Bu yıl 5’incisi düzenlenen Avrasya Yükseköğretim Zirvesi’nde (EURIE) konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “2009’da üniversitelerimiz tarafından yapılan patent başvuru sayısı sadece 91’di. 2019’da bu sayı 921’e ulaştı” dedi. Üniversitelerin patent tescil sayısının 10 yıl önce 13 iken geçen yıl 428’e çıktığını anlatan Bakan Varank, şunları söyledi:
“Türkiye’yi yükseköğretimde global bir marka haline getirmek istiyoruz. Bunun için üniversitelerimizin kapasitelerini, yetkinlik düzeylerini ve bölgesel ihtiyaçlarını dikkate alarak daha da güçlendiriyoruz. Bölgesel kalkınma misyonu çerçevesinde seçilen pilot üniversitelerimize ihtisaslaşma desteği veriyoruz. Bu uygulamayı sürdürmeye dikkat edeceğiz. Bir yandan yurtdışındaki üniversitelerin Türkiye’de, buradakilerin yurtdışında faaliyet göstermesini teşvik ederken farklı üniversitelerle işbirliği yapmasını destekliyoruz. Üretim kabiliyetleriniz ne derece çeşitli, ne derece gelişmiş, ne derece rekabetçiyse o derece zengin sayılıyorsunuz. Türkiye’nin son 18 senede kat ettiği mesafeyi bu gözle değerlendirdiğinizde gelinen nokta elbette büyük bir başarı hikayesi. 182 milyar dolar ihracat yapan bunu da hemen hemen her sektörde gerçekleştirebilen bir üretim altyapısına sahibiz. Bakanlık olarak önceliklerimizden bir tanesi üretim ve AR-GE arasındaki bağlantıları daha da güçlendirip yüksek katma değer öncülüğünde yapısal bir dönüşümü gerçekleştirmek. Ancak bu sayede 18 senelik kazanımlarını bir üst seviyeye çıkarabilir, Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokabiliriz. Buradan hareketle akademiyle olan ortak projelere her zaman büyük önem veriyoruz. Pek çok alanda akademisyenlerimizden aktif katkı alıyoruz. Bilginin pratik hayata geçirilmesi için özel sektör ve akademinin tamamlayıcı adımlar atması lazım.
HİBE DESTEĞİ VERİYORUZ
2012’den bu yana teknoloji transfer ofislerini destekliyoruz. Gerekli yetkinliklere sahip 34 üniversitemizin teknoloji transfer ofisine personel, danışmanlık, eğitim ve patent masraflarını karşılamak üzere hibe desteği veriyoruz. 2009’da üniversitelerimiz tarafından yapılan patent başvuru sayısı sadece 91’di. 2019’da bu sayı 921’e ulaştı. 10 sene önce üniversitelerimizin yıllık patent tescil sayısı 13 iken geçen sene bu rakam 428 oldu. En fazla patent başvurusu yapan üniversitelerimizin ilk 10’u İstanbul’da olmakla beraber bu listeye Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dan üniversitelerimiz de girdi.”
‘ÖNCEKLİ ALANLARDA DOKTORALI ÖĞRENCİ YETİŞTİRİYORUZ’
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Vekili Prof. Dr. Rahmi Er, öncelikli alanlarda doktoralı öğrenci yetiştirmeyi hedefleyen 100/2000 projesinde öğrenci sayısının 4 bini aştığını belirterek şöyle konuştu:
“Yeni YÖK olarak temel çabamız yükseköğretim sistemimizdeki olağan süreçleri yani rutini sürdürmekten ziyade yükseköğretimi tedrici bir şekilde yeniden inşa etmek. Yüzyıllar boyu farklı kültürlerin üretmiş olduğu bilimsel gelişmeleri değerlendirerek daha ileriye taşıyan, Türk bilim tarihini yükseköğretim mirasını sahiplenerek öğrenen, tartışan bir bilim anlayışını yükseköğretim anlayışımızın merkezine yerleştirmeye çalıştırıyoruz. Ülkemiz bugün dünyada küresel bir aktör. Büyük bir yarışın içinde. YÖK olarak Anadolu’nun her köşesindeki üniversitelerimizin eğitimin yanı sıra topluma hizmet noktasında da işlev görebilmeleri için devletimizin diğer kurumlarıyla birlikte tüm imkânlarımızla destekliyoruz. Araştırma üniversitelerimizde yeni programlar açmak suretiyle hem gençlerimizi, hem de ülkemizi geleceğin mesleklerine hazırlıyoruz. Bu kapsamda olmak üzere Türkiye için prestij projesi olan öncelikli alanda doktoralı öğrenci yetiştirmeyi hedefleyen 100/2000 projesi başarıyla devam ediyor. 2017’de yaşama geçirdiğimiz bu proje kapsamında öğrenim gören doktoralı öğrenci sayısı 4 bin 250’yi aştı.”
‘ÜLKELER ARASI İŞBİRLİĞİ ARTMALI’
Ülkeler arası işbirliğinin öneminin arttığını belirten EURIE Başkanı Mustafa Aydın ise, “Üniversiteler bu çağın ön gördüğü yenilikleri, özümseyip gelecek nesillere en üstün düzeyde aktarmak zorunda. Biz önce kendimizi sorgulamak zorundayız. Çağımız bireysellikten öte bir çağa dönüştü. İletişim, algı, işbirliği kavramları tüm sektörlerde en önde yer alıyor. O zaman biz güçlü bir bilgi birliği yaparak, el ele vererek yeni yaklaşımlar ortaya koymak zorundayız. Çin’de ortaya çıkan virüsle neler oldu görüyoruz. Kriz ilan edildi ama çözüm yok. Depremler, terör… Dünyanın birçok noktasında mülteci sorunu var. Sadece bir ülke ve coğrafyanın değil dünyanın sorunu oldu. Tek bir üniversite ve bir ülke yapacak değil. İşbirliği önemli. Küçük büyük demeden herkes el atmalı. Bilgi birikimleri ve örnekleri oldukça önemli” dedi.