Polifenoller, birçok bitki bazlı gıdada bulunan doğal bileşiklerdir ve sağlığınız için harikadır. Polifenoller, birçok bitki bazlı yiyecek ve içecekte bulunan mikro besinlerdir. Antioksidan özelliklere sahiptirler, bu nedenle oksidatif stres ile ilişkili birçok yaygın hastalığın önlenmesinde rol oynayabilirler.
Oksidatif stres vücutta çok sayıda serbest radikalin vücudun doğal onarım sistemlerine baskın çıkmasıyla oluşur. Serbest radikaller, eşit olmayan sayıda elektrona sahip oksijen içeren moleküllerdir. Bu onları kararsız hale getirir, bu yüzden garip olanı ile eşleşmek için bir elektron ararlar. Bu nedenle serbest radikaller diğer moleküllerle kolayca reaksiyona girerek oksidasyona yol açar. Oksidatif hasar, birçok kronik hastalığın ana nedenidir.
Antioksidanlar, serbest radikallere bir elektron bağışlayarak çalışırlar. Bu bağış, serbest radikali daha az reaktif hale getirir, ancak antioksidanın kendisi stabil kalır. Bu sistem düzgün çalışmadığında, vücudunuz belirli hastalıklara daha yatkındır. Polifenoller insan vücudunda en bol bulunan antioksidandır ve bitkisel gıdalardan gelirler. Gıdalarda yüzlerce polifenol tespit edilmiştir. İki ana türü vardır: önerilen diyet alım miktarınız günde yaklaşık bir gram olan flavonoidler ve fenolik asitler.
Farklı polifenol türleri ve bunların besin kaynakları
Polifenoller, meyve ve sebzelerin bazı parlak ve canlı renklerinden sorumludur.
Flavonoidler Soğan, çay, elma, turunçgiller, kırmızı meyveler, soya fasulyesi, üzüm ve kakao da bulunur.
Fenolik asitler Meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar, tahıllar ve kahvede bulunur.
Diğer polifenoller Üzüm, kırmızı şarap, çilek, ahududu, keten, susam ve tahıllarda bulunur.
Polifenoller hastalığı nasıl önler?
Antioksidan özelliklerinden dolayı polifenoller, yaşlanma ve dejeneratif hastalıkla ilişkili oksidatif hasarı sınırlayabilir. Bu, yaşlandıkça kanser, kardiyovasküler hastalık ve diyabet tip II gibi daha sık görülen hastalıkların gelişme riskinin polifenoller gibi antioksidanlarla azaltılabileceği anlamına gelir.
Kalp hastalığı dünya Sağlık Örgütü’ne göre kardiyovasküler hastalık, dünya çapında bir numaralı ölüm nedenidir. Yine de, kardiyovasküler hastalık vakalarının çoğu, kötü beslenme, fiziksel hareketsizlik, sigara ve alkol tüketimi gibi belirli davranışları değiştirerek önlenebilir.
Tip II diyabet tıpkı kardiyovasküler hastalık gibi önlenebilir. Polifenollere ve bunların hastalığı önlemeye yardımcı olma yeteneklerine işaret eden önemli kanıtlar vardır. Resveratrol, quercetin, kateşinler ve antosiyaninler gibi bazı polifenollerin kandaki kötü kolesterol seviyelerini düşürdüğü gösterilmiştir. Ayrıca, her ikisi de tip II diyabet gelişiminde rol oynayan kan şekeri seviyelerini düşürürler. Diyet flavonoidleri, diyabetle mücadelede özellikle önemlidir. Bunun nedeni, yalnızca iltihap önleyici etkilere sahip olmalarının yanı sıra hem glikoz (şeker) hem de lipid (yağ) metabolizmasını iyileştirmeleridir.
Kanser polifenollerin anti-enflamatuar ve antioksidan etkileri olduğunu biliyoruz, bu da kanseri önlemeye yardımcı olabilecekleri anlamına gelmelidir. Aslında bilim adamları, kanser hücresi büyümesini değiştirebilecekleri keşfedildiğinden, polifenollere olan ilgilerini artırdılar.
Polifenoller, bağırsaklarınızdaki Bifidobakterileri besledikleri için prebiyotik olarak kabul edilir. Bu nedenle, bakteri popülasyonunu artırarak bağırsaklarınızın sağlığını geliştirirler. Bazı polifenollerin antioksidan özellikleri, aynı zamanda onları iltihaplı bağırsak hastalıklarının tedavisi için umut verici adaylar haline getirmektedir.