Sevgili Yoldaşlarınızın Zekasını, Cesaretini ve Sevecen Doğasını Bir Kere Daha Hatırlatacak Koca Bir Alkışı Hak Etmiş 13 Köpek

Güney Kore Seul Ulusal Üniversitesi (SNU) bilim insanlarının yıllarca süren araştırmalarının sonucu olarak 24 Nisan 2005’te doğan Snuppy’nin adı SNU ve puppy (yavru köpek) kelimelerinin birleştirilmesiyle verilmişti. Bu araştırma için binden fazla köpek embriyosunu toplayan bilim insanları bunları 123 dişi köpeğe transfer etti. Çalışmalar sonucunda üç gebelik ortaya çıktı ve bir tanesi de başarıyla sonuçlandı. Tai adlı Afgan tazısının kulak hücresinden yaratılan Snuppy’yi sarı bir labrador taşıyıp doğurdu.

Sigmund Freud köpeklerini özellikle de bir çov-çov (çin köpeği) olan Jo-Fi’yi çok severdi. Freud’a göre köpekler insan karakterlerini değerlendirmekte çok iyiydiler ve insanları rahatlatma becerilerine sahiptiler. Bu yüzden de Freud hastalarıyla konuşurken Jo-Fi’nin odada kalmasına izin veriyordu. Sakin ve kendisiyle barışık olan hastalarda Jo-Fi hastanın veya Freud’un yakınlarında yatıyordu; eğer hasta gerginse Jo-Fi uzakta kalmayı tercih ediyordu. 

Ayrıca, elli dakika dolduğunda, seans süresi, Jo-Fi ayaklanıp kapıya doğru hareketleniyordu. Bu sayede Freud da saatine bakmadan seansın bittiğini anlamış oluyordu.

Havalimanı yönetimleri kargaların, kazların ya da başka kuşların pistlerin çevresinde yuva yapmalarını önlemek için çatapattan sis bombasına kadar pahalı ve karmaşık birçok yöntem dener. 1999’da soruna bambaşka bir çözüm ürettiler: iki yaşında border koli cinsi Jet adlı bir köpek.

Jet sıkı bir eğitim aldıktan sonra, yetkili personellerle pistleri denetlemeye çıktı. Hava trafiği koridorlarına çok yakın noktalarda konaklayan kuşları alanı terk etmeye zorluyordu. 

Jet göreve başlamadan önceki yıl 16 kuş çarpışması olana havalimanında, Jet’in ilk yılında bu sayı 4’e düştü. Takip eden yıllarda da nadiren bu tür çarpışmalar oldu. 

Jet 2001’de emekli olduktan sonra Radar adlı başka bir border koli ile pozisyonu dolduruldu.

Amerika’da körlere kılavuzluk yapmak üzere eğitilen ilk köpek. Buddy’nin (dost) sahibi Morris Frank ABD’de ilk kılavuz köpek okulu olan Gören Göz’ün kurulmasına yardım etmişti.

Ordusuyla Paris kuşatması öncesi kampta olan Fransa Kralı 3. Henri, Jacques Clement adlı bir keşişi çadırında kabul etti. Papillon cinsi olan en sevdiği köpeği Liline keşişten hiç hoşlanmamıştı ve kriz geçirir gibi havlayan köpek zorla çadırdan dışarı çıkarıldı. 

Daha sonra, keşiş sakladığı hançeri kralın karnına sapladı. Köpeği Liline’nin onun en iyi danışmanı ve ne kadar iyi bir insan sarrafı olduğunu anlaması için yetecek birkaç gün sonra da kral öldü.

Viking kroniklerine göre, 12. yüzyılda Norveç Kralı Eystein Magnusson, Throndhjem ülkesini fetheder ve o topraklara kral olarak oğlu Onund’u bırakır ama halk isyan eder ve Onund’u öldürür. 

Magnusson isyanı kanlı bir şekilde bastırır ve geri kalan halka iki seçenek sunar. Ya kölesinin ya da köpeği Saur’un (dışkı) önünde diz çöküp onu hükümdarları olarak kabul edeceklerdir.  

Halk, köpeğin fazla uzun süre yaşamayacağını düşünerek Saur’u seçer. Kroniklerde bu durumun ne kadar devam ettiği yazmasa da Saur’un tahtı, evi ve altın tasması varmış.

1905’te Blair adlı küçük koli cinsi masum bir aile köpeği İngiltere’de çekilen Rescued by Rover (Hayat Kurtaran Rover) filmiyle büyük dikkat çekmişti. Altı dakikalık bu sessiz film, Çingenelerin kaçırdığı bebeği kurtaran köpeğin hikayesini anlatıyordu.

Tokyo Üniversitesi’nde profesör olan Ueno’nun can dostu olan Haçiko, her sabah sahibine Şibuya istasyonuna kadar eşlik eder ve her gün tren platformunda sessizce onun dönüşünü beklerdi. Ancak 1925 yılında bir mayıs günü profesör işyerinde hastalandı ve birden ödü. 

Sahibinin ölümünü takip eden 11 yıl boyunca Haçiko, umudunu kaybetmeden her gün aynı saatte istasyona gelerek, profesörü bekledi. 

Haçiko, Japonya’da ulusal sembol haline geldi. Hayatından ilham alan bir popüler çocuk hikayesi yazıldı, filmlere konu oldu ve kendisi hala hayattayken 1934’te de Şibuya istasyonuna bronz heykeli dikildi.

Alman çoban köpeği Rin Tin Tin, gişesiyle tek başına Warner Bros. stüdyosunu iflastan kurtarmıştır. Rin Tin Tin, Cehennem Nehrinden Gelen Adam adlı filmin köpek kahramanı oldu. Warner Bros. stüdyosu filmle müthiş bir başarı kazandı. On yıl boyunca bu şirketin 26 filminde oynadı. Ona harika köpek deniyordu. Popüleritesinin zirvede olduğu sırada günde on bin kadar hayran mektubu alıyordu. 10 Ağustos 1932 Cuma günü birden ölene kadar çalışmaya devam etti.

Brazier ailesi ile Bobbie 1923 yazında arabayla yaptıkları bir yolculuğa çıktılar. Mola sırasında Bobbie’yi bulamayan genç çift, köpeklerinin kaybolduğunu düşünerek yola devam ettiler. 

Altı ay sonra, Brazier’in kızı Nova arkadaşıyla sokakta gezerken Bobbie’ye çok benzeyen ama bir deri bir kemik kalmış yorgun bir köpek gördü. Arkadaşına onu anlattığı sırada adını duyan Bobbie, kızın yanına koşarak sevinç içinde zıplayarak ailesine kavuşmuş oldu. 

Brazier köpeğinin nasıl bu kadar mesafeyi geldiğini anlamak için çeşitli araştırmalar yaptı ve konuştuğu kişilerden şu bilgilere ulaştı: Bobbie birçok kasabaya kıpkırmızı, açlıktan ve yorgunluktan ayakta duramayacak kadar bitkin bir şekilde giriyormuş. Hayvanseverler, yaralarını sarıp karnını doyurduktan sonra ailesini arayan Bobbie, birkaç gün dinlenip yola devam ediyormuş. 

Harika köpek olarak tanınan Bobbie’nin anısına doğduğu kasaba Silverton’da 15 Şubat Bobbie Günü ismiyle kutlanıyor.

Komünist devrimin 40. yıl dönümü için Sovyet Başbakanı Kruşçev bilimcilerden yörüngeye bir uzay gemisi fırlatılmasını istedi. Kısıtlı zamandan dolayı gemi dönmesi için gerekli sistemlerden yoksun bir şekilde fırlatılacaktı. Bu yüzden Sputnik 2 adı verilen uzay gemisine binmesi için Moskova sokaklarından köpekler toplandı ve eğitildi. 

Layka (çığırtkan) ile birlikte 3 Kasım 1957’de Sputnik 2 uzaya fırlatıldı. Sonraki on yıl boyunca uzaya on üç köpek daha fırlatıldı ve hepsi Dünya’ya geri döndürüldü. 

Filmlere, kitaplara konu olan ve adına pullar basılan Layka’nın Moskova’da Uzay Fatihleri Anıtı’nda adı yaşatılmaya devam ediliyor.

Tarihin en büyük imparatorluklarından birini yaratan Büyük İskender, Gaugamela Savaşı’nda süvarilerin başında saldırıyı yöneterek büyük bir zafer kazanmıştı. Ancak, savaş sırasında bir fil Büyük İskender’e saldırmıştı ve Büyük İskender’in köpeği Peritas file saldırıp, filin alt dudağını ısırıp orada asılı kaldı. Zaman kazanan Büyük İskender de filin ayakları altında kalmaktan kurtuldu. 

Savaştan sonra cansız bedeni bulunan Peritas’ın anısına Büyük İskender köpeğinin adını bir şehre verdi.

Alman terrier ve Sibirya kurdu kırması Ginny’nin hikayesi bir inşaat işçisi tarafından barınaktan sahiplenilmesiyle başladı. Sahibinin söylediğine göre herhangi bir eğitim almamış olan Ginny adeta kedilerin başının dertte olduğunu anlayıp yardıma koşuyordu. 

Boruya sıkışmış beş kediyi, kırık camların altında kalan yavru kedileri, terk edilmiş arabalardaki kedileri ve daha nicelerini kurtarmıştı. 17 yıllık yaşamında toplam 900 kediyi kurtaran Ginny’nin hikayesi “Kedileri Kurtaran Köpek” ve “Hayvanların Bereketi” adlı iki kitaba ilham verdi. 

Ayrıca, 1998’de “Yılın Kedisi” ödülünü aldı.