Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Türkiye Milli Komitesi Genel Müdürü İnci Haseki, COVID-19 krizi ne kadar uzun sürerse çocukların eğitimi, sağlığı, beslenmesi ve esenliği üzerindeki etkisinin o kadar derin olacağını belirtti. “Çocukların rutin aşılardan mahrum kalmaları sonucunda normalde önüne geçilebilir hastalık ve ölümler, koronavirüsün yol açacağı kayıplardan çok daha fazla olabilir. Rutin aşılamanın kesintiye uğraması 2021 yılı ve sonrasında daha çok salgının ortaya çıkmasına yol açabilir” diyen Haseki, şunları anlattı:
“Çocuklar COVID-19’dan daha az etkileniyor gibi görünse de herhangi bir krizde olduğu gibi en çok çocuklar etkilendi. Salgın tüm dünyada eşitsizlikleri ve yoksulluğu arttırdı, sağlık hizmetlerine ve insani yardıma ihtiyaç duyan kişi sayısı katladı. Halihazırda dünya çapında her beş kişiden sadece üçü bir el yıkama noktasına erişebiliyor, okulların yüzde 43’ünde su ve sabunun bulunduğu bir el yıkama alanı yok. Salgının etkisiyle düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde mahrumiyet yaşayan çocuk sayısında yüzde 15 artış yaşanarak, yoksul çocuk sayısına 150 milyon daha eklendi. Zaten zor durumdaki ülkelerde gıda güvensizliği artarken, çocuklarda görülen akut yetersiz beslenme oranları da tırmanışa geçti.
ARTIŞ ÖZELLİKLE 5 YAŞ ALTI ÇOCUK ÖLÜMLERİNİ VE SAĞLIĞINI ETKİLEYEBİLİR
Kriz ne kadar uzun sürerse, çocukların eğitimi, sağlığı, beslenmesi ve esenliği üzerindeki etkisinin de o kadar derin olacak. Aşılama dahil olmak üzere sağlık hizmetlerindeki kesintiler ve artan yoksulluğun getirdiği yetersiz beslenmedeki artış özellikle beş yaş altı çocuk ölümlerini ve sağlığını etkileyebilir. Dünya genelinde öğrencilerin yüzde 90’ı okulların kapatılmasından olumsuz etkilendi ve okul çağındaki çocukların üçte birinden fazlası uzaktan eğitime erişim imkânından mahrum kaldı. Evinde internet bağlantısı olan her bir çocuk için, internet bağlantısı olmayan iki çocuk var. Okul dışı kalmış çocukların sayısını azaltmak için büyük mücadeleler vermemize rağmen bu çocukların sayısı 24 milyon artış göstererek yıllardır karşılaşmadığımız bir seviyeye ulaştı. Uzaktan eğitime katılımın mümkün olduğu durumlarda bile akranlarından uzak olan çocukların hareketlilikleri azalıyor ve bunun neticesinde çocuklar fiziksel zindeliklerini kaybediyor ve duygusal açıdan stres belirtileri gösteriyor.
Çocukların evde internet bağlantısı olsa bile ev işleri yapma veya çalışma baskısı, evde yeterli sayıda cihaz olmaması veya çevrimiçi fırsatlara nasıl erişileceğinin anlaşılmaması gibi nedenlerle bu bağlantıya erişemeyebiliyor, ailelerin çocuklarını güvende tutmak için yeterli hazırlığa sahip olmadığı durumlarda çevrimiçi güvenlikle ilgili sorunlar da görüldü. Okulları kapalı olan bazı dezavantajlı çocukların evde şiddet görme olasılığı da arttı. Okul yemeklerinin yokluğunda yoksul çocuklar gıdaya erişemiyor ve beslenmeleri kötüleşiyor. Uzaktan eğitime katılamayan dezavantajlı çocuklar okulların sunduğu sosyal güvenlik ağlarının yokluğunda ne yazık ki eğitimden kopabilir ve çocuk işçiliği, çocuk yaşta evlilik gibi istismar türlerine maruz kalabilir.
SALGIN RİSKİ DAHA DA BÜYÜTÜYOR
COVID-19 salgını aşının ne kadar kritik bir sağlık hizmeti olduğunu tekrar gösterdi. Aşılama her yıl 2 ila 3 milyon çocuğu kızamık, ishal ve zatürre gibi ölümcül çocukluk hastalıklarından kurtarıyor. Bugün hiç olmadığı kadar çok sayıda çocuk artık aşılanabiliyor ancak 2019’da yaklaşık 14 milyon bebek herhangi bir aşı olamadı. Yoksul ve dezavantajlı çocuklar arasındaki düşük aşılama seviyeleri, anne ve çocuk sağlığının diğer tüm alanlarında elde edilen kazanımları tehlikeye atıyor. Ne yazık ki koronavirüs salgını, riski daha da büyütüyor. Çocukların rutin aşılardan mahrum kalmaları sonucunda normalde önüne geçilebilir hastalık ve ölümler, koronavirüsün yol açacağı kayıplardan çok daha fazla olabilir. 2020’nin yaz aylarında 77 ülkede gerçekleştirilen bir UNICEF araştırması, ülkelerin neredeyse yüzde 68’inin çocuklara yönelik sağlık kontrollerinde ve bağışıklama hizmetlerinde az da olsa kesinti bildirdiğini ortaya koyuyor. Temmuz 2020 verilerine göre koronavirüs salgını boyunca örneğin en az 30 kızamık aşısı kampanyası ya iptal edildi ya da iptal edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Rutin aşılamanın kesintiye uğraması 2021 yılı ve sonrasında daha çok salgının ortaya çıkmasına yol açabilir.
COVID-19 KRİZİNİN ETKİLERİ, ULAŞMAMIZ GEREKEN İNSAN SAYISINI VE İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZ KAYNAĞI ARTTIRDI
COVID-19 salgını, sürdürülebilir bir geleceğe dair odaklanılması gereken konuları net şekilde ortaya çıkardı. Dijital uçurumun kapatılması da dahil olmak üzere en savunmasız ve dışlanmış çocuklara öncelik vererek, öğrenme kriziyle mücadele etmek için küresel bir çaba gösterilmeli. Sağlık sistemlerinin genel olarak güçlendirilmesine ve her çocuğun daha sağlıklı büyümesine bir katkı olarak aşının satın alınabilirliği, bulunabilirliği ve eşitliği için küresel olarak harekete geçilmeli. Çocukların ve gençlerin ruh sağlığını desteklemek, korumak ve gelecek yaşamlarını olumsuz etkileyen ihmal, istismar ve çocukluk çağı travmalarına son vermek üzere yatırım ve eylem planı yapılmalı. Çocuklar ve gençler tarafından öngörülen güvenli ve sürdürülebilir bir çevre için temiz suya, sanitasyona ve hijyene erişimi artırmak, çevresel bozulma ve iklim değişikliği sorunlarını ele almak için hükümet, işletmeler ve topluluklar birlikte çalışmalı. 2020’de salgının etkisiyle yardımseverlik ve insani yardıma desteğin hem Türkiye’de hem de dünya çapında arttığı gözlemlendi. Ancak ne yazık ki COVID-19 krizinin etkileri, ulaşmamız gereken insan sayısını ve ihtiyaç duyduğumuz kaynağı arttırdı, arttırıyor. 2021’de 2020’ye göre UNICEF’in ortaklarıyla birlikte çocuklara yönelik insani yardım planıyla ulaşacağı çocuk ve kişi sayısı üç katına çıkarken kaynak ihtiyacı yüzde 35 arttı. Savaşlar ve silahlı çatışmalar acil durumların ana nedeniyken açlık, bulaşıcı hastalıklar ve iklim değişikliğine bağlı felaketler de milyonlarca başka çocuğu yaşam kurtarıcı yardımlara muhtaç hale getiriyor. Salgın öncesinde dahi dünyada her dört çocuktan biri çatışma veya felaketlerden etkilenen bir ülkede yaşıyordu. Bu çocuklar, temiz su, beslenme, sağlık, çocuk koruma ve eğitim hizmetlerine erişim gibi temel haklarına erişemiyor.
EBEVEYN İPUÇLARI KİTAPÇIĞI
UNICEF, Milli Eğitim Bakanlığına (MEB), EBA uzaktan eğitim platformunun teknik kapasitesini ve altyapısını güçlendirmek için mali ve teknik destek sağladı. Altı ilde altı mobil merkez de dahil 170 fiziksel EBA Destek Merkezinin kurulması ve 90 bin 548 ‘Evde Öğrenme’ seti dağıtılması sayesinde daha fazla çocuk öğrenmeye devam ediyor. UNICEF, okulların güvenli bir şekilde yeniden açılması sürecinde MEB’i destekliyor. Destek, ulusal ‘Okula Dönüş kampanyası’, uzaktan eğitim pedagojisi ile ilgili öğretmen eğitimi, uzaktan eğitimi yönetme ve güvenli okul ortamları oluşturma konusunda okul yöneticisi eğitimi ve COVID-19’a özgü bir Psikososyal Destek (PSS) Programı, Türkiye genelinde hassas bölgelerdeki okullara hijyen ve temizlik malzemeleri ile diğer malzemelerin sağlanmasını içeriyor. Geçtiğimiz yıl boyunca UNICEF ortaklarıyla birlikte kırılgan ailelere Psikososyal Destek Kitleri, Hijyen setleri ve kişisel koruyucu ekipman ulaştırdı.
Salgın dünyanın her yerinde aile hayatını etkiledi. Ebeveynlerin çeşitli yaş gruplarına dahil çocuklarını desteklemesine yönelik bilgilerin derlendiği ‘COVID-19 Ebeveyn İpuçları Kitapçığı’nda ‘Çocuğumun zorlayıcı davranışlarını nasıl yönetebilirim? Ergenlik çağındaki çocuğumla nasıl daha iyi iletişim kurabilirim? Olumlu kalmayı ve öfkemi kontrol etmeyi nasıl sağlarım? Çevrimiçi ortamda çocuğumu nasıl koruyabilirim’ gibi başlıklara yönelik pratik öneriler yer alıyor.
DEĞER YARATMADA BİREY OLARAK KATKINIZI KÜÇÜMSEMEYİN
Dünya olağanüstü bir dönemden geçerken herkesin birey olarak dezavantajlı insanlara yardım etmesi çok değerli. İyiliğin çok büyük kısmını empatisi yüksek, duyarlı insanlar yapıyor, toplumsal gelişimi temelden onlar sağlıyor. Günümüzün iletişim olanaklarıyla bu kişilerin etkisi eskisinden daha da büyük oluyor. Bizim de çocuklar için yapılacak çalışmalara katkı olarak topladığımız kaynağın büyük kısmı aylık olarak küçük bağışlarda bulunan bireylerden geliyor. Düzenli bağışçılarımız bizim çocuklar için mutluluk sebebimiz. Çünkü, küçük aylık bağışların hepsi toplanınca etkisi kat kat artıyor. Değer yaratmada bir birey olarak kendi katkınızı küçümsemeyin.”