Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, alışkanlıkları da değiştirdi. Birçok şirket evden çalışma düzenine geçti. Fabrikalar üretimlerine ara verdi. Alınan önlemler ve ‘evde kal’ çağrılarıyla birlikte evlerde geçirilen zaman da bir hayli arttı. Böyle olunca da evde yapılan tüketimde de artış yaşandı. Evde kalan vatandaşlar elektrik ve suyu daha çok tüketmeye başladı, dışarıda yemek yiyemeyenler ya markete giderek alışveriş yaptı ya da online sipariş kanallarıyla toplu alım yoluna gitti. Tüm bu süreçte öne çıkan ise ambalajlı gıdalar oldu. Tüketici açık ürünlerden giderek uzaklaşırken, ambalajlı gıdalara talep arttı. Koronavirüs öncesinde çalışanların büyük bir kesimi haftada bir ya da en fazla iki kez evinde kahvaltı yapabilirken, ramazan öncesine kadar haftanın 7 günü evinde kahvaltı yapmaya başladı. Bu da peynir, zeytin ve reçel gibi temel kahvaltılık ürünlere ilgiyi arttırdı. Kahvaltılık üreticileri de gelen talebi karşılayabilmek için ambalaj üreticilerine koştu. Kahvaltılıklar için üretilen ambalajlar salgın sürecinde 3-4 katına çıktı. Diğer bir artış ise ton balığı ambalajında yaşandı. Ton balığı ambalajı için gelen talepte de 3-4 katlık artış var.
TAHİN, PEKMEZE YETİŞEMİYORUZ
Bazı ürünlerde küçük ambalajlarda büyük talep artışı olsa da özellikle endüstriyel ambalajlara olan talebin bir hayli azaldığına dikkat çeken Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, “Küçük ambalajlara çok fazla talep gelmeye başladı. Zeytin, peynir ve ton balığı dışında makarna ve bakliyat ambalajına da ciddi talep var. Tahin, pekmez için de ambalaj yetiştiremiyoruz. Reçellerde de benzer bir durum var. Ancak yemek şirketleri ve restoranlar tarafında çok büyük düşüş yaşanıyor. Endüstriyel ambalaj üretimi yapan firmalar zora düştü. Ayrıca inşaatların yavaşlamasıyla boya gibi ambalaj içinde satılan ürünlerin kullanımı da azaldı. Endüstriyel ambalaj tarafında 2 ayda yaklaşık yüzde 20 düşüş yaşandı. Toplam gıda pazarına bakıldığında süreç içinde ambalaj talebinde yüzde 25’lik artış oldu. Ancak genele bakıldığında endüstriyel taraftaki düşüşle genel bir yükselişten bahsetmek zor olur” diye konuştu.
TÜKETİCİ AMBALAJI DAHİ YIKIYOR
Türkiye’de ambalaj tüketiminin yıllık kişi başı 220 dolar seviyelerinde olduğunu belirten Zeki Sarıbekir, “Bu oran AB ülkelerinde 450 dolar, ABD’de 500 dolar, Japonya’da ise 600 dolar seviyelerinde. Bu süreçte açık ürünlerden bir uzaklaşma var. İnsanlar daha fazla ambalajlı gıdaya yöneldi. Ambalaj, özellikle gıda maddelerinde büyük bir koruyuculuk sağlıyor. Salgından dolayı insanlar aldıkları ürünlerin ambalajlarını dahi yıkıyorlar. İçindeki gıda ürün de temiz bir şekilde tüketime hazır oluyor. Pandemi durumunun sona etmesiyle ambalajlı ürünlere talebin daha da artacağını düşünüyoruz. Türkiye’de kişi başı ambalaj tüketiminin 300 dolar seviyelerine gelmesini bekliyoruz” dedi.
DOMUZ GRİBİ BİTİNCE AMBALAJLAR ELDE KALMIŞTI
Hijyen ambalajlarına olan talebin de çok ciddi şekilde arttığına vurgu yapan Zeki Sarıbekir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benzer bir durumu domuz gribi döneminde de yaşamıştık. Bir anda hijyen jellerine ve dezenfektan ürünlerine talep artmıştı. Biz de ambalaj yetiştiremiyorduk. Sektör olarak bu ürünler için ürettiğimiz ambalaj sayısını arttırmıştık. Ancak domuz gribinin etkisinin azalmasıyla birlikte hijyen ürünlerine talep bir anda bitmişti. Biz de elimizdeki hijyen ambalajlarını kırıp atmıştık.”