Beşiktaş’ın efsane futbolcusu, teknik direktörü ve eski başkanı “Baba” lakaplı Hakkı Yeten, vefatının 32. yıl dönümünde anılıyor. Biz de onun anısına anlatabildiğimiz kadar Baba Hakkı’yı anlatmak istedik…
Hakkı Yeten, 1910 yılında o zaman Osmanlı İmparatorluğu toprakları olan Vodina’da doğdu.
Bir Osmanlı askeri olan Binbaşı Mahmut Nedim Bey yaklaşan Balkan Savaşları nedeniyle ailesini İstanbul’a gönderir.
Beş kardeşi ve annesiyle birlikte Hakkı Yeten, İstanbul’a Beşiktaş’a yerleşir.
Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’te Çanakkale’de şehit düşer.
Babasının ölümünden sonra aldığı kararla Hakkı da askeri okula yazılır.
Aynı dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başlar.
Profesyonel futbola Karagümrük’te başlar. Bozkurt ile yapılan bir maça geç kalır. Devresine 0-3 geride girdikleri maçta hocasını ikna ederek, 2.yarı tam 6 gol atar ve takımına galibiyet kazandırır.
Artık önü açılmıştır. Beşiktaş ve Fenerbahçe’den transfer teklifi gelir…
Ancak Hakkı, Beşiktaş yöneticisi Şeref bey’e söz vermişti. İmzaladığı sözleşme ile tam 17 yıl Beşiktaş formasını terletti.
17 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti.
Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’ye 30’ar gol atarak tarihe geçti.
www.besiktaspostasi.com
Beşiktaş formasıyla; 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli Küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı.
Fakat ona ”Baba” lakabını kazandıran ve herkese örnek bir kişilik olmasının sebebi bu başarıları değildi…
www.futbolarena.com
Futbol kariyeri boyunca yalnızca bir kırmızı kart görmüştür.
Bir maç sırasında rakip oyuncu gelip Hakkı Yeten’in kalçasına tokat atar ve Baba da buna karşılık suratına bir tokat atar. Hakem sadece Hakkı’nın tokadını görünce kırmızı kart gösterir. Rakip durumu anlatır ve özür diler ancak kart kayda geçmiştir artık…
Güçlü karakteriyle saha içinde ve dışında otorite olmuştur. Koruyucu, adil ve güvenilir bir yapısı vardır.
-
Bir maçta kırmızı kart yiyen takım arkadaşı Baba Hakkı’ya dönüp “çıkayım mı Baba?” der ve Baba “çık” deyince sahayı terk eder.
-
Fenerbahçe maçına 2-0 galip devam eden Beşiktaş ardı ardına ataklara devam ederken Fenerbahçe kaptanın yanına giden Hakkı Baba: “Arkadaşlarına söyle biraz maça asılsınlar, bu maçın keyfi böyle çıkmaz. O kadar insan güzel bir maç izlemeye gelmişler siz dökülüyorsunuz. Bir an evvel kendinize çeki düzen verin” der.
-
Karambolde çekilen şut ağın yırtık yerinden dışarı çıkar. Hakem autu gösterir, tribünler ayaklanır. Ne var ne yok sahaya atarlar. Hakeme çok fazla küfür edilmeye başlanınca, Baba Hakkı tribüne döner ve “susun” işareti yapar. Baba, tribüne doğru yürürken sesler kısılmaya başlar. Hakkı Yeten taraftara: “Çıkın dışarı, susmayacaksanız boşaltın hemen.”der. Beşiktaş maçı alır ancak çıkışta hakem stattan çıkmakta zorlanır. Baba Hakkı hakemlere eşlik ederek stattan çıkarır. Kimse de tek bir şey söyleyemez…
Beşiktaş formasının ağırlığını ve değerini hep bilmiştir…
1948 yılında İnönü Stadı’nın açılış maçında Beşiktaş, AIK Solna ile karşılaşır. Tribünlerden Baba Hakkı’ya homurdanmalar ve ıslıklar gelir. Hakkı Yeten ellerini beline koyar ve son kez futbolcu olarak tribünlere bakar. 38 yaşında futbolu bırakır.
“Bu formayı bana taraftar giydirdi. Şimdi onlar isteyince de çıkarırım“
Futbolu bıraktıktan sonra 2 yıl Beşiktaş’ın teknik direktörlüğünü yapar. Beşiktaş’a İstanbul Ligi Şampiyonluğu ve Türkiye Futbol Birinciliği kazandırır.
Sonrasında Beşiktaş’a 3 dönem toplam 6 yıl başkanlık yapmıştır.
1965-66 Türkiye Birinci Ligi
1966-67 Türkiye Birinci Ligi
1967 Cumhurbaşkanlığı Kupası
başarılarını kulübe kazandırır.
Hakkı Yeten, 16 Nisan 1989 tarihinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde hayatını kaybetmiştir.
Şimdilerde maalesef içi boşaltılan Beşiktaşlı duruşunun en büyük sembollerinden olan Baba Hakkı, kendinden sonra gelen Süleyman Seba’ya da örnek olmuştur.
Elimizden geldiğince Baba Hakkı’yı anlatmaya çalıştık. Son sözü Cemal Süreya’ya verelim:
Cemal Süreya: Yöneticilik, genel kaptanlık, başkanlık ve onursal başkanlık da yaptı kulüpte. Kulübüne böylesine damga vurmuş başka bir sporcu var mı ülkemizde?