◊ Hangisi daha gurur verici: Bir siyasi liderin “Bu halkın Seda Sayan’ı neden sevdiğini anladığımız gün, seçimi kazanacağız” demesi mi, üst üste en güvenilen yüz seçilmeniz mi?
– Üst üste en güvenilir isim seçilmem. Ağır bir yük aslında. Güvenilir erkek değil, güvenilir kadın değil, sanatçı değil, siyasetçi değil… En güvenilir yüz. Hem gurur verici hem iyi bir ego yani…
◊ Hayatınız film olsa nerede başlardı: Kadırga’da mı, assolist olarak ilk sahneye çıktığınız Stardust Kulübü’nde mi?
– Kesinlikle Kadırga’da. Çünkü ben Eyüpsultan’da doğdum ama çocukluğumun ve genç kızlığımın büyük bölümü Kadırga’da geçti.
◊ Altı kaynana sahibi oldunuz, gelin-kaynanaların yarıştığı bir programı sunuyorsunuz, şimdi oğlunuz Oğulcan’ın da bir ilişkisi var. Kaynana olmak mı, gelin olmak mı?
– Artık kaynana olmak. Ama benden çok iyi bir kaynana olur, ona inanıyorum.
◊ “Sabahların Sultanı” lakabınız da var, geç saatte yayınlanan programlarda da bulundunuz. Sabah seyircisi mi, gece seyircisi mi?
– Gündüz seyircisinin başka bir tadı var. Bayağı çocuk büyüttüm ben! 27 yılımı verdim. O yüzden her zaman gündüz kuşağı.
◊ Geçmişe baktığınızda hangi polemiğinizi lüzumsuz buluyorsunuz: Erol Köse mi, Kamer Genç mi?
– En gereksizi Kamer’le olan. Neden mi? E rahmetli oldu çünkü. Allah rahmet eylesin, adamcağızdan bir helallik almayı isterdim.
◊ İş ve özel hayatınızda… Mantık mı, içgüdü mü?
– Tamamen mantık kadınıyım. Hep mantığıma güvendim hep de kazançlı çıktım. Böyle geldi, böyle de gidecek.
◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
– Sabah insanıyım. Sabah programlarında başarılı olmamın nedeni de budur.
◊ Hatır için çiğ tavuk… Yenir mi, yenmez mi?
– Yemem. “Hatır da bir yere kadar” diyenlerdenim.
◊ Konuşurken düşünmek mi, önce düşünüp sonra konuşmak mı?
– Artık oraya geldim. Önce düşünür, sonra konuşurum.
◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?
– Herhalde gevezeye tahammül edemem. Ama ben gevezeyim, bana nasıl tahammül ediyorlar?
◊ Estetiğiniz çok konuşuldu: Fransız askısı mı, Fransız balkon mu?
– Bu güzel soruymuş! (Gülüyor) Fransız askısı. Çünkü yüzünüze neşter değmeden 5 sene geri gidiyorsunuz.
ÖZEL MESELELER…
Fakir ve güzel doğmak avantajlı
Çünkü ben öyleyim…
◊ Hangisi daha kötü: Kimseye âşık olamamak mı, her aşkın kötü bitmesi mi?
– Âşık olamamak daha kötü. Aşk, sevmek, sevilmek, sevmeyi sevmek ya da biri tarafından sevilmeyi arzu etmek… Güzel şeyler ya bunlar.
◊ Hangisi daha avantajlı: Zengin ve çirkin doğmak mı, fakir ve güzel doğmak mı?
– Tabii ki fakir ve güzel doğmak. Çünkü ben öyleyim. Fakir doğdum. Ama birkaç sene üst üste vergi rekortmeni de oldum.
◊ Eski bir hatıranın yâdına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
– Sezen. Slow’ları çok dokunaklı, herkesin kendinden bir şeyler bulduğu şarkılar.
◊ Beyaz yalan ne zaman hoş görülebilir? Sevdiğiniz zaman mı, sevildiğiniz zaman mı?
– Seviyorsam, beyaz yalanları hoş görebilirim.
◊ Hangisi daha ağır? İhaneti bilip de susmak mı, habersiz yaşamak mı?
– İhaneti bilip de susmak çok ağır. Ben susamam. Yüzüne vurmam lazım…
◊ Hangisini seçersiniz: Tek başına ağlamak mı, birinin omzunda ağlamak mı?
– Tek başıma ağlamak. Ben ağlamıyorum zannediyor insanlar. Eskiden sabah programlarında ağlıyordum. Şimdi hiç ağlamıyorum artık.
◊ Affetmek mi, unutmak mı?
– Dostluk, arkadaşlık manasında affedebilirim. İkili ilişkide hayır. Oğlak burcu olduğum için ilişki sırasında o toleransları zaten tanıyorum. Ama “Bitti” dediğimde artık unutmayı seçerim.
SEKSİ ŞEYLER…
Marilyn gibi çarpık basmaya başlıyorum
◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi, kayıtsızlık mı?
– Kayıtsızlık. En azından ben öyleyimdir. Biriktiririm biriktiririm, bir anda o aşkı tanınmayacak hale getirebilirim.
◊ Sırt dekoltenize mi daha çok güvenirsiniz, bacak dekoltenize mi?
– Sırt dekolteme. Bacak dekoltesiyle sahnede dikkat etmek zorundayım, çünkü şarkı söylerken kendimi kaybedip çarpık basmaya başlıyorum. Gerçi Marilyn Monroe da çarpık basarmış, çok seksiymiş ama bana yakıştığını sanmıyorum.
◊ Hangisiyle kanka olurdunuz: Marilyn Monroe mu, Brigitte Bardot mu?
– Brigitte’le… Gelmiş geçmiş en güzel kadın.
◊ Erkek olsanız 30 yaş öncesi Seda’ya mı, 30 yaş sonrası Seda’ya mı yürürdünüz?
– 30 yaş sonrası Seda’ya. Daha önce kafası tam oturmamış, aklı beş karış havada, kendini arayan biriydim. 30 yaş sonrası çok daha güzel.
GÜNDELİK HALLER…
Horlayan misafiri bir daha eve sokmam
◊ İstanbul’un… Anadolu Yakası mı, Avrupa Yakası mı?
– Avrupa çünkü ben ve bütün sülalem bu yakada konuşlanıyoruz. Öbür tarafa bir türlü adapte olamıyoruz.
◊ Asla hatırlamadığınız biri size çok samimi davranıyor… Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsınız?
– Bazen geliyor başıma. Böyle boş boş bakıyorum. Samimi davranıyorsa demek bir yerden tanışıyoruz. Hiç çaktırmadan enteresan sorularla hatırlamaya çalışıyorum.
◊ Mangala misafir gittiğiniz yerde köfteleri beğenmediniz. Tabakta bırakmak mı, çaktırmadan köpeğe vermek mi?
– Yanımda yöremde bir canlı varsa besleyebilirim ama tabakta bırakırım genelde.
◊ Evinize yatılı misafir geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısınız uykusuz mu kalırsınız?
– Eve gelen misafir horluyorsa uykusuz kalırım ama bir daha da eve sokmam.
HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI…
◊ İkisini de bilmiyorsunuz. Hangisini öğrenmek isterdiniz: Tavla mı, satranç mı?
– Satranç.
◊ Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?
– Mantı.
◊ Yeşilçam’dan… Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?
– İkisi de…
◊ Tarık Akan mı, Kadir İnanır mı?
– Ay ikisi de!
◊ Tarih mi, coğrafya mı?
– Tarih.
◊ Deniz mi havuz mu?
– Deniz.