Spor Arena / Mehmet ARSLAN | Sergen Yalçın ile birlikte Beşiktaş ligde fark yaratmaya, oynadığı futbolla keyif vermeye başladı. yalçın’ın futbol hamleleri öylesine beğenildi ki “Ah keşke” ifadelerini siyah beyazlı taraftarlar seslendirmeye başladı.
KALIPLARI YERLE BİR ETTİ
“Yalçın sezon başında gelseydi, takım şampiyonluğa oynardı.” Bu yorumu yapanlar sadece taraftarlar değil, spor yorumcuları da aynı kanaatte.
Yalçın’ı farklı kılan neydi?
Ne yapmıştı da “Güzel oynayan beşiktaş” ortaya çıkmıştı. Bu soruların yanıtını aradık. Gelin hep birlikte Beşiktaş’ın güzel oyununa ve o sihirli sol ayağın teknik adamlık doktrinine bir göz atalım.
Çalışmakla elde edilecek bir yetenek değildi onunki. 14 yaşında, sol ayaklı ve kepçe kulaklı bir oyuncu daha o yaşlarda tribünlerde bir hayran kitlesi yaratıyordu.
17 yaşında Beşiktaş A takımında oynamaya başlamıştı. Yetenekliydi. Yıldız adayıydı. Ve yöneticiler onu koruma altına almak ve disipline etmek istiyorlardı. Çünkü ele avuca sığmaz asi bir yanı vardı, kalıpları yerle bir ediyordu. O yıllarda kamplarda oyuncular iki kişilik odalarda kalırdı. Takımın ağabeyi Gökhan keskin’in yanına verdiler Sergen yalçın’ı, kendisine göz kulak olsun diye.
‘Sergen’le biz de altılı oynuyorduk’
O günleri Gökhan Keskin şöyle anlatıyor:
“Bu çocuğa dikkat et” dediler, “Çok at yarışı oynuyor.” Ben de “Merak etmeyin göz kulak olurum” dedim. Aradan birkaç hafta geçti bir baktım ben ve 5-6 arkadaşım Sergen ile birlikte at yarışı kuponu dolduruyorduk.
İDMANDAN VELİFENDİ’YE
O sihirli sol ayak, Kilyos’tan antrenman tesislerinin bulunduğu Fulya’ya otobüs ile gidip geliyordu. Ama fırsatını bulduğunda Veliefendi’de at yarışlarında alıyordu soluğu. Sahaya çıktığında ise döktürüyordu. Beşiktaş’ın kazandığı 2 lig, 2 Cumhurbaşkanlığı ve 1 Türkiye Kupası maçında imzası vardı. Hem de kocaman.
“Çok geziyorsun” diyenlere de cevabı yapıştırıyordu:
Ben içki içmem, sigaram da yok. Arkadaşlarımla takılıyorum. Ne var bunda?
Fulya’da antrenman tesislerinin dibinde bir ev aldı. Buna rağmen antrenmanlara geç kaldığı da oldu. Sevmiyordu yasakları. Hiçbir zaman evinden idmana, idmandan evine giden bir yapısı olmadı. O futbolun sıra dışı asi çocuğuydu.
‘At yarışı benim sevdam, size ne!’
Hiçbir şeyi saklamadı. “At yarışı kumar, çok oynuyorsun?” Eleştirilerine “Size ne, bu benim sevdam“ yanıtını verdi. Ele avuca sığmayan, deli dolu ama dürüst, samimi bir insandı. Pek çok insan futbolun onun hayatı olmasını istiyordu. Ama Sergen öyle düşünmüyordu. Hayat futboldan ibaret değildi onun için.
Beşiktaş’tan ayrıldı İstanbulspor’a gitti, oradan F.Bahçe’ye, G.Saray’a, Trabzon’a ve tekrar Beşiktaş’a. Ama hep Beşiktaşlı Sergen olarak kaldı. Milli Takım’da Almanya’ya karşı öyle bir maç oynadı ki, Bırakın Türkiye’yi Almanya bile onu konuştu. Yıllar sonra o gün yaşananları
Sergen Yalçın şöyle anlatıyordu:
Bayern Münih beni beğenmiş. Transfer etmek istemişler. Ama özel yaşamımı bir araştırınca… (Gülerek) Vazgeçmişler!”
Del Bosque, futbolun en büyük teknik direktörlerinden biri. Real Madrid ile Şampiyonlar ligi, İspanya Ligi ve İspanya Milli Takımı ile şampiyonluklar yaşamış bir efsane. Sergen yalçın’ı anlatıyor:
Sergen profesyonelce yaşamak istemedi dünyanın en yetenekli oyuncularından biriydi Real Madrid’de Madrid’de rahatlıkla oynardı. Beckenbauer bana onu soruyordu.
BENİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN…
O disiplin düşmanı müthiş yetenek şimdi Beşiktaş Teknik Direktörü. Önceki gün kendisiyle bir telefon görüşmesi yaptım.
“Benim için önemli olan antrenman ve maç performansınız. Özel hayatınız sizi ilgilendirir.” Oyunculara böyle bir konuşma yapmışsınız.
“Evet yaptım. Buradan, Sergen yalçın oyuncularına ‘istediğiniz gibi gezin, eğlenin’ dedi mesajı çıkarmayın sakın.”
Peki neydi amaç?
“Beni oyuncumun maç performansı ve antrenman performansı ilgilendirir. Profesyonel bir futbolcu nasıl yaşayacağına zaten kendisi karar verir. Özel hayatı beni ilgilendirmez. Ben oyuncularıma bunu anlattım.”
Bunun için başka ne yaptınız?
“Yasakları kaldırdım. Ümraniye’de asılı 10 maddelik bir yasaklar listesi vardı. Onu kaldırdım.”
Ne vardı o listede?
“O bende kalsın. Ama mesela tesislerde zorunlu dinlenme gibi bir şey vardı. Artık yok. Profesyonel bir oyuncu ne zaman nasıl dinleneceğini artık kendisi belirlemeli, kendi dikkat etmeli.”
‘ÖZGÜR OLMALILAR’
Ya futbol anlayışı? Sergen Yalçın insanın yeteneğine mi, sisteme mi inanır. (Yanıtı çok uzun. Ama ben özetledim)
“Doğal bir oyun futbol. Ve oyuncular özgür olmalı. Futbolcuların hayâl kurmasına izin vermeliyiz. Belirli kalıplar içinde tutmamalı, hatta kalıpları yıkmalıyız.”
İNSANA İNANAN ANTRENÖR
Galiba Yalçın’ın farklılığı burada başlıyor. Bazı antrenörler taktik bilgileriyle, bazıları oyuncu yönetimindeki becerileriyle fark yaratır. yalçın’ın olağanüstü becerisi de yenilgi üstüne yenilgi alan ve özgüvenleri yerle bir olan Beşiktaşlı oyunculara insan olduklarını hissettirmek oldu. Buna ihtiyaçları vardı. Takımın bir parçası ve numarası olmaya değil.
HARİKA PORTAKAL MI HARİKA KELEPÇE Mİ?
En güzel Sergen yalçın analizini geçtiğimiz günlerde onur özgen kaleme almıştı. Özgen, David Winner’ın “Harika Portakal” kitabındaki bir pasaja vurgu yapıyordu:
Hollanda’nın 70’lerdeki en iyi santrforlarından Jan mulder,“Biz sistem delisiyizdir. Dünya hep hücum oynadığımızı zanneder. Halbuki biz el frenimiz çekili top oynarız. Tık, geriye, tık, sağa, tık, sola… Çok sıkıcı! Gereksiz korku, gereksiz temkin. Oyuncular üzerinde çok fazla kısıtlama ve zorunluluk görüyorum. Önemli olan oyuncuların becerisidir; futbolcu daima doğal becerisiyle oynamalı. Çok düşünmeyin.
HOLLANDALI HOCALAR NEDEN TÜRKİYE’DE BAŞARILI DEĞİL?
Özgen’in vardığı sonuç açıktı. Hollanda-sistem futbolu oyuncuyu bir makinenin dişlisi olarak yorumluyor. Hocalar için onlar mecburiyet ve sorumluluğu temsil eden birer numara. Oyuncuyu sistem değerli hale getirir. Hollanda böyle başarılı, çünkü kaotik ortamdan uzaklar.
Hollandalı hocalar niye Türkiye’de başarılı değil? Çünkü Türkiye gibi kaotik ortamlarda sistemi inşa etmek mümkün değil.
Abdullah Avcı neden Başakşehir’de başarılıydı? Ya da Beşiktaş’ta başarısız oldu?
Çünkü Başakşehir bir proje takımıydı, Hollanda gibiydi. Beşiktaş ise kaotikti.
FUTBOLCU SERGEN YALÇIN
ÖZEL
Ben yetenekliyim o yüzden antrenman yapmama gerek yok.
AÇIK SÖZLÜ
Senin için antrenman yapmıyor diyorlar? Sergen: “Doğrudur.”
ALAYCI
Çok koşsaydım atlet olurdum, futbolcu değil!
DOBRA
”Koşunca yoruluyorum, bunu kimseye anlatamıyorum bir türlü.”
TEKNİK DİREKTÖR SERGEN YALÇIN
HAZIR CEVAP
“Benim kadar yetenekliyseniz siz de koşmayın”
MENTÖR
“Ozan Tufan gibi sorunlu kim varsa bize gelsin”
ELEŞTiREL
“Futbolculara gol atmayı ben öğretemem. Öyle bir yeteneğim yok.”
GERÇEKÇİ
“Sergen hep sorunlu” derlerdi. Ne sorunumu gördüler? Göremezsiniz. Yıldız adam hep farklıdır, farklı düşünür.