de herhangi bir temasta bulunmadığına yer verildi.
İki ülke arasındaki iletişim noksanlığına örnek olarak 2020 sonbaharındaki olaylara yer verilen raporda, bu tarihte ABD’nin, bölgedeki askeri faaliyetlerini kendisine karşı bir harekat planı olarak yorumlayan Çin’e bir heyet yollayarak gerilimi o gün için azaltmayı başardığına dikkat çekildi.
Gereğinden daha yüksek perdede bir aksiyona itebilir
Raporda, ihtilaflı bölgelerde oldukça yakın mesafelerde aktif olarak görev yapan iki ülkeye ait hava ve deniz askeri güçlerinin olası bir kazasının ya da çarpışmasının büyük çaplı çatışmaya dönüşebileceği değerlendirmesinde bulunuldu.
Bölgede artan rekabetin karar alıcıları karşı tarafın faaliyetlerinin düşmanca bir anlam içerdiğini düşünmeye sevk edebileceğine işaret edilen raporda, ortaya çıkabilecek olası bir kazanın iki ülkenin ulusal kamuoyundan gelen baskıyla karar alıcıları gereğinden daha yüksek perdede bir aksiyona itebileceğinin altı çizildi.
Eski önleyici uygulamalar yeni dönem şartlarına uyumlu değil
Raporda, olası çatışmaları önlemek için 1998’de Deniz Askeri Danışma Anlaşması (MMCA) ve 2014’te Davranışların Kuralları isimli mekanizmaların uygulamaya konduğu, bunların yanı sıra 1998’de başkanlar arası ve 2008’de savunma birimleri arasında telefon hatlarının mevcut olduğu anımsatıldı.
Ancak araştırmada tüm bu yürürlükteki çatışma önleyici mekanizmaların uygulamada sorunlar barındırdığı, yeni dönemin artan askeri ve teknolojik gelişmeler karşısında yetersiz olduğu vurgulanarak, yeni ortaya çıkan ihtilaf alanları için yetersiz oldukları değerlendirmesinde bulunuldu.
Acil hat benzeri iletişim kanalı önerisi
AA’nın haberine göre, raporda, büyük çaplı bir çatışmaya engel olunması için Pekin ve Washington yönetimleri arasında oluşturulacak yüksek seviyede “acil hat” benzeri iletişim kanalı ve deniz yol kuralları düzenlenmesinin faydalı olabileceği belirtildi.
Bu olası önlem tavsiyelerinin yanı sıra iki ülke arasında ortak kriz simülasyonlarını da içeren daha fazla diyalog kanalının uygulamaya konulmasının da bir alternatif olabileceğine işaret edilen raporda, olası kriz anlarında iki ülke arasında niyetlerin ortaya koyulacağı sinyalleşme sisteminin ortaya çıkarılmasının kriz yönetiminde oldukça kolaylaştırıcı etkisinin olacağı vurgulandı.