Bakan Taçoy, 7 Ekim’de Güzelyurt-1 kuyusunda sondaj çalışmalarına yeniden başlayacak olan Yavuz sondaj gemisinin bölgeye geri dönmesi ve Doğu Akdeniz’de hidrokarbonlar konusunda yaşanan gelişmelerle ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
KKTC ile Türkiye arasında 1950 ve hatta daha öncesiden hiç kopmayan bağlar olduğunu belirten Taçoy, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında bu bağların daha da güçlendiğini söyledi.
Taçoy, bu süreç içerisinde tek güvendikleri yerin Ada’nın garantörlerinden Türkiye olduğunu dile getirerek, “Türkiye ile birlikte hareket etmek bizim en büyük hedef ve gayemizdir.” dedi.
Uzun yıllardır süren Kıbrıs meselesinin yanı sıra, 2000’li yılların başlarından itibaren hidrokarbon ve doğalgaz konusunun bölgede ortaya çıktığını kaydeden Taçoy, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) bu konuda 1974’teki gibi tek başına hareket etme ve Ada’yı tek başına idare etme niyetinde olduğunu söyledi.
Taçoy, GKRY’nin 1974’ten hiçbir şekilde ders almadığının altını çizerek, “(GKRY) Yine darbe ve kendi başına kalkışmayla Mavi Vatan dediğimiz, hem KKTC’nin hem anavatan Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesinde hak iddia ettiğimiz sular içerisinde tek yanlı olarak ihalelere devam etmiş, bizim Cumhurbaşkanlarımızın sunduğu önerileri hiçbir şekilde kabul etmemiştir. Bu ihalelerin (Rum tarafının hukuksuzca uluslararası şirketlere gaz arama yetkisi vermesi) gerçekleşmesi için kendi başlarına bir hareketi ortaya koymuşlardır. (Rumlar) Doğu Akdeniz’de bulunan zenginliklere tek başlarına sahip çıkmaya çalışıyorlar.” diye konuştu.
Yavuz sondaj gemisinin Karpaz’dan sonra sondaj çalışmaları için ikinci görev yeri Güzelyurt-1 kuyusu mevkine hareket ettiğini söyleyen Taçoy, buranın Ada’nın en güneybatı noktasında yer aldığını belirtti.
Taçoy, Güzelyurt-1’in GKRY’nin tek taraflı olarak ilan ettiği 13 parselden 7’ncisinin içerisinde bulunduğunu hatırlatarak, GKRY’nin burada İtalyan Eni ve Fransız Total şirketlerine ihale yöntemiyle araştırma yapma hakkını verdiğini ifade etti. Taçoy, bu bölgede çatışan sular varsa bile, Türk halkının buradaki haklarına sahip çıkabileceğini söyledi.
“Rumlar çağrılarımıza her zaman krizle cevap vermişlerdir”
Rumların, Türk tarafının tüm ikazlarına ve “gelin bunları birlikte yapalım” çağrısına rağmen, hadlerini aştığını ve hala Türk tarafının önerilerine sıcak bakmadığına değinen Taçoy, “Rumlar, birliktelik çağrılarımıza hiçbir zaman doğru düzgün bir yanıt vermemişler, her zaman bir krizle cevap vermişlerdir. Yavuz’un Doğu Akdeniz’e doğru yola çıktığı perşembe akşamı yine bir krizle cevap verdiler ve dediler ki, ‘Hem Yavuz gemisini hem mürettebatını tutuklarız.’ Unutmasınlar ki Yavuz gemisi Türk donanmasıyla korunmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Taçoy, Türkiye’nin, daha fazla gemi almak için gayret gösterdiğini ve ileride daha fazla gemiyi bölgeye getireceğini belirtti.
“Sondaj çalışmalarının duracağı diye iş mevzu bahis değil”
Yavuz ve Fatih’in almış olduğu görevin kararlılığının ocak ayına kadar devam edeceğini kaydeden Taçoy, şöyle devam etti:
“Yavuz’un ocak ayına kadar yapacağı bu işlemden sonra yine bir dinlenme dönemi olacak. Bu dinlenme döneminden sonra bir başka lisanslanmış ve KKTC ile TPAO imzalanmış olan anlaşma çerçevesindeki bir başka parsele geçerek, çalışmalarına devam edecektir. Bu, bizim en doğal hakkımızdır ve bunu da her şekliyle korumaya ve devam ettirmeye gayret edeceğiz. Kesinlikle bu sondaj çalışmalarının duracağı diye iş, mevzu bahis değil. Güney Kıbrıs’a vermiş olduğumuz önerileri kabul etmedikleri sürece bu kararlılığımız elbette devam edecek. Biz, bu Mavi Vatan’daki hakkımızı kendimiz arayıp, bulacağız.”
Türk tarafının araştırma ve sondaj gemilerinin özel bir şirketin gemisiyle karşı karşıya geldiği takdirde bir şey olmayacağını belirten Taçoy, bir donanmayla karşı karşıya gelse dahi Türk donanmasının zaten orada olduğunu, gerekli yanıtı vererek, Yavuz’un yanına kimseyi yaklaştırmayacağını vurguladı.
Taçoy, Türkiye’nin gücünün Akdeniz’de hissedilir pozisyonda olduğunu ve Türkiye gibi güçlü bir devlet kararlılığını gösterdikçe buralarda bu hak aranabileceğini söyledi.
“Rum tarafı hadsiz”
GKRY yönetiminin haddini bilmesi gerektiğinin altını çizen Taçoy, “Rum yönetimi şu anda hadsizce davranıyor. KKTC yönetimi ve anavatan Türkiye’nin haklarını ihlal ediyor. Bu ihlalin sonucuna katlanacaktır. Karşı karşıya gelmeyle hiçbir şey olacağı yoktur. Onun için biz bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.” dedi.
Taçoy, Doğu Akdeniz’de zengin doğal kaynakların var olduğunu ancak bunun bir ekonomik değere dönüşmesi için bir çalışma yapılması gerektiğini söyleyerek, önemli olan kaynağın var olmasının değil, yeryüzüne çıkarılması ve pazarlanması olduğuna vurgu yaptı.
Bakan Taçoy, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Eastmed isimi bir boru hattıyla İsrail’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Yunanistan’a ve hatta İtalya’ya çekecekleri, yaklaşık 1500 metrelik bir boru hattıyla bunu taşıma arzusu içerisinde olduklarını söylüyorlar. Bu mümkün müdür? Buradan çıkacak doğalgaz o kadar fazla mıdır ki, bu kadar büyük bir yatırımı kaldırabilsin? Bence hayır. Ne bu işin olabilirliği ne de fiziksel olarak olabilirliği var. GKRY, Türkiye ve Avrupa’ya bir başka koridor alternatifi yaratarak, Türkiye’nin elinde bulundurduğu enerji koridorunu Türkiye’nin elinden almak istediğini gösteriyor. Türkiye’ye ekonomik olarak zarar verme arzusunda olduğunu gösteriyor. Eğer, İsrail, Mısır ve GKRY de dahil bu çevrede bulunan diğer ülkeler, elindeki doğalgazı satmak isterse bunu Kıbrıs Adası üzerinden Türkiye, Türkiye’den de doğalgaz boru hattı vasıtasıyla ilgili ülkelere, Avrupa’ya satabilecek noktada olduklarını kabul etsinler.”
Doğu Akdeniz’de güvenli ortam Türkiye ile sağlanacağının altını çizen Taçoy, Ada etrafındaki diğer ülkelerin elindeki doğalgazı da taşıyabilmek için en akıllıca işin, Türkiye’deki doğalgaz ve enerji koridorunu kullanarak, Avrupa’ya ulaşmak olduğunu kaydetti.
Taçoy, Kıbrıs veya Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon meselesinde bir gelişme olursa, şayet Rum ve Türk tarafı anlaşırsa, Rumların Doğu Akdeniz’de lisans vererek, anlaşma imzalamış olduğu uluslararası şirketlere Türk tarafının tavrının aynı olcağını söyledi.
Türk tarafının yapılan anlaşmaların tümüne saygı göstereceğini belirten Taçoy, “Doğu Akdeniz’de çıkacak olan kaynağın neticesi bir yere bağlanmazsa, çıkacak olan gazdan GKRY’ye kalacak olan gelirin paylaşılması anlaşma içerisinde olmazsa, o şirketlerin malı satılmayacak. Bu kadar basit. Eğer siz anlaşmaya oturmazsanız bir sonuç çıkmayacak. Bir anlaşma neticesinde ancak bu olacak.” diye konuştu.