Bundan binlerce yıl önce vahşi kurtlardan ve yırtıcı kedigillerden bazıları ateş kullanmayı bilen ve etrafa sıkça kemik, et kalıntıları atan insan türüne yakınlaşmayı tercih ettiler. Bunlar çoğunlukla kendi başlarına avlanmakla uğraşmak istemeyen, belki azıcık beceriksiz belki de birazcık tembel olanlardı. Biz insanlar da uysal, sakin olanların yanımızda kalmalarına izin verirken; saldırgan, tehlikeli olanları uzaklaştırdık.
Lakin bir yerde ip koptu… Fayda amacından uzaklaşmayı zaten teknoloji ile tahmin ediyorduk lakin bencilliğimizi bu kadar da abartabileceğimizi kimse tahmin edemezdi!
Özellikle köpekler, ilk evcilleştirildikleri çağlardan beri amacından çıkalı çok oldu. Artık sadece sevmek için bakıyoruz!
Köpek cinslerinin ortaya çıkışı da aslında ihtiyaçlardan ötürüydü… Lakin bu da değişti!
Temel olarak İngilizlerde başlayan bu “köpek cinsi üretme” modası, üst sınıf için adeta bir hobi gibiydi.
Elbette insanlık çoban köpeği olarak iri, güçlü köpekleri birbiriyle çiftleştirmiş ve en iyilerini ayırarak muhteşem cinsler türetmişti. Av için hızlı koşanlar; yüzmeyi sevenler diye çeşitlendi. Hepsi de ihtiyaçtı.
1800’lerin sonunda ise artık “ilginç” görünümlü köpekler süs gibi üretiliyordu. Ufak tefek olması, komik suratlı olması, yumuşak ve uzun tüyler elbette ilgi çekiciydi.
Üretim aşamasında, deney gibi çiftleştirilen binlerce köpekten kaç tane yavrunun telef edildiğini tahmin dahi edemeyiz. Şu an için ise elimizde bu tuhaf, komik, minnoş köpekler var. Kötü bir sonuç değilmiş gibi duruyor, değil mi?
Değil! Maalesef ki görüntülerine eriyip gittiğimiz bu köpek ve kedi cinslerinin arka planında acı gerçekler var.
Pug cinsiyle başlayalım mesela… Aşırı şirin, basık suratları onları dayanılmaz yapıyor değil mi? Oysa bu şirin dostlarımız, kendilerini şirin yapan bu basık surat sebebiyle hayatları boyunca nefes problemleri yaşıyorlar. Burunları bir Doberman, bir çomar, bir Rottweiler gibi iyi çalışamıyor.
Ciltleri de fazlasıyla alerjen, bağırsak problemleri son derece yaygın… En önemli konu da gözleri. Göz hastalıklarına çok açıklar genetik olarak. Hatta, tasmasının sert çekilmesi ve baskı uygulanması sonucunda göz küresinin yerinden fırlaması bile çoğu zaman ihtimaller arasında gerçekleşebiliyor.
Yani onları “şirin” yapan her şey, aslında başlı başına acı sebebi.
Gelelim bir diğer şirin dost, Bulldog cinsine…
Ömürleri 8-10 yıl arası. Sağlıklı bir köpeğinki ise 15 yıla kadar gitmeli oysa…
Bulldogların da ilk üretilemeye başladıkları tarihten beri “kalite standartı” basık ve kısa burun ile belirleniyor. Bu da nefes problemleri demek. Bulldoglar nefes almakta ve beden ısılarını kontrol etmekte zorlanıyor, bağırsak problemleri yaşıyor ve sonuç olarak “hareketsiz, sakin” karakter özellikleriyle biliniyorlar.
Giderek “büyük kafa, küçük kalça” sahibi olarak üretilen bu cins köpeciklerin doğal doğum yapmaları da çok zor…
Satın aldığınız çoğu pug, pitbull ve benzeri cinsler, sezaryen yöntemi ile yavruluyorlar.
Sırf “daha şirin, şapşal suratlı” yavru sahip olmak istediğimiz için bu hayvanlar çiftleştirilip, doğuruyor doğuruyor ve doğuruyorlar.
Gelelim bu defa da anatomik olarak harika olmalarına rağmen elimizde acı çeken bir diğer cinse…
Huskyler, Sibirya kurtları… Buzdolabına girmek istemeleri çok şirin bir hareket gibi mi duruyor?
Bu hayvanlar, sıcak ülkelerde, sırf yanımızda vahşi ve güzel görünümlü bir hayvan taşıma arzumuzdan dolayı hayatları boyunca DARLANIYORLAR.
Muhteşem avcılar olan tazıların da, sırf yanımızda taşımak için minyatür versiyonlarını istemişiz… Sonuç: İtalyan tazısı!
Son derece zarif, hoş, uysal bir köpecik bu. Bildiğimiz tazı cinsinin tam anlamıyla küçültülmüş hali.
Sorun nerede mi? Sorun, İtalyan tazısının incecik kemiklerinin bir yatak yüksekliğinden zıpladığında dahi kırılacak kadar narin ve zayıf olması. Evde yalnız bırakmamanız gereken türlerden sadece biri!
Bacakları neredeyse kulakları kadar kısa olan şirin Corgi cinsleri de kalça ve bel problemlerine mahkum.
Hiçbir zaman bir sokak köpeği dediğimiz çomar kadar sağlıklı ve atletik olamayacak.
Gelelim kedilere… Scottish Fold mesele, aşşşşırı şirin değil mi? O büzüşük minik kulakları inanılmaz! En kötü ne olabilir ki?
Sadece kulak kıkırdağında gibi görünen bu “şirin tuhaflık” aslında vücuttaki eklem kıkırdaklarında da benzer sorunlara işaret ediyor.
Bacakları kısa, erken yaşta kemik ağrıları yaşamaya başlıyorlar ve sonuç olarak “sakin” kediler oluyorlar.
Aslında enerjik olamayacak kadar acı çektiklerinden.
1970 yılında İngiliz genetik bilimci Oliphant Jackson bunu açıkça ispat etti ve 1990’lerden beri de dünyadaki pek çok veteriner Scottish Fold cinsinin üretilmesinin etik olmadığı konusunda kanaat getirdi. Lakin dinleyen kim?
Göz, cilt, bağırsak problemleriyle yaşayıp duran bir cins de İran kedisi…
Pug, Bulldog gibi köpek cinsleriyle aynı kaderi paylaşıyor. Şirin görünen burun, sıkıntı yaratıyor. Yine “koca kafa, küçük kalça” denklemi onlar için de geçerli.
Burunlarının üstünde sıkışan deri sıkça mantar ve enfeksiyon problemleri yaratıyor. Dikkatli bakılsa ve temizlense dahi, derdini anlatamayan bu canlılar için nasıl bir rahatsızlık olduğunu siz düşünün.
Peki ne yapmalı? Acı çekiyorlar diye bu cinslere bakmayacak mıyız? Elbette mesele hayır!
Mesele şu ki; bu cinsler sırf biz “şekil” hayvanlara sahip olmak istediğimiz için üretiliyorlar. Altını çiziyoruz: Çoğu doğal doğum dahi yapamıyor. Belki 50 lira, belki 200 lira gibi bu sektöre göre “küçük” rakamlar veriyor olsanız da, bir şekilde ticaretin parçası olduğunuz sürece bu kısır döngü devam edecek.
Satın almayın, sahiplenin, hayvanlarınızı kısırlaştırın. Çözüm bu.
Bu yüzden satın almamanızı, sevgi ihtiyacınızı da barınakları dolduran ve size gerçek anlamda ihtiyaç duyanlardan gidermenizi tavsiye ediyoruz.
Havada taklalar atan, enerjik, yaramaz bir tekir yerine sakin bir Scottish Fold isteyebilirsiniz elbette. Lakin ya o kedicik acı çektiği için böyle yapıyorsa?
Şöyle düşünün; hayatı boyunca acı çekeceği hastalıkları olan bir insanın, sırf çok şirin gözüküyor diye sürekli çoğaltıldığını! Ne kadar etik bulurdunuz bunu?
Barınaklar ve sokaklar sevginize muhtaç canlılarla dolu…
Dünyaya acı değil; sevgi katın!