Allah Resulü’nün ‘her şeyden daha değerli, güzel bir sure’ olarak tanımladığı bir sure olan Fetih suresi, Kur’an-ı Kerim’in kırk sekizinci suresidir. Hicretin 6. yılında, Hudeybiye’den Resulallah’ın dönüşü sırasında Medine ve Mekke arasında inmiştir.
Yirmi dokuz ayetten oluşan bu sure adını, 1, 18 ve 27. ayetlerde geçen ”feth” kelimesinden almıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve ashabının Medine’ye dönüşü sırasında nazil olduğu belirtilmektedir. Bir fetih ve büyük fetih manalarına gelen bu kelimeyle Mekke’nin fethedileceğine işaret edilmiştir.
Müslüman alemi için oldukça önemli olan Fetih Suresi, Ramazan ayında olmamız nedeniyle en çok araştırılan sureler arasında yer alıyor.
Bu mübarek ayda Fetih Suresi’ni okumanın faziletleri ve ayrıca Türkçe-Arapça okunuşu ve anlamı merak ediliyor.
Peki, Ramazan’da Fetih Suresi okumanın fazileti nedir? İşte, Fetih Suresi Türkçe Arapça okunuşu ve anlamı…
FETİH SURESİ OKUMANIN FAZİLETİ NEDİR?
Kur’an-ı Kerim’de yer alan tüm surelerde olduğu gibi Fetih Suresi’nde de çok mühim bilgiler yer almıştır. Hadis kaynaklarında, Fetih Suresi fazileti ile ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır.
Fetih Suresinin fazileti hakkında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v), şu açıklamayı yapmıştır:
“Bu gece bana, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha değerli ve güzel bir sûre gönderildi.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bunu söyledikten sonra Fetih sûresini okumuştur. (Buhârî, “Tefsîr”, 48/1).
FETİH SURESİ KONUSU NEDİR?
Kur’an-ı Kerim’in kırk sekizinci suresi olan Fetih Suresi, 29 ayettir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ve ashabının Medine’ye dönüş yolu sırasında indiği rivayet edilmiştir.
İslam alemi için mühim bir yere sahip olan bu surede temel olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile Mekkeli müşrikler arasında gerçekleşen Hudeybiye Antlaşması’ndan söz edilmiştir. Suredeki 1, 18 ve 27. ayetlerde yer alan ”fetih” kelimesi ile Mekke’nin fethedileceği müjdesi verilmiştir.
FETİH SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahîm
- İnna fetahna leke fethan mubina.
- Li yagfire lekallahu ma tekaddeme min zenbike ve ma teahhare ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sıratan mustekima.
- Ve yansurekallahu nasran aziza.
- Huvellezi enzeles sekinete fi kulubil mu’minine li yezdadu imanen mea imanihim, ve lillahi cunudus semavati vel ard, ve kanallahu alimen hakima.
- Li yudhilel mu’minine vel mu’minati cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve yukeffire anhum seyyiatihim, ve kane zalike indallahi fevzen azima.
- Ve yuazzibel munafikine vel munafikati vel muşrikine vel muşrikatiz zannine billahi zannes sev’i aleyhim dairetus sev’i, ve gadiballahu aleyhim ve leanehum ve eadde lehum cehennem, ve saet masira.
- Ve lillahi cunudus semavati vel ard, ve kanallahu azizen hakima.
- İnna erselnake şahiden ve mubeşşiren ve nezira.
- Li tu’minu billahi ve resulihi ve tuazziruhu ve tuvakkıruh, ve tusebbihuhu bukreten ve asila.
- İnnellezine yubayiuneke innema yubayiunallah, yedullahi fevka eydihim, fe men nekese fe innema yenkusu ala nefsih, ve men evfa bi ma ahede aleyhullahe fe se yu’tihi ecren azima.
- Se yekulu lekel muhallefune minel a’rabi şegaletna emvaluna ve ehluna festagfir lena, yekulune bi elsinetihim ma leyse fi kulubihim, kul fe men yemliku lekum minallahi şey’en in erade bikum darren ev erade bikum nef’a, bel kanallahu bi ma ta’melune habira.
- Bel zanentum en len yenkaliber resulu vel mu’minune ila ehlihim ebeden ve zuyyine zalike fi kulubikum ve zanentum zannes sev’i ve kuntum kavmen bura.
- Ve men lem yu’min billahi ve resulihi fe inna a’tedna lil kafirine saira.
- Ve lillahi mulkus semavati vel ard, yagfiru li men yeşau ve yuazzibu men yeşau, ve kanallahu gafuren rahima.
- Se yekulul muhallefune izentalaktum ila meganime li te’huzuha zeruna nettebi’kum, yuridune en yubeddilu kelamallah, kul len tettebiuna kezalikum kalallahu min kabl, fe se yekulune bel tahsudunena, bel kanu la yefkahune illa kalila.
- Kul lil muhallefine minel a’rabi setud’avne ila kavmin uli be’sin şedidin tukatilunehum ev yuslimun, fe in tutiu yu’tikumullahu ecren hasena, ve in tetevellev kema tevelleytum min kablu yuazzibkum azaben elima.
- Leyse alel a’ma haracun ve la alel a’reci haracun ve la alel maridı harac, ve men yutııllahe ve resulehu yudhılhu cennatin tecri min tahtihel enhar, ve men yetevelle yuazzibhu azaben elima.
- Lekad radiyallahu anil mu’minine iz yubayiuneke tahteş şecereti fe alime ma fi kulubihim fe enzeles sekinete aleyhim ve esabehum fethan kariba.
- Ve meganime kesireten ye’huzuneha, ve kanallahu azizen hakima.
- Vaadekumullahu meganime kesireten te’huzuneha fe accele lekum hazihi ve keffe eydiyen nasi ankum, ve li tekune ayeten lil mu’minine ve yehdiyekum sıratan mustekima.
- Ve uhra lem takdiru aleyha kad ehatallahu biha, ve kanallahu ala kulli şey’in kadira.
- Ve lev katelekumullezine keferu le vellevul edbare summe la yecidune veliyyen ve la nasira.
- Sunnetellahilleti kad halet min kabl, ve len tecide li sunnetillahi tebdila.
- Ve huvellezi keffe eydiyehum ankum ve eydiyekum anhum bi batni mekkete min ba’di en azferekum aleyhim ve kanallahu bi ma ta’melune basira.
- Humullezine keferu ve saddukum anil mescidil harami vel hedye ma’kufen en yebluga mahıllehu, ve lev la ricalun mu’minune ve nisaun mu’minatun lem ta’lemuhum en tetauhum fe tusibekum minhum maarratun bi gayri ilm, li yudhılallahu fi rahmetihi men yeşau, lev tezeyyelu le azzebnellezine keferu minhum azaben elima.
- İz cealellezine keferu fi kulubihimul hamiyyete hamiyyetel cahiliyyeti fe enzelallahu sekinetehu ala resulihi ve alel mu’minine ve elzemehum kelimetet takva ve kanu e hakka biha ve ehleha ve kanallahu bi kulli şey’in alima.
- Lekad sadakallahu resulehur ru’ya bil hakk, le tedhulunnel mescidel harame inşaallahu aminine muhallikine ruusekum ve mukassırine la tehafun, fe alime ma lem ta’lemu fe ceale min duni zalike fethan kariba.
- Huvellezi ersele resulehu bil huda ve dinil hakkı li yuzhirehu aled dini kullih, ve kefa billahi şehida.
- Muhammedun resulullah, vellezine meahu eşiddau alel kuffari ruhamau beynehum terahum rukkean succeden yebtegune fadlen minallahi ve rıdvanen simahum fi vucuhihim min eseris sucud, zalike meseluhum fit tevrat, ve meseluhum fil incil, ke zer’in ahrece şat’ehu fe azerehu festagleza festeva ala sukıhi yu’cibuz zurraa, li yagiza bihimul kuffar, vaadallahullezine amenu ve amilus salihati minhum magfireten ve ecren azima.
FETİH SURESİ TÜRKÇE ANLAMI
Rahman ve Rahim olan Allah’ın (c.c) adıyla
- Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.
- Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir.
- Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.
- İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilendir, herşeyi hikmetle yapandır.
- Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.
- Ve o Allah hakkında kötü zanda bulunan münâfık erkeklere ve münâfık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelmiştir. Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!
- Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 8 – Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
- Ki, Allah’a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O’na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O’nu tesbih edesiniz.
- Herhalde sana bey’at edenler ancak Allah’a bey’at etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.
- Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
- Kim Allah’a ve Rasulüne iman etmezse şüphesiz biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
- Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir…
- Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar: “Bırakın biz de arkanıza düşelim.” diyeceklerdir. Onlar, Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size: “Bizi kıskanıyorsunuz.” diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir.
- A’rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
- Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah’a ve peygamberine itâat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
- Andolsun o ağacın altında (Hudeybiye’de) sana bey’at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır.
- Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
- Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.
- Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah’ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye kâdirdir.
- Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
- Allah’ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
- Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle, mümin kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle bir vebalin altında kalmanız ihtimali olmasaydı, Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
- O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilendir.
- Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.
- Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter.
- Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.