Real Madrid’in ‘kral’ anlamındaki ‘real’ sıfatı, seri sonunda adını 4. kez son 4 takım arasına adını yazdıran Anadolu Efes’in omuzlarına çok yakıştı.
Maçı getiren son üçlüğü sokan Simon’un eline sağlık… Ve kazandıkları son iki maçta sakat olduğun için oynamayan Tavares’i kritik anlarda sahada tutarak bize açık saha oynama alanı açan koç Pablo Laso’ya; tuttuğun altın olsun!.. Tavares oynayınca biz de Sertaç Şanlı ve Bryant Dunston ile iki uzunlu beşlerle oynayarak dışardan isabetsiz olduğumuz gecede pota altı dengesini kurabildik. Sonuna kadar oynamasını sabırla beklediğimiz Larkin uzun süre sıfır çekerken, maçı ve geceyi kurtaran Singleton oldu.
Ergin Ataman da formsuzdu aslında. ‘Koş koş at’ hücum yapısıyla takımın ritmini yükseltip geçiş oyunlarıyla kolay sayılar bulacak şekilde kullanmak yerine ekibini yarı saha set basketboluna kasarak, rakibi Madrid’de galibiyete taşıyan 1-2-2 değişken alan savunmasına yine çözüm üretemedi…
ÜÇÜNCÜ ÇEYREĞİN EFENDİSİYİZ
Seride yüzde 58 üçlük sokan Beaubois yanında otururken, kırılma anlarında dökülen ve kendiyle savaşan Larkin’deki ısrar, az daha geceye mâl oluyordu. Güya savunmaya ağırlık veriyorduk ama köşelerden Trey Thompkins milyoner oldu.
3. çeyrekte rakibi yakalayarak öne de geçtik ama kıramadık maçı. Tüm olumsuzluklara rağmen son çeyreğe 2 sayı önde girdik. Micic ve Simon’un son dakika oynama becerileri veteran Llull ve Fernandez’e bu kez galip geldi. Madrid’de olduğu gibi oyunu çirkinleştiremeyince, 9 kez Dörtlü Final oynamış takım, tacı ve tahtı İstanbul’da bıraktı.
Köln’de takım oyunu kıvamında oynarsak, CSKA’yı yarı finalde eleyip final oynarız.